Veri ve bilgi
Pazar araştırması yaparak, hedef pazar belirlemeye ve sonraki aşamalarda da olası müşterilere ulaşmaya çalışan bir dostumuzla konuşuyorduk. “Hocam internet denilen şu meret tam bir gayya kuyusu orada neredeyse yok yok” diyerek söze başladı. İsteyenin her aradığına orada erişebileceğini söyleyerek “Araştırma yaparak bulunamayacak bilgi, erişilemeyecek kaynak yok” diyerek sözlerine devam etti.
Yanlış mı bu diye hiç tereddüt etmedim çünkü doğru bir yorum.
Ancak…
İnternette erişebileceğimiz birçok şey, deyimi uygunsa bizim aradıklarımız için ham veri kıvamında oluyor. Kuşkusuz bulunduğunda hemen kullanılabilecek bir şeyler elbette önümüze çıkabiliyor amma erişip toplayabildiklerimizin ezici bir çoğunluğu, işlenmeye muhtaç veriler oluyor.
İşte burada yapılması gereken iş bizim çalışmamızın kritik yolunu belirliyor.
Toplanılan verilerin işimize yarayacak “Kullanılabilir Bilgi” haline getirilmesi gerek şart. Araştırmalarımızın getirisi olan verilerin işimize yarayabilmeleri için öncelikle, onları elde ettiğimizde nasıl değerlendireceğimiz konusunda yol haritamızın çizilmiş olması işlerimizi bir hayli kolaylaştıracaktır.
Varsayımlardan ve önyargılardan sıyrılmış olmanın birinci kura olduğunu düşünüyorum.
Gerçek bir örnek vererek bunu açıklayayım.
Bir meyve için yıllar önce yaptığım çalışmada, rekabet analizlerinin sonucunda karşıma çıkan ülke beni şaşırtmak bir kenara oldukça hayrete düşürmüştü. Çünkü o ülkede o meyvenin değil hasadının yapılabilecek kadar yetişmesi, serada bile ancak süs bitkisi olarak yetiştirilebilmesi mümkündü.
Bir sonraki aşamada ortaya çıkan gerçek ise bu ülkenin çok ciddi ithalat yapmasının yanı sıra artı değerde ihracat yapıyor olmasıydı.
Al sat işinden güzel para kazanıyorlardı.
Klasik anlayışla yaklaşmış olsaydım, yüksek ihracat rakamı olan ülkenin, rakip olarak değerlendirilmesinin yanı sıra, müşteri potansiyeli açısından ihmal edilmesi gündemde olurdu.
Varsayımların ve önyargıların dışına çıkarak yaptığım çalışmada, bu ülkenin ciddi bir alım potansiyeline sahip olduğu ortaya çıkmış ve sonuçta işbirliği olasılıkları, net alıcı olan birçok ülkenin ciddi boyutta önüne geçmişti ve sonuçlar da işe yaramıştı.
Önereceğim ilk unsur, internet çalışmasına başlamadan önce ne arayacağımızı açıkça belirtmek olacaktır. Aksi takdirde o gayya kuyusunda derinlerde saplanıp kalabiliriz.
Toplayacağımız verilerin bizim için sonuç değil yol gösterici olduğunu akılda tutmalıyız.
Veri tabanlarından bulduğumuz veya aldığımız firma adresleri, bizleri olası müşterilere ne kadar yaklaştırabilir?
Spot piyasadan sıkıntısız beyaz eşya bulmak gibi düşük olasılıkları bir kenara bırakıp, elimize geçen firma adreslerinin arkasından neler yapmamız gerektiğini baştan planlarsak, hedefi ortasından vurabilmek bir hayli yüksek olasılıkta olacaktır.
Önce elde etmek istediğimiz bilgiyi detaylı olarak yazıya dökelim.
Sonra bu bilgiye erişebilmek için toplamak istediğimiz veriyi açıkça tanımlayalım.
Toplanacak veri üzerinde nasıl bir çalışma yapacağımızı belirleyelim.
Veri her yerde…
Peki bilgi, verinin olduğu her yerde mi?
Yoksa veriyi alıp bilgiye mi çevirmek gerekli…