Yapay zekâ sanayi ortamını nasıl değiştiriyor?

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

IFS’in 2024’ün ilk altı ayında elde ettiği çift haneli büyümeyi endüstriyel yapay zekâya bağlaması, atlamamamız gereken bir gösterge.  Burada yapay zekâya eşlik eden bulut açılımını da atlamamak gerekirken sanayicilerimizin, rekabet gücü için teşvik peşinde koşmanın yanında bu yeni teknolojileri de takip etmeleri gerekiyor.

Şiddetli bir fırtınaya yakalandınız mı? Benim çocukluğumda birkaç kere şahit olmuştum. Dikkatimi çeken, korunaklı alana çekilmiş teknelerin iplerini gevşetip birbirlerine ya da limancıkların kaya veya betonlarına çarparak ağır hasar almaları olmuştu. Açıktaki tekneler ise, daha büyük tehlike altındaymış gibi görünseler de, özellikle rüzgârı tam karşıdan alacak şekilde yani fırtınaya karşı konumlandıklarında ayakta kalabiliyorlardı. Bir keresinde içi su dolduğu için suyla hemzemin olmuş bir küçük kayığı fırtınadan sonra yüzerek sahile çekip içindeki suyu boşaltıp yeniden kullanılabilir hale getirmiştik.

Bu paragrafı, IFS CEO’su Mark Moffat’ın ilk yarı finansal sonuçlarını değerlendirirken sarf ettiği “Özellikle öngörülemeyen bir makroekonomik ortamda sürdürülebilir çift haneli büyümemiz, müşterilerimize olağanüstü değer sunma konusundaki kararlılığımızın bir sonucu…” şeklindeki sözlere borçluyuz. Paragrafın kaynağı, kolayca anlayacağınız gibi, öngörülemeyen makroekonomik ortama yapılan vurgu. Ben, fırtıne ile bir ileri aşamaya işaret ettim. Söyleyene değil söylettirene bakarsak, şirketin 31 Haziran 2024’te sona eren ilk yarıya ait finansal sonuçlarına göre şirketin yıllık yinelenen gelirinin (Annual Recurring Revenue-ARR), 2023'ün ilk yarısına kıyasla yüzde 24 artış göstererek 850 Milyon euro’nun üzerine çıktığını görüyoruz. Bu rakam, yıllık düzenli gelirler olarak da ifade ediliyor. IFS’in bulut geliri de 2023’ün ilk yarısına göre yüzde 20 artıyor.

Global kurumsal iş uygulamaları şirketi IFS’in son altı aydaki yeni müşteri kazanımında ve büyümesindeki en önemli etken olarak IFS Cloud’un son sürümündeki yeni endüstriyel yapay zekâ yetenekleri gösteriliyor. Yılın ilk altı ayında IFS, yüzlerce mevcut müşterisini IFS Cloud'a yükselten IFS, portföyüne 170'in üzerinde yeni logo ekliyor. Şirketin açıklamasına göre, 500’den fazla müşteri, IFS’in endüstriyel yapay zekâ yeteneğinden yararlanıyor.

IFS ve müşterileri, bu dönüşümün sonuçlarını da ölçebiliyor. Yine IFS’in açıklamasında, ortalama yüzde 23,6 oranında üretkenlik artışı ve yıllık olarak toplamda 15 milyar dolarlık tasarruf elde edildiği ifade ediliyor. Yaratılan iş değeri ile ilgili verilen bir örnekte de, saha iş gücünün verimliliğini ve varlıkların çalışma süresini iyileştirmek için IFS'i tercih eden tanınmış bir tesis yöneticisinin, karbondioksit çıkışını yüzde 30 azaltırken üretkenliğini ya da verimliliğini yüzde 10 artırdığına işaret ediliyor. Bütün bunlar yaşanırken, IFS’in gelirleri içinde yazılımın payının yüzde 82 olduğunu da not düşeyim.

IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk’ün sözleri, konuyu daha iyi anlamayı sağlıyor. IFS’in büyümesinde oldukça etkili olan endüstriyel yapay zekâ destekli teknolojisinin, müşterilerinin faaliyet gösterdiği sektörlere özel ve üst düzeyde şekillendirilebilir olmasıyla öne çıktığını belirten Öztürk, “Dünyanın dört bir yanındaki şirketler, temel iş süreçlerini optimize etmek, fiziksel varlıklarının tüm yaşam döngüsünü yönetmek ve saha servis operasyonlarının verimliliği ile etkinliğini artırmak için IFS.ai'ye güveniyor. Biz de Türkiye ‘de kurumsal iş uygulamalarına entegre endüstriel yapay zeka teknolojisini kullanarak binlerce şirketin dijital dönüşümüne katkıda bulunuyor ve verimliliklerinin artmasına yardımcı oluyoruz” diyor.

Masanın diğer tarafındaki değişim daha çarpıcı

Sanayi tarafına geçince, teknoloji ve özellikle yazılım şirketlerine göre daha geleneksel bir yapı ile karşılaşıyoruz ancak Öztürk’ün belirttiği iş sonuçlarının ortaya çıktığı yer olarak bu alandaki değişim daha çarpıcı. Gelenekselliğin sonucu, birçok yeniliğin bir torba içinde karşımıza çıkması: Veri analitiği, dijitalleşme, otomasyon ve yapay zekâ gibi kavramlar, sınai altyapıyı teknoloji ile yoğurma esnasında birbirine karışıyor.

Siemens’in Hannover Messe Fuarı’nın öncesinde buradaki portföyünü sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, yapay zeka ve otomasyon teknolojileri terimleri üzerinden açıklaması, bu durumun en açık göstergelerinden biri. Sergilenen uygulama örneklerin otomotiv, gıda, kimya ve yarı iletken sektörlerinden olması, teknoloji uygulamaları matrisini daha ileri karmaşıklığa taşıyor.

Kafa karışıklığını aşmak ve buradaki gelişmişliğe hakim olmak için Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ile kısa bir sohbet yeterli. 11 Temmuz 2024’te düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin ayaküstü sohbet ettiğim Gelis’e yenilikçi ve rekabetçi üretim konusunda ne yaptığını sorduğumda, “Bütün odağımızı yapay zekâya verdik” dedi.

Burada beni en fazla etkileyen, akıllı fabrikaların üretim bandı olmadan mobil robotlar ile esnek üretim yaptığı senaryoydu. Yıllar önce zeminden indüktif şarj sayesinde şarj arası vermeden 7/24 çalışabilen robotların esnek üretim modelini gördüğümde, bu pahalı altyapının tişört ürettikten sonra robotların farklı bir sırada dizilip kolların uçlarındaki aparatların değiştirilmesi ile scooter ya da kahve içmek için kupa üretebileceğini öğrenmiştim. O zamanlar bu, katmanlı üretim teknolojilerinin bir ileri aşamasıydı; bugün yapay zekânın üzerinde değer kazanacağı zemin haline gelmiş durumda. Yapay zekâ sayesinde iklim ve demografi değişimine bağlı trendlerin analizinden talep tahminlemesine kadar yapılabilecek olanlar, bu esnek üretim kapasitesinin üzerine neyin, ne zaman ve ne kadar üretilmesi gerektiğinin bilincini ve bilgisini eklediğinde ortaya bambaşka bir şey çıkmış olacak. Gelis’in kısaca aktardığım yapay zekâya odaklanma ile ilgili ifadesi, arka planda bu tür bir açılıma işaret ediyor.

Teori beton gibi ve pratik sallanmıyor

Bu teorik ifadelerim, Siemens Xcelerator dijital iş platformu, yapay zekâ destekli makine görüşünün yanında Microsoft ve Schaeffler ile birlikte geliştirilen Siemens Industrial Copilot uygulamasında görünürlük kazanıyor. Xcelerator portföyündeki uygulamaların en dikkat çekicilerinden biri, ileri düzeyde ölçeklenebilir bulut hizmetleri üzerinde inşa edilen Electrification X. Ticari, endüstri ve kamu hizmetleri alanlarında faaliyet gösteren Siemens müşterilerinin elektrifikasyon altyapısını yönetmek, optimize etmek ve otomatikleştirmek için tasarlanan Electrification X, maliyetleri ve karbondioksit çıkışını azaltırken verimliliği ve performansı artırmayı hedefliyor. Türkiye’deki hangi sanayi şirketi, bu tür bir odaklanmaya gerek olmadığını iddia edebilir?

Endüstriyel yapay zekâ, dijital ikiz, siber güvenlik ve bilgi teknolojisi-operasyonel teknoloji entegrasyonuna dayanan çözümler, yapay zekânın değerinin hangi ekosistem içinde artacağını önümüze çıkarıyor.

Bu kadar köklü bir sınai şirket için komik kaçacak olsa da, Siemens’in her şeyin maddi dünya ile sınırlı olmadığını da ortaya koyduğunu söylemeliyim. Yapay zekâya anlam katacak en önemli alanlardan biri olarak defalarca işaret ettiğim metaverse, yapay zekâ destekli endüstriyel metaverse olara Siemens’in ajandasında da yerini almış durumda. Zaman içinde bunun, dijital ikizlerin etkileşim ve simülasyonuna olanak tanıyan omniverse yapısı altında ne tür “mucizelere” kapı açacağını göreceksiniz.

Yapay zekâya dayalı iş modelini derinleştirme sürecinde Microsoft ve NVIDIA ile oluşturduğu iş birlikleri ile gündeme gelen Siemens’in 2024’ün ikinci çeyreğinin başında NVIDIA ile işbirliğini geliştirmesinin endüstriyel metaverse çalışmalarını geliştirmeyi hedefliyor.

NVIDIA CEO’su Jensen Huang, Siemens’in NVIDIA platformları üzerinde müşterilerine her ölçekte yapay zekâ destekli dijital ikizlerin yeni neslini oluşturma olanağı sağladığı yorumunu yapıyor. Omniverse ve müstahsil (generative) yapay zekânın, endüstriyel işletmeler için sağladığı fırsat, müstahsil yapay zekânın karmaşık verilerin görselleştirilmesini sağlama gücüne dayanıyor.

İki şirketin gemi üreticisi HD Hyundai’nin yeni ürünler geliştirmek için kullanımını gösterdiği bu yeni uygulama, yeni NVIDIA Omniverse Cloud API’leriyle desteklenen etkileşimli görselleştirmeyi Siemens Xcelerator platformuna entegre ederek yapay zekâ odaklı dijital ikiz teknolojisinin daha etkin kullanımını sağlıyor. NVIDIA iş birliği, Siemens Xcelerator portföyünde bilgi-işlem hızının artırılması, müstahsil yapay zekâ ve omniverse entegrasyonu olanaklarını ekleyecek. Mühendislik verilerinin görselleştirilmesi zamandan tasarruf sağlarken bu olanak mühendislik birimleri dışındaki çalışanlar, yöneticiler ve müşterilerin de görsel unsurlar sayesinde daha iyi algılama yaparak bilgiye dayalı ve hızlı karar almasını mümkün kılacak. Bu, bir yandan low code/no code dalgasının yarattığı değişime katkı sunarken diğer yandan inanarak değil bilerek karar almayı öne çıkararak ideolojiler dahil birçok alanda değişim yaratacak bir trend olarak karşımıza çıkıyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ben yapay zekâ olsam… 18 Kasım 2024
Sanat gülmek içindir 28 Ekim 2024