Yakın gelecek güncesi; yatırım da yaptırım da yok
ABD Kongresi’nin CAATSA yaptırımları Biden sürecinde devreye girer mi? Alın size Türkiye ekonomisine dair yeni bir belirsizlik. CAATSA mı nedir? Açılımı zaten yeterince açık; “Amerika’nın hasımlarına yaptırım yoluyla karşı koyma yasası.” Ambargo yani. Bizim S-400 davası yani…
Tek sorun ABD değil. Bu hafta başlayacak olan AB Liderler Zirvesi de raftaki Türkiye yaptırımları mönüsünü önümüze koyma ihtimali söz konusu… Kısaca; AB’si ABD’si, yaptırım kararlarını, Demokles’in Kılıcı gibi ensemizde tutuyor.
Biz Hukuk reformu, demokrasi, ekonomi reformu söylemleriyle uluslararası kamuoyuna “ılımlı” mesaj vereduralım ve bu sayede ülkeye yabancı yatırım bekleyeduralım, onların söylemi, “yaptırım, ambargo” redifiyle çalınıyor kulaklarımıza… Ancak yatırımdan söz eden yok…
Peki, yaptırım gelir mi? Bence gelmez. Zira yabancının ülkemizde milli gelirin üçte ikisine yakın yatırımı var ve hiç kimse kendi bacağına sıkmak istemez. Yine de “güvenli tehdit” unsuru olarak yaptırımlar dillendirilir ve sözü verilen reformların devreye alınması için baskı uygulanabilir.
Küresel bazda risk iştahının zirvede olduğu, hisse senetleri piyasa değerinin 100 trilyon $’u aşıp milli gelirlerin %115’ine ulaştığı, salgın yüzünden düşük faiz ve bol para ortamında balonların oluştuğu, risklerin tırmandığı ortamda, AB’nin de ABD’nin de bizimle uğraşacak mecali yok. Tabii ki şimdilik…
YÖNETİM DEĞİŞTİ PARA GİRİŞİ BAŞLADI
Ama akmıyor, damlıyor. Oysa gelişmekte olan ülkelere para akışı var. Ancak geciken reformlar ve bozulan veriler yüzünden damlalar kesilebilir. Moody’s Teyze, kredi notunu yatırım yapılabilirliğin 5 basamak altına itiverdi. Hem de durumu negatifte tutuyor.
Turizm gelirinden yoksun, ihracatın hasarlı, enflasyonun tırmandığı, faizlerin yükselebileceği ve döviz talebinin sürdüğü bu ortamda reformları söylemden eyleme geçirmenin zamanı gelmedi mi dersiniz?