Vergiye uyumlu mükellef indirimiyle ilgili üç yargı kararı
Vergiye uyumlu mükellef indirimiyle ilgili çok makale yazdım. Karışık bir konu. Yasal düzenleme defalarca değişti ama karışık olması durumu değişmedi. Ben de konuyla ilgili bir değişiklik veya gelişme oldukça yazmaya devam ediyorum. Bugün iki konuda üç yargı kararını paylaşacağım. Konu aynı ama kararlar aynı yönde değil. Kararların konusu, indirimden yararlanan mükellefe sonradan yapılan tarhiyatın, hangi dönemler için indirimden yararlanmaya engel olacağına ilişkin.
Konuyla ilgili düzenleme
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesi hükmü, vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükelleflere, beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlıyor.
İndirimden yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla, vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor.
Düzenlemeye göre, kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, indirim tutarının üst sınırının %1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmıyor.
Karar 1 ve 2
Aşağıdaki iki kararda, Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 121. maddesi kapsamında vergi indiriminden yararlanılabilmesi için, indirimin hesaplanacağı vergilendirme dönemi ile öncesi iki vergilendirme dönemine ilişkin olarak, beyana tabi vergi türleri itibariyle ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiği sonucuna ulaşılmış.
Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 2018 yılı beyannamesinde vergi indiriminden yararlanılabilmesi için 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak beyana tabi vergi türleri itibariyle ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiğinden, 2014 yılına ilişkin 2016 tarihli vergi inceleme raporlarına istinaden yapılan tarhiyatın, bu üç yıllık zaman dilimine ilişkin olmaması nedeniyle, indirimden yararlanma başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde yasaya ve hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davayı kabul eden Vergi Mahkemesi Kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi Kararını temyizen incelemiş ve söz konusu kararı onamış. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 27.01.2022 tarih ve E:2021/2119 K:2022/110 sayılı Kararı.)
Aynı yönde bir Danıştay Kararı, 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde indirim yapılabilmesine ilişkin olarak verilmiş. Söz konusu Karar’da da 2017 yılı beyannamesinde vergi indiriminden yararlanılabilmesi için 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olarak beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiğinden, 2014 yılına ilişkin 2016 tarihli vergi inceleme raporlarına istinaden yapılan tarhiyatın, bu üç yıllık zaman dilimine ilişkin olmaması nedeniyle, indirimden yararlanma başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde yasaya ve hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davayı kabul eden Vergi Mahkemesi Kararı’na yönelik istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi Kararı’nı temyizen inceleyen Danıştay, söz konusu kararı onamış. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 27.01.2022 tarih ve E:2019/4978 K:2022/109 sayılı Kararı.)
Karar 3
2010-2013 yıllarına ilişkin düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden tarhı önerilerek tarhiyat öncesi uzlaşmayla 2015 yılında ödenen vergilerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde belirtilen, haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat olarak değerlendirilemeyeceği, tarhiyat öncesi uzlaşmanın vergi indirimine engel olmayacağı dikkate alındığında, fazladan yapılan tahakkukta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle 2017 yılı için fazladan tahakkuk ettirilen kurumlar vergisini kaldıran Vergi Mahkemesi Kararı’na yönelik istinaf başvurusu Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiş.
Konuyu temyizen inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi;
- 2017 yılı için vergi indiriminden yararlanılabilmesi için indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda, yani 2015-2017 yılları içerisinde hakkında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerektiği,
- Olayda, davacı şirket hakkında, indirimin hesaplanacağı 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin tarhiyat üzerinde taraflarca imzalanan tarhiyat öncesi uzlaşma tutanağı ile uzlaşmaya varılmış ise de uzlaşma sonucu tarhiyat tamamen ortadan kaldırılmadığından, söz konusu uzlaşmanın, indirimden yararlanmaya engel teşkil eden durumu bertaraf etmeyeceği,
gerekçeleriyle, istinaf isteminin reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 18.10.2022 tarih ve E:2019/7612 K:2022/3885 sayılı Kararı.)
Kararlara ilişkin değerlendirmem
Yukarıda üç yargı kararını ve yargı kararlarına konu mevzuatı oldukça kısa özetledim. Mevzuatı okuduğumuzda açık gibi gözüküyor ama bu tartışma gördüğüm kadarıyla öteden beri yapılıyor. Ben de konuyla ilgili kısa bir değerlendirme yapayım.
Öncelikle düzenlemenin açık olduğunu düşünüyorum. İndirimden yararlanabilmek için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda kesinleşmiş olması koşuluyla, vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen veya re’sen bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor. Tarhiyatın hangi yıla yapıldığının önemi yok. Bu çerçevede yukarıda özetlediğim 3. kararda yer alan görüş taraftarıyım.
Konunun tartışmalı olmasının zannediyorum iki nedeni var. Birincisi, tarhiyatın kesinleştiği yılla ilgili bir yasaya aykırılığın bulunmaması, ikincisi de tarhiyatın yapıldığı dönemle indirim uygulamasının yapıldığı dönemin arasının uzak olması. Bu çerçevede örneğin 2013 yılına ilişkin olarak 2018 yılında yapılan bir tarhiyatın 2023 yılında kesinleşmesi halinde, on yıl önceki bir yasaya aykırılığın, bu kadar yıl sonra, üstelik yasaya aykırı bir durumun olmadığı üç yıl için (2023-2025) indirim olanağının ortadan kaldırması, bazı hukukçular tarafından kabul edilebilir bulunmuyor anlaşılan.
Yukarıdaki kararlarda, tarhiyat yapılan yılla indirim koşullarının ihlal edildiği yıllar arasındaki süre çok da uzun değil ama yargılama sürecinde daha da uzun olabileceği mutlaka değerlendirilmiştir diye tahmin ediyorum.
Yukarıdaki kararlar, indirimin belirlenen süre içinde tarhiyat olmaması koşulunun arandığı döneme ait. 2021 yılında, tarhiyat olmaması koşulu kesinleşmiş tarhiyat bulunmaması şeklinde değiştirildi. Ben de değerlendirmemi yeni düzenleme çerçevesinde yaptım. Kararlar ve değerlendirmenin farklı düzenlemeler çerçevesinde yapılmış olduğunu belirtmek isterim.
Son olarak, vergiye uyumlu mükellef indiriminin yeni baştan tekrar değerlendirilmesinde, öncelikle de bu makalenin konusu olan indirimden yararlanma koşulunun gözden geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Son beş yıllık döneme ilişkin kesinleşen tarhiyata bakılması veya her yılın bağımsız olarak değerlendirilmesi ve ek tarhiyat yapmayı gerektiren bir durum varsa da ilgili yılın indirim tutarının ceza ve faiziyle istenmesi alternatif çözümler olabilir.