Yapısal sorunlar yapısal çözüm ister
İnişli çıkışlı ekonomik performansımız, yıllardır süren dış açıklar ve katılaşmakta olan işsizlik ile yüksek enflasyon gösteriyor ki Türkiye ekonomisinin ciddi yapısal sorunları var. Ve bu sorunları aşmadan sürdürülebilir ve makul bir büyüme patikasına oturmak mümkün olmayacak.
Türkiye ekonomisinin temel sorunu üretimin ve ihracatın yapısıdır. Dolayısıyla yapısal dönüşümün başlayacağı yer de burasıdır. 1970’lerde tarımsal ürün ağırlıklı olan ve 80’lerde ise ağırlıklı olarak emek yoğun geleneksel ürünlerden oluşan yapı, 90’larda orta-düşük ve orta-yüksek teknolojili ürünlere yöneldi. Yeni reformlar sayesinde üretim ve ihracat yüksek teknolojili ürünlere yönelmek zorunda. Bu değişimin önündeki engelleri sıralarsak yapısal reformların çerçevesini de çizmiş oluruz.
• Mesela yetersiz iç tasarruflar büyümeyi sınırlıyor. İç tasarrufların yatırımları karşılamaya yetmemesi Türkiye’yi dış kaynak bağımlısı ve ekonomiyi kırılgan hale getiriyor. Bu kaynak girişi kontrolümüzde olan ya da olmayan nedenlerle aksadığında ekonomi ve yatırımlar yavaşlıyor, dönüşüm duruyor. En sağlıklı ve kalıcı dış kaynak olarak görülen doğrudan yabancı sermaye yatırımları için sermaye sahipleri ülkenin yasal altyapısından yatırım ortamına kadar birçok kritere bakıyor. Tatmin edici değilse ürküyor ve uzak duruyorlar.
• Büyümenin ve yatırımların finansmanında kritik rol oynayan sermaye piyasalarımız oldukça sığ. Halka açık şirket sayısı az, borsanın piyasa büyüklüğü düşük. Sermaye piyasaları güdük kalınca yatırım ve büyümenin finansmanı için daha kısa vadeli olan bankacılık sistemine yükleniliyor. Oysa uzun dönemli finansman için en iyi adres sermaye piyasalarıdır. Yıllardır konuşmamıza rağmen biz bu tarafı bir türlü derinleştiremedik. Hatta bırakın sermaye piyasalarını para piyasamız bile sığ kaldı, derinleşemedi.
• Eğitim sistemi sorunlu. Eğitimin süre olarak yetersizliği ve kalitesinin düşük olması mavi yakalısından beyaz yakalısına kadar dönüşümü gerçekleştirecek işgücünün kalitesini, beceri ve yeteneklerini sınırlıyor. Ülkeden dışarıya doğru artan bir beyin göçü var. Oysa yüksek teknolojili üretim ancak yüksek kalite işgücü ile gerçekleştirilebilir.
• Gelişmiş ekonomilere oranla kayıtdışı ekonominin payı yüksek. Kayıtdışında vergilendirilemeyen önemli oranda bir aktivite var.
• Bütçe gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı diğer ekonomilere göre çok yüksek. Burada sorun dolaylı vergi oranlarının yüksekliği değil dolaysız vergi toplama kapasitemizin zayıflığıdır. Vergi tabanımız dar. Dolaysız vergi toplayamadığımız için bütçeler ağırlıklı olarak dolaylı vergilerle dönüyor.
• İşgücü piyasalarında sorun var. Piyasa yeterince esnek değil. OECD içinde en katı mevzuatlardan biri bizde. Uluslararası rekabet endeksinde yerimizin aşağıda olmasının nedenlerinden biri işgücü tarafındaki sorunlarımız. Daha da önemlisi kadınların işgücüne katılım oranları düşük.
• Katma değer zincirinde yerimiz aşağıda. Bunu değiştirecek olan faktörlerden biri etkin araştırma ve geliştirmedir. Ancak Ar-Ge kapasitemiz yeterli değil. Ar- Ge’ye harcanan paranın milli gelire oranı hala düşük. Ar- Ge ile tanışmamış yüzlerce şirket var.
• Altyapı yetersiz. Karayolları gelişti ama demiryolları duruyor. Fabrikaları limanlara bağlayacak hatlara ihtiyacımız var.
• Enerjide dışa aşırı bağımlıyız. İhtiyacın önemli bir bölümü fosil yakıt ile karşılanıyor. Petrolün yüzde 92’si ve gazın ise yüzde 88’i dışarıdan geliyor.
• Kurumsal yapı zayıfladı. Ekonomideki dönüşümü sürdürecek olan kurum ve kurulların güçlendirilmesi gerekiyor.
• Çalışanların yüzde 40’a yakını kayıtdışı. Hiçbir sosyal güvenlik şemsiyesinin altında yer almıyorlar. Kayıt içindekilerin önemli bir bölümü ise asgari ücretten gösteriliyor.
Ekonomideki yapısal reformlar ekonominin arz kapasitesini artıracak önlemlerdir. Buraya kadar sıralanan sorunlar aynı zamanda ekonomideki yapısal reform listesinin bir kısmını oluşturuyor. Bunların üzerinde oturduğu siyasal ve sosyal alanda ihtiyaç duyulan reformlar var ki ayrı bir yazı konusudur. Yapısal reformun ilk adımı reformu yapacak olanın reformun gerekliliği konusunda ikna olmasıdır. İkinci nokta ise reform maliyetinin paylaşılmasıdır. Yapısal reformun bir sosyal maliyeti olacaktır ve reformların başarısı için bu maliyet toplumda adil şekilde dağıtılmalıdır. Bir diğer nokta ise yapısal reformların niteliği kadar sıralamasıdır. Doğru bir önceliklendirme ve sıralama ile yapılmalıdır.