Ya cumhuriyet olmasaydı?
Biz olmazdık: bağımsız Türkiye olmazdı. Orta Doğu ülkeleri ayarında, kıt kanaat geçinen, 3 tarafı denizle ve 4 tarafı sorunla çevrili bu coğrafyada, özgürlüğümüzü koruyamazdık.
Tipik bir Orta Doğu ülkesi formatında kalırdık. Uygarlık talebimiz küresel standart iddiası taşımaz, medenileşemezdik.
■Sanayimiz olmazdı.
Daha cumhuriyeti ilan etmeden İktisat Kongresi düzenleyen atalarımız, İstiklal Savaşı ardından daha büyük mücadelenin ekonomi alanında verileceğini biliyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki “iktisadi kurtuluş savaşı” başarıları geliştiremez, sanayi derinliğinde mahrum ülke kalırdık.
KADINA CUMHURİYET YARAŞIR
■ Kadın hakları olmazdı;
İngiltere’de Fransa’da ve birçok Batı ülkesinde kadına seçme seçilme hakkı verilmemişken Atatürk, kadına bu hakları sağladı. Kadını hayatın her şubesinde var kılmak için yığınca reforma imza attı. Toplumun ön kesiminde yer almaları için örnek oldu, destek verdi, onları yüceltti.
■ Demokrasi olmazdı; sandık laf olsun diye kurulurdu.
Bugün adında “cumhuriyet” olan ama laik, demokrat karakteri bulunmayan ülkeler arasında kalırdık. İktidarı sandık üzerinden değiştirme nimetinden mahrum kalır, tek adamlığın otokrasisi altında fakir ve mutsuz bir ülke olurduk.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
■ Cumhuriyete rengini veren nedir?
Elbette Modern Laik Türkiye kimliğimizdir. Atalarımız o zor zamanda ülkeyi düşmandan temizlemekle kalmamış, gençlere, kadınlara, işçi, memur, çiftçiye, emekliye “nimetler bahşeden” bir ülke sundular. Bugün değerini yeterince biliyor muyuz? Değerler erozyonu yaşanırken, yazık ki renklerimiz soluyor.
■ Şimdi bizlere düşen sorumluluk?
Yaşasın Cumhuriyet. Onlar kurdu; bize yaşatmak ve yüceltmek düşer. Cumhuriyetten kurtulmak isteyenlerin er veya geç fark edecekleri; Atatürk’ün ve cumhuriyetin kanımıza, ruhumuza işlediğidir. Atatürk’e dil uzatan dinci siyaset, tarikatçı ve diktatörlük özlemi çekenlere direnmek; borcumuzdur.
not/BAŞKA TÜRKİYE YOK, CUMHURİYETİNE SAHİP ÇIK!
Bizi bugünümüze taşıyan ve bize hem bağımsız bir vatan hem de laik, demokrat bir ülke sunan cumhuriyetimiz, 101 yaşını doldurdu. İkinci yüzyılından kıdem alırken cumhuriyetin bize bahşettiği kazanımlarla yarınlara koşuyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz. Her toplumun tereddüt dönemleri vardır. 101 yıl önce de vardı ve Cumhuriyeti inşa edenler, bu tereddütleri bertaraf ettiler. Kurdukları kurumlarla güçlü bir ulus devletin çimentosu oldular. Ancak cumhuriyetin nimetlerinden yararlanıp kadir kıymet bilmeyen güruhun gürültüleri söz konusu…
Geçen yılı hatırlıyorum; Ankara, Cumhuriyetin 100’üncü yıl kutlamalarını, sanki İstanbul’a, kamu kesimi de özel sektöre devretmiş gibiydi…
Bir bakıma kendi cumhuriyetinin coşkusunu yaşamayanların kutlama programları yaptığı bir ortamdaydık, Resepsiyonu bile iptal edilmişti. Oysa bugün Cumhuriyet’in değerini daha da derinden idrak etmiş insanlarımız, insan selleri oluşturarak meydanları, caddeleri dolduracak. Ellerinde bayraklar ve Atatürk posteriyle yürüyecek. Cumhuriyetin marşları söyleyecek, bayrak sallayacak, birbirlerini kutlayacak, tebrik edecek...
Yaşasın Cumhuriyet! Kendi vatanında parya olmadığımız, kula kulluk etmediğimiz, diktanın, tiranın varlığına boyun eğmediğimiz iklimin umut dolu havasını soluyalım. Cumhuriyetine sahip çık!