Yalın kılıç mı, yalın üretim mi?
Başlığı yazmadan önce Türk Dil Kurumu’nun (TDK) Büyük Sözlüğü’ne göz attım.
O tanımlamalara göre Yalın kılıç, kınından çıkarılmış kılıç oluyor.
Gözümün önüne, ellerindeki kılıçlar havada atlarının üzerinde savaşa gidenler canlandı.
TDK sıfat olarak Yalın karşılığında gerçekten yalın bir tanım yapmış “ Süssüz.”
Ben bunu yorumlayacak olursam, “Gereksiz olan her şeyden arındırılmış ancak gereken her şey ile donanmış olan” diyebilirim.
Yalın üretim için ise malumatfuruş Wikipedia şöyle bir tanımlama yapıyor…
Yalın üretim; yapısında hiçbir gereksiz unsur taşımayan, hata, maliyet, stok, işçilik, geliştirme süreci, üretim alanı, fire, müşteri memnuniyetsizliği gibi unsurların en aza indirildiği üretim sistemidir.
İhracat ile ilgisi nedir bu yalın üretimin derseniz…
İşletme epey bir gayret gösteriyor ve yurtdışından sipariş almaya çalışıyor.
Fiyat tutturmakta zorlanıyor çünkü üretim süreçlerindeki aksaklıklar önüne maliyet olarak çıkıyor.
Zira işletmedeki iş akışları, malzemelerin gereksiz yere birkaç kere bir yerden diğerine taşınmasına yol açıyor.
Bu da hem fazladan işçilik masrafına hem de hem de zaman kaybına neden oluyor.
Kendilerini zorlayarak fiyat tutturabildikleri bazı işler ise genellikle zamanında yetiştirilemiyor. Çünkü gerek satınalma gerekse üretim planlama çalışmaları olması gerekenden çok uzak ve kontrolsüz bir şekilde kara-düzen yapılıyor.
Sonuç olarak da ya malzemeler geç geliyor ya da üretimde gecikmeler yaşanıyor.
Çıkan günlük üretim miktarları, baştan yapılan hesaplar ile tutmuyor.
Çünkü gerek ara işlemlerde gerekse son montajlarda çıkan miktarlar bir düzensizlik taşıyor ve tahminleri yanıltıyor.
Öte yandan hem malzeme hem de ara mamul stok miktarları sağlıklı olarak bilinemediğinden üretim aksayabildiği gibi, üretim sonrası elde gereksiz stoklar kalabiliyor.
Bu da net maliyet artışı olarak yansıyor.
Stok kontrollerinde gerçek mevcudu bulabilmek için sayım yapmak gerekiyor da bunu her an sayarak yapabilecek babayiğidi ben göremedim. Çünkü kayıtlı ortamlar, gerçek zamanlı verilerle beslenmediği için kayıtlarla mevcutlar birbirini tutmuyor.
Üretim yöntemleri, iş akışları, malzeme elleçlemeleri gerekli şekilde incelenerek analiz edilmediği ve buralardaki israflar engellenmediği takdirde hem malzeme hem de işçilik kayıpları işin önünde ciddi bir rekabet duvarı örebiliyor
Bütün bunları ve yapılması gerekip de yapılmayanları üst üste koyduğunuzda, ortaya çıkan şey “Verimsizlik.”
Bir işletmede verimsizlik varsa orada rekabet edebilirlikten söz etmeniz pek de kolay olmayacaktır.
Çünkü hem işçilik hem zaman ve hem de malzeme israfları, kaçınılmaz bir biçimde önümüzde engelli atlama koşusu parkuru açacaktır.
İşletmenizle aynı koşullara sahip ancak Yalın Üretim tekniklerini uygulayarak verimliliğini arttıran işletmeler sizden daha başarılı oluyorsa görmemiz gereken işi ne kadar iyi bildiğimiz, yatırımımızın ne kadar iyi olduğu kadar, işin nasıl yönetildiği olmalıdır.
Bu deyişi çok beğenirim: Ölçemediğinizi değerlendiremezsiniz.
Verilerin sel gibi aktığı ortamda farklı olup farkınızı fark ettiremezseniz hayat zor…