Ya yol bulacaksın ya da yol açacaksın
Akacak kan damarda durmaz. Bu ilke, akacak mal için de geçerli… Salgına, AB’deki ekonomik daralmaya rağmen Avrupa’dan sipariş yağıyorsa, o mal, tüm engellere rağmen yerine ulaşmalı…
Dünkü Dünya’nın manşetinde Aysel Yücel’in haberini okuyoruz; Avrupa’dan artan siparişlere yetişmeye çalışan ihracatçı, gümrük kapılarında 4 güne kadar çıkan bekleme süresini aşmak için minivana taşımalara başladı.
TIR kuyruğu uzayına ihracat, ‘van’a taşınıyorsa, yeni yol bulma gayretinden söz ediyoruz demektir. Yazımın başlığı, Asyaport’un Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer’den geldi. Aslında ihracata yol bulma güçleşince; yeni yol açmış olmanın müjdesini veriyor bize…
Türk TIR’larının ihracat yüklerini Avrupa’ya ulaştırmakta karşılaştığı tek güçlük, yavaş çalışan gümrük kapısı değil… Soyuer; “En büyük zorluk Macaristan başta olmak üzere bazı ülkelerin transit geçiş vizelerinde cimri davranması” diyor.
Zaman ve döviz kaybına sebep olan bu uygulamaya alternatif olarak, TIR kasalarının (konteyner) demiryolu ile taşınması… Şimdiye dek zorluklar içinde ve kısıtlı sayıda Halkalı ve Çerkezköy’den yapılan bu taşıma modeli, Tekirdağ’da yeni açılan Medlog Tren İstasyonu ile başlatılıyor.
İstasyon yetkilileri, ilk deneme tren seferinin Tekirdağ’ın kurtuluş günü olan 13 Kasım’da başlatılacağını söylüyor. Bu seferlerin TCDD’nin sağlayacağı imkânlara bağlı olarak yakın zamanda günlük 100 TIR kasasına çıkması mümkün olabilecek.
VE YOL; TEKİRDAĞ’DAN AÇILDI
İhracat bizim olmazsa olmazımız. Zaten olağanüstü şartlarda üretebildiğimiz ürünlerimizi kendi gümrüklerimizden geçişte zaman kaybediyorken bu sıkıntıyı aşmak için yeni yol bulduk; Demiryolu…
Yıllarca trende, yolcuları değil malları hızlandırmaya öncelik verelim der dururum. Tren, ihracata hem alternatif yol hem de ucuz nakliyat imkânı sunan mucizedir.