Vergi düzeni
Zafer Özcivan
Devletin tek gelir kaynağı olan vergi gelirlerinin adil bir şekilde dağıtılması gerekir. Bu bağlamda verginin adaletli bir şekilde verilmesi de bir vatandaşlık görevidir. Ödenen vergiler devlet tarafından vatandaşın ihtiyacı olan birimlere harcanacaktır. Bu vergiler yol, su, elektrik, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri vd. gibi hizmetler olarak vatandaşlara geri dönecektir.
Vergi adaleti ise vergi yükünün mükellefler arasında adil bir biçimde dağıtılmasıdır. Vergi adaletinde baz alınacak faktörler çeşitlilik gösterebilir. Toplumun inançlarının ekonomik ve sosyal yapısının dikkate alınması gerekir. Vergi gelirleri gelir dağılımına uygun olarak yapılanması gerekir. Buna göre geliri yüksek olandan daha çok vergi alınması, devlet hizmetlerinden faydalanma oranı da esas alınmalıdır.
Vergi çeşitleri oldukça fazla olduğundan bu konuyu daha sonra ele alacağız ama sadece iki grup olarak ele alabiliriz.
- Dolaylı vergiler veya vasıtalı vergiler
- Dolaysız vergiler veya vasıtasız vergiler
Dolaylı vergiler beyan esasına dayanır. Bir şekilde kazanç elde eden gerçek ve tüzel kişiler belirli dönemlerde kazançlarını devlete beyan ederek kazanç miktarı üzerinden vergi ödemekle yükümlüdürler. Ülkemizde dolaylı vergilerin beklenen düzeyde toplanamadıkları bir gerçektir. Ülkemizde sık sık yapılan vergi afları da vergi ödemelerini aksatmaktadır. Yani mükellef nasıl olsa af çıkabilir diye ödemesini öteleyebilmektedir. Devlet af çıkarırken toplanamayan vergilerin hızlıca tahsil edilmesini esas almaktadır. Cumhuriyet döneminden bu yana yaklaşık iki yılda bir vergi affı çıkması, vergisini zamanında ve hakkıyla ödeyen mükellefler tarafından olumsuz yorumlara neden olmaktadır. Kendilerinin cezalandırıldıkları veya zamanında ödemekle zarara uğradıkları düşüncesi hâkim olmaktadır. Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde para değeri hesapları yapılmaktadır.
Çok uzun yıllar serbest ticaret yaptığım dönemde vergilerimi tam ve zamanında yatırarak bu yükümlülüğümü yerine getirmeye çalıştım. Ancak sektördeki bazı kimseler tarafından yapılan yorumlardan bahsetmeden geçemeyeceğim. Örneğin bizim inançlarımıza göre faiz haramdır. Buna bağlı olarak bazı mükellefler “bankadan alınan faizin tekrar devlete vergi olarak ödenmesi “haram değildir. Şeklinde idi. Yorumu sizlere bırakıyorum.
Vergi denetimleri eskiden gezici maliye memurları tarafından bire bir kontrol yöntemiyle yapılmaktaydı. Bugün ise her işlem online olduğu için kontroller de online olarak gerçekleşmektedir.
Ücretlilerde hepimizin bildiği üzere maaşından vergisi kesilerek verilmekte olduğundan onların vergi adaleti söz konusu değildir. Ekonomi yönetimi gerekli gördüğü dönemlerde vergilerde değişiklik yapmaktadır ve bu doğru bir yaklaşımdır. Örneğin uzun yıllardan bu yana beklenen asgari ücretlilerden alınan vergi geçtiğimiz yılbaşında kaldırılmıştır. Bir de yıllık cirosu 240 bin TL ye kadar olan küçük esnaflar için defter tutma zorunluluğu kaldırılarak vergi muafiyeti sağlanmıştır. Bu gruba giren küçük esnaf sayısı yaklaşık 850.000 civarındadır. Bir de doğal afetler akabinde çıkarılan ve ülkemizde 1999 depreminden hemen sonra yürürlüğe giren deprem vergisi olağan dışı bir vergi türüdür. Uzun yıllar önce (Tansu Çiller döneminde) serbest kazanç elde edenler için peşin vergi sistemi devreye girmiştir. Her mükellef geçen yılda ödediği matrahın belli bir oranı ölçeğine göre vergi ödemesi esas alınmıştır.
Dolaysız vergiler ise tüketiciden direk alınan vergilerdir. Burada beyan veya gerçek veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın uygulanan vergilerdir.
Özel tüketim vergileri ise başlı başına irdelenmesi gereken bir dolaysız vergi türüdür. Çünkü zengin fakir veya kazanç sahibi olan veya olmayan ayırımı yapılmaksızın bu vergi tahsil edilmektedir. En bariz örnek araçlardan alınan ÖTV olarak değerlendirilebilir. Araçlarda araç değerinin yarısı kadar vergi alınan gruplar mevcuttur. Araç satın alan her vatandaş gelir seviyesine bakılmaksızın bu vergiyi ödemekle mükelleftir. Sigara, alkol ürünleri, akaryakıt, telekomünikasyon gibi ürünler de bu gruba dahildir.
Dolaysız vergiler yaptığımız her alışveriş için geçerlidir ve farkında olmadan vergi ödemiş oluruz.
Ülkemizde 21 Eylül 2021 de uygulamaya konulan düşük faiz politikası ile birlikte gelen ve halen devam eden yüksek enflasyon, alım gücünün düşmesi, hayat pahalılığının artması, döviz kurların yükselmesi dolayısıyla ekonomik olarak halkın geçim sıkıntısı çekmesine özellikle emekli kesimin maaş sorunlarının çözülememesi gibi sorunları beraberinde getirmiştir.
Kaynak: Doğruluk Payı
Ancak son seçimlerden sonra göreve gelen ekonomi yönetimi düşük faiz politikasından vazgeçerek politika faizlerini yükseltmeye başlamasına rağmen enflasyon ve döviz kurları yükselişini sürdürmektedir. Ülkemizde ekonomik sorunlar çözülmeye çalışılırken yaşadığımız 6 Şubat depremi, ekonomide olumsuzlukları arttırmıştır. Dünyanın en güçlü devletinde olsa bile bu kadar büyük bir felaketin yaralarının sarılması kolay bir süreç değildir ve hükümet kısa sürede yeni konutların inşaatına başlamış, depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamaya büyük bir özen göstermiştir. Yapılan harcamalar ve alınan önlemlerin gerçekleşebilmesi için doğal olarak ek bütçeye ihtiyaç duyulmuş ve bütçe açığını kapatmak için bazı vergi oranlarında artışa gidilmiştir. Zaten bütçe açığı vergi ve zam demektir.
KDV, gelire göre değil, yapılan harcamaya göre tahsil edilen bir vergi türüdür. Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere en çok toplanan vergi türü KDV dir ve vergi yükü tüketicidedir.