Yakın geleceğin beklenen yetkinlikleri neler olacak?
Dr. Kamil Bayar
Stratejik Yönetim Danışmanı
Bir zamanlar yelkenli gemiler, su üstünde giden en teknolojik aletlerdi. Yüzen bu araçlar hem ticarette, hem taşımacılıkta hem de savaşlarda yıllarca kullanıldı. Hiç bir otomasyon kullanılmadan oluşturulan, rüzgâr gücüyle hareket eden bu gemiler bugün bizim gözümüzde teknolojik bir alet olmayabilir ama o dönemlerde tam bir teknolojik güçtü. Günümüzde ise durum oldukça farklı: Robotlardan, zekânın yapay olanından, havada veya yerde giden insansız araçlardan, on binlerce km ötedeki hedefleri tam isabet vuran füzelerden konuşur olduk.
Hepimizin bildiği üzere, gelecekle ilgili bir konu açıldığında çoğunlukla dijitalleşmeden, robotlardan veya otonomiden bahsedildiğini görüyoruz. Hatta bazıları o kadar ürkütücü bir tablo çiziyor ki; bu değişimler sonucunda insanların işsiz kalacağından, üretimde endüstri 4.0 stratejisiyle tam otomasyona geçileceğinden ve sonunda robotların işlerimizi elimizden alacağından bahsediyor.
Bazı mesleklerin zamanla ortadan kalkacağını öngörmemiz çok doğal. Ama bunların yerine yeni mesleklerin geleceğini de unutmamalı. Dünya Ekonomik Forumu ve McKinsey Global Institune’nin raporu (https://www.weforum.org/agenda/2018/06/the-3-skill-sets-workers-need-to-develop-between-now-and-2030) da gösteriyor ki iş dünyasında dijital ve teknik yeteneklere talep %55 oranında artacak. Elbette herkesin bir teknoloji uzmanı olması beklenmeyecek ama temel seviyede dijital yetenekler aranacak. Her zaman olduğu gibi yönetim ve liderlik konularına ihtiyaç sürecek. Bu alanlarda da %24 oranında talep artışı olacağından bahsetmek mümkün. Ama yönetici talebinde de eskiye göre bazı farklar var; Örneğin liderlik özelliklerinden “dijital liderlik gibi” kavramları yakın zamanda daha çok duyacağız. Şirketlerde yaratıcı fikirlere sahip yeteneklerin fikri haklarına yatırım yapılan “iç girişimcilik” kavramı daha çok konuşulacak. Her zaman olduğu gibi iletişim önemli bir yetkinlik olmaya devam edecek ama son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz “kritik düşünme”, “problem çözme”, “karar alma” gibi konular aranan özellikler olacak.
Yaratıcılık yeteneği gibi yüksek bilişsel yeteneklere talebin artacağını, iş hayatındaki problemlerin veya toplumsal sorunların sosyal inovasyon yardımıyla çözüm girişimlerinin sıkça gündeme geleceğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (https://turkiye.un.org/tr/sdgs) daha çok kurum veya devlet tarafından önemseneceğine şahitlik edeceğiz.
‘Yetenek yönetimi’, ‘yeteneği kazanmak’ derken şimdilerde bu kavrama “yetenek savaşı” denilmeye başlandı. Diploması olan insan sayısı arttı ve daha da çoğalacak fakat asıl önemli olan yüksek yetenek gerektiren işlerde rekabet iyice kızışacak. Ama burada da bir ikilem var: Düşünsenize, siz işinizi büyütmek için yetenekli insanlarla çalışmak istiyorsunuz. Yeni nesil yetenekli insanlar da sizin koyduğunuz katı kurallar çerçevesinde çalışmak istemediğini ifade ediyor.
Peki, bu denklemi nasıl çözeceğiz? Buyurun düşünelim…
- Uzaktan çalışma kalıcı mı?
Pandemi (COVID-19) ile birlikte uzaktan çalışma, saatlik çalışma gibi çalışma modellerini konuşmaya başladık. Hatta Twitter gibi global firmalar tamamen uzaktan çalışma modeline geçtiğini çoktan ilan ettiler. Gelecekte ‘Freelancer’ denilen serbest çalışma modelinin artacağını, esnek çalışma, dışarıdan kontratlı çalışma modellerinin daha çok gündeme geleceğini göreceğiz. Bu konuda Mc Kinsey’in yaptığı bir araştırma, şirketlerin %46’sının yakın dönemde esnek çalışma konusunu gündemine alacağını söylüyor.
- Hangi mesleklere güle güle diyeceğiz?
İnsan gücü şu an en çok tarımda, lojistikte veya madencilikte toplanıyor. Bu sektörlerdeki insan gücünün de otomasyon veya teknoloji etkisiyle yavaş yavaş yerini tam teknolojiye bırakması söz konusu. Dünyada insansız yani kendi kendine giden otonom araçlar üzerinde çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. Peki, bu nasıl bir sonuç doğuracak? Belki de bir süre sonra tır şoförlerini, makinistleri, kaptanları hatta belki kargo taşımacılığında pilotları göremeyeceğiz. Daha geçenlerde Çinli bir firma insansız hava aracılığı ile kargo taşıma onayını aldı bile. Muhtemelen yakın gelecekte noter diye bir kuruma gitme ihtiyacı hissetmeyeceğiz. Blokzincir (blockchain) alanındaki gelişmeler ışığında güven maksatlı aracılık hizmeti sunan kurumlara da ihtiyaç kalmayacak.
- Yeni meslekler kapıda
Gelecek neyle ilgili; dijital, teknoloji, otomasyon, otonomi ve buna benzer konular… İşte bu alanlarda yükselişleri beklemeliyiz. Yani bugün bankayı aradığımızda sesimizi tanıyan bir robot bizi karşılıyorsa onu yazan yazılımcıya, ses kaydımızdaki sinirlenmeyi anlayan ses işleme uzmanına veya sosyal medyadan şikâyet yazdığımız anda bize dönüş yapan robotları geliştiren teknik donanımlara sahip mühendislere ihtiyaç giderek artacak.
Bireyselleşme de her konuda her geçen gün artıyor. Eskiden iktisat veya ekonomi okuyanlar bankada kariyer planlardı. Bugün ise varlıklı insanların bireysel yatırımlarını takip eden bireysel finans uzmanlarını duyar olduk. Zamanla bireysel lider/yönetici koçu, birebir danışmanlık, birebir koç veya mentorluk, sanal asistanlık gibi modellerle de karşılaşmamız mümkün.
Elon Musk’un özel bir girişimci olarak uzaya roket göndermesi veya uzay seyahati başlatma iddiası da aslında bize bazı mesajlar vermeli. Buradan şunu anlamak gerekiyor; uzay teknolojileri, uzay için gerek duyulan malzeme bilimi veya destekleyici konularda ciddi talepler olacak.
Avrupa Birliği’nin fosil yakıtlı araçları 2035 yılında yasaklayacağını planına bağlı olarak elektrikli araçlar ve şarj, yazılım, tamir-bakım gibi bunu destekleyici veya tamamlayıcı alanlarda da ciddi değişim ve dönüşümler bizleri bekliyor.
Robot teknolojilerini sıkça konuşmaya başladık. Her ana sektörün onlarca alt sektörü beslediği gibi robotik teknoloji konuları mühendisinden yedek parçacasına, ticaret yapanından teknikerliğe kadar birçok konuda yeni meslekleri ortaya çıkaracağı kesin.
Her ne kadar bugün deneme aşamasında olsa da yakın gelecekte bir gün insanlar bilgisayarları, tabletleri veya ellerindeki telefon ekranları yerine dijital gözlüklerine bakmaya başlayacak. Ötesinde de gözlüğün yerini göz bebeğine takılabilen mercekler alabilir.
Sağlık alanına ilgi ve sağlıklı gıda konusu önemini hep devam ettirecek. Bugün bazı ülkelerde kan testi, grip veya bazı basit hastalıkların testini yapan otomatlar kullanılmaya başlandı. Bu da bize tedavi hekimliğinden çok koruyucu hekimlik konularının daha önemli olacağını söylüyor. Gizemli organ beyin konusunda da gelişmeler devam edecek. Özellikle beyin, sinir bilim veya bu keşiflere bağlı olarak nöropazarlama, benim de ilgilendiğim konu olan nöroyönetim gibi alanlarda daha çok gelişmeler göreceğiz.
‘Yok artık’ diyebilirsiniz ama muhtemeldir ki, artık işe alımları da insan kaynakları uzmanları değil, insan kaynakları için geliştirilmiş “Yapay zekalı işe alım uzmanları” yapacak.
Kuşkusuz ki gelecek teknolojik gelişmelerle şekillenecek. Yukarıda bahsi geçen ve ilişkili konularda gelişmelerin olacağını kabul etmekle birlikte bazı yetkinliklerin tamamen göz ardı edilmesinin mümkün olmadığını da düşünmek gerekir. Şu bir gerçek ki; değişim ne olursa olsun sosyal ve duyusal yetkinlik gerektiren işler hiç bir zaman sona ermeyecek. Yani biz tiyatro oyuncusu bir robot veya bizi yöneten robot yöneticilerle hiçbir zaman karşılaşmayacağız.
Karşılaşsak da o tadı zaten hiçbir zaman vermeyecek…