Yapısal reformlar: Nedir bu yapısal reformlar?
Bu haftanın içerideki veri trafiğinin biraz daha yavaşladığı, beklentilerin de kısmen karşılık bulduğu bir hafta olması bana geçtiğimiz hafta Orta Vadeli Programa (OVP) ilişkin görüşlerimi genel olarak verdikten sonra biraz da Program içerisinde yer alan yapısal dönüşüm kısmına odaklanma ve inceleme fırsatı tanıdı.
Geçen hafta bahsettiğim gibi OVP’de üç temel politika aracı; Mali disiplinin sağlanması, Para politikası ve Yapısal dönüşüm olarak planlanmış. Her üç alan da ihtiyaç duyduğumuz ve doğru planlanmış alanlar.
OVP yayınladıktan sonra ziyadesiyle OVP hedeflerinden, bu hedeflerin özellikle yabancı yatırımcıyı çekip çekemeyeceğinden, hedeflerin ulaşılabilir olup olmadığından çokça konuşuldu.
En az sayısal hedefler kadar, Türkiye ekonomisinin mevcut hantal yapısından sıyrılması, potansiyelini yukarılara taşıması, verimlilik artışı sağlaması, yıllardır içinde debelendiği ancak oradan da düşmeye başladığı orta gelir düzeyinden kurtulması, dış ticaretin yapısının değiştirilmesi, başka ülkelerin gıpta ile baktığı genç insan kaynağını doğru ve verimli kullanabilmesi için yapısal dönüşüme hatta çokça söylediğimiz şekliyle yapısal reformlara ihtiyacı var.
En önemlisinden başlayalım;
İstanbul merkezli büyük Marmara depremi kapımızda. Bilim insanlarının uyarıları sıklaştı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın İstanbul İl Sanayi Durum Raporu’na (2020) göre;
İstanbul’da faaliyet gösteren imalat sanayinin %78’i Avrupa, %22’si ise Anadolu Yakası’nda yer almakta. İstanbul ilinin Türkiye GSYH içerisindeki payı %30,06, Sanayinin Türkiye GSYH içerisindeki payı %23,57, imalatın Türkiye GSYH içerisindeki payı %24,47.
İstanbul Sanayi’nin Türkiye istihdamındaki payı ise %19,87.
OVP metninde ‘Deprem’ kelimesi 94 defa geçiyor. Neredeyse tamamına yakını yaşanan deprem felaketine atıfla kullanılmış.
Ancak, İstanbul sanayinin İstanbul dışına güvenli bir ya da birkaç bölgeye taşınması için bir yol haritasına ben OVP de rastlamadım. Depreme dayanıklı şehirler oluşturulması yönünde bir yol haritası, bunun için merkezi bütçeden ayrılan bir pay vs. de yok. Alın size yapısal reform alanı.
Cumhuriyetin 100.cü yılını kutlayacağımız bu yıl Atatürk döneminde ekonomide yapılan reformları dile getireceğiz. 100’üncü yılda benim kendi adıma OVP den beklentim, önce geçmişte doğru olup ancak ‘Yeni Türkiye Mimarisi’ içerisinde ortadan kaldırılan kurumlardan bazılarının yeniden canlandırılması konusuydu.
‘Kurumsal Yapı’da reform yapmadan yapısal reformlardan söz etmek mümkün değil
Merkez Bankası bir önceki ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ Denemesi döneminde itibarsızlaştırılmış, merkez bankasının faiz kararları bizzat dönemin ekonomi yönetimi tarafından önemsiz görülmüş, Merkez Bankası Başkanı, banka araç bağımsızlığı çerçevesinde enflasyonla mücadele etmek adına faiz artırımına gidince görevden alınmıştı.
Yasal koruma kalkanı kalkınca Merkez Bankası Başkanını görevden almak da kolaylaşıyor. Sonra yıkılan itibarın onarılması adına önce sıkılaştırma kelimesi sıklıkla söylenir oluyor sonra da yönetimin arkasındayız deniyor.
Oysa hem TÜİK hem de Merkez Bankası adına yıkılan itibarın yenilenmesi için kimsenin bu kurumların Başkan ve Üyelerinin arkasında durmalarına gerek yok. Sadece yasal bir düzenleme ile Başkan ve Üyeleri görev süreleri boyunca görevden almanın zorlaştırılması, Merkez Bankası Başkanı’nın tıpkı ABD’de olduğu gibi belirli dönemlerde Meclis’te oluşturulacak Para Politikası İzleme Komitesi’nin önüne çıkarak sorulara cevap vermesi, yıkılan güvenin hem içeride hem de özellikle dışarıda telafisini hemen sağlayacaktır. Hem TUİK hem de Merkez Bankası için yapılacak bağımsızlık odaklı yasal düzenlemeler ‘Yapısal Reform’ dur.
Bugün ekonominin düzeltilmesini beklediğimiz ekibin başındaki Sayın Cevdet Yılmaz planlama kökenlidir. Devlet Planlama Teşkilatının yeniden kurulması, devletin planlama mantığına yeniden geri döndürülmesi de bir yapısal reformdur.
Pandemi benzeri salgınlarla önümüzdeki dönemlerde karşılaşma ihtimalimiz kuvvetli bir olasılık. Pandemi döneminde ekonomilerin nasıl etkilendiğini hep birlikte gördük yaşadık. Halk Sağlığını korumak ve gözetmek amaçlı laboratuvar çalışmaları ile ülke sağlığına ve ekonomisine büyük destek sağlamış olan Hıfzısıhha Enstitüsü’nün yeniden açılması yapısal bir reformdur.
Gıda arzı ve güvenliği için Yerli Tohum Gen Bankasının ülke genelinde yaygınlaştırılması ve yüzyıllardır bu topraklara uygun yerli tohumlarla planlı üretime geçmek yapısal bir reformdur.
Bunlar benim ilk çırpıda aklıma gelen ‘Yapısal Reformlar’
Hükümetin OVP’de yer alan Yapısal Dönüşüme ilişkin tespit ve önerileri ise, reformdan ziyade ‘Eylem Planları’.
Ülkemizde 14.Mart.2019 Tarihli Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 818 Sayılı Karar ile ‘Yatırım Ortamı İyileştirme Koordinasyon Kurulu’ kurulmuştu.
TOBB, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD, YASED, DEİK, yılda iki kez toplanan bu kurulun doğal üyeleri. Sanayi ve Ticaret Odaları ile Sendikalar da zaman zaman katkı sunuyor.
OVP de yer alan ‘Yapısal Dönüşüm’ konuları, Yatırım Ortamı İyileştirme Koordinasyon Kurulu’na sunulmuş, görüşülmüş konulardan oluşan bir bütün şeklinde. Bir kısmı da 12. Kalkınma Planı kapsamında ilgili komisyonlarda dile getirilmişti.
OVP’de belirlenmiş alanlar belirli bir patikada ilerlerken süreci iyileştirmek adına atılması gereken adımlar seti. Belki iyi niyetli ve tüm katılımcıların kendisini OVP de bulmasına da imkân tanınmış ama başlangıç ve bitiş tarihleri de verilmediği için kontrol etmesi kolay bir yapıda değiller.
Ancak bu eylem planlarını ‘Yapısal Reform’ olarak adlandırmak ve öyle kabul etmek, asıl yapılması gerekenlerden uzaklaşmak ve ‘yeniden kendimizi kandırmak’ anlamına geliyor.
Zaten ekonomide Yapısal Reformlar yapılsa yapısal dönüşümü sağlamak çok daha kolay olur. O halde başlanması gereken nokta eylem planları değil, yapısal reformların yapılmasıdır.
Eğitim de bu alanlardan biri. Mesleki eğitimi yaygınlaştıracağız demekle yaygınlaşmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye’de eğitimde bilimin ön plana alındığı bir platforma taşınması örneğin sanayide yapısal dönüşüm için şart.
Daha fazlasını bu satırlara sığdırmam mümkün olmadığı için eğer nedir bu yapısal reformlar ve ne işe yarar diyorsanız sizlere Dr. Mahfi Eğilmez’in Remzi Kitabevi’nden çıkmış ‘Yapısal Reformlar ve Türkiye’ kitabını okumanızı öneririm.