Vergi yargısında kanun yoluna başvuru
Yüksek yargının iş yükünü azaltmak ve görece küçük miktarlı davaları daha alt derecelerde, istinaf aşamasında sonuçlandırarak Danıştay’ı içtihat mahkemesi haline dönüştürmek amacıyla 2016 yılında ilk önce istinaf ve temyiz başvurularına parasal sınırlamalar getirildi. Ancak bu düzenleme yapılırken bu parasal sınırların hangi tarih veya hangi aşama itibariyle uygulanacağı düzenlenmedi. Bu boşluk Danıştay tarafından (Anayasa Mahkemesinin de bir kararında belirttiği gibi) üst derece mahkemelerinin iş yükünü azaltmak amacıyla, istinaf veya temyiz başvurusuna konu kararın veriliş tarihi itibariyle uygulanması yönünde içtihat oluşturuldu.
Ancak bu uygulama yargı yolunun kanunlarla belirlenmesi zorunluluğu, hak arama özgürlüğü, yargıya erişim hakkı, eşitlik gibi bazı hak ve ilkelerle bağdaşmadığından, her yıl başında yargı parametrelerini aktardığım yazılarımda sürekli eleştiri konusu yapıldı. Benim dışımda da idari yargı üzerine çalışan diğer yazarlarda bu konuda eleştiri getirdiler. Çünkü bu kurallar, dava açanın davasını açtığında belli olan kanun yollarından yararlanma olanağını, dava sürecinde belirsizleştiriyor ve hatta bazı hallerde bu hakkı ortadan kaldırabiliyordu. Bu uygulamada bazı davalarda kanun yollarının açık olup olmaması istinaf veya temyize konu edilecek kararın veriliş tarihine göre belirlenirken, kararı veren mahkeme bu şekilde kanun yoluna başvuru hakkını belirler hale geliyordu.
Nihayet Anayasa Mahkemesi bir kararında bu hususa dikkat çekerek böylesi bir uygulamanın Anayasal ilke ve kurallarla bağdaşmadığını belirtti. Bunun üzerine yasa koyucu; istinaf ve temyiz başvurusu konusundaki rakamsal sınırların davanın açılış tarihi itibariyle uygulanmasını temin edecek bir düzenleme yapmak yerine, uygulamayı yasaya aktaracak bir düzenleme tercihinde bulundu. Uygulama, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7524 sayılı kanunla yeniden düzenlenen ek 1. maddesinde “istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır” hükmü getirilerek yasal dayanağa kavuşturuldu. Ancak bu düzenleme de, yukarıda aktardığım eleştirilere açıktı ve Anayasa ile bağdaşmıyordu. Dolayısıyla hem tarafımdan hem de konuyla ilgili yazarlar tarafından eleştiriye uğradı.
Öte yandan bu uygulama ve düzenleme benzeri bir düzenleme de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) bir kanun değişikliği ile getirilerek, adli ve idari yargı usullerinde paralellik sağlanmaya çalışıldı. Ancak bu paralellik düzenlemeleri Anayasaya uygun hale getirme konusunda bir anlam taşımadı.
Anayasa Mahkemesi önce İYUK’taki düzenlemenin bir benzeri olan bu HMK düzenlemesini (ek md. 1) Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Anayasa Mahkemesinin E.2023/182 K.2024/203 sayı ile 4.12.2024 tarihinde oy birliği ile verilmiş bu kararı İYUK’taki “istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır” hükmünün Anayasaya aykırılığını da net olarak ortaya koydu.
Nihayet Anayasa Mahkemesi, HMK düzenlemesi ile aynı yönde olan İYUK düzenlemesini de, HMK ile ilgili olarak verilmiş iptal kararında söylenilen gerekçelerden ve varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir sebep bulunmadığını da belirterek E. 2025/39 K. 2025/35 sayı ve 11.2.2025 tarihli Kararı ile İYUK düzenlemesini iptal etti.
Kararın iptal gerekçesi, söz konusu parasal sınırların her yıl yeniden değerleme oranına göre yenilenmesine karşılık dava konusunun enflasyon karşısındaki konumunun güncellenmemesi nedeniyle ve özellikle uzun süren yargılamalarda kanunla belirlenmiş kanun yollarından yararlanma olanağının dava sürecinde ortadan kalkabilmesi, bunun da yargılamanın başlangıcında belirli ve öngörülebilirlik koşullarının dava sürecinde kaybolması şeklinde açıklandı (6.3.2025 günlü Resmi Gazete). Kararda ayrıca konu tabii hâkim, eşitlik, yargıya erişim hakkı açılarından bir tartışmaya yer verilmedi.
Ancak yüksek mahkeme bu iptal kararının yayımından dokuz ay sonra (6.12.2025) yürürlüğe girmesini kamu yararı gerekçesi ile öngördü. Ancak bu gerekçeye ve yürürlüğe girişin ertelenme gerekçesine katılma olanağı bulamamaktayım. Oysa, usul kurallarının kamu düzeni ile ilgisi olması dolayısıyla hemen yürürlüğe girmesi genel kabul görmüş bir ilkedir.
Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe giriş tarihine kadar, davanın açılış tarihi itibariyle istinaf ve/veya temyiz yolu açık davalarda, sınırların dava sürecinde artmış olması dolayısıyla istinaf ve/veya temyiz kapalı hale geldiği durumlarda, davanın taraflarına istinaf veya temyiz hakkının idari yargı mercilerince tanınacağını düşünüyorum. Zira, Anayasaya aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca tespit olunmuş düzenlemelerin kararlara esas alınamayacağı, Danıştay’ın yerleşik içtihadındandır.
O halde burada dava taraflarının dava açılış tarihi itibariyle istinaf veya temyiz sınırlarını bilmesi ve bir kenara not etmesi gerekecektir. Ben de kolaylık olması dileği ile daha önce açılıp da halen süren davaları da dikkate alarak 2020 tarihinden bu yana her yıl için geçerli istinaf veya temyiz başvurusuna ilişkin parasal sınırları bir tablo olarak yayınlıyorum.
VERGİ YARGISI PARAMETRELERİ (TL)
Sınırlar | 2020 | 2021 | 2022 | 2023 | 2024 | 2025 |
İstinaf Başvurusunda Alt Sınır (İYUK 45) | 7.000 | 7.000 | 9.000 | 20.000 | 31.000 | 44.000 |
Temyiz Alt Sınırı (İYUK 46) | 176.000 | 192.000 | 261.000 | 581.000 | 920.000 | 1.324.000 |
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.