Ve baraj kapakları biraz daha açıldı...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ 7 Haziran unutulmaz bir gün oldu. Döviz geçen yılın ekiminden bu yılın haziranına kadar sekiz ayda 2 lira kadar artmıştı; yalnızca bir günde, 7 Haziran'da da yaklaşık aynı tutarda artış oldu.

✔ Halının altı çok dolmuştu ve artık süpürüleni alacak gibi değildi... Dün yapılan halının altını biraz olsun boşaltma operasyonudur. 

Demek ki neymiş; Türk parasına dere geçilinceye kadar “Aslan, kaplan” muamelesi yapılıyor, “Sen bir tanesin” deniliyormuş! 

Ama demek ki kafalardan geçen neymiş; dere geçilip iş bittikten, seçim geride kaldıktan sonra Türk parasına bu sefer “Haddini bil” denilecek ve baraj kapakları daha da açılacakmış.

Dolar ve eurodaki dünkü artış yüzde 7’nin üstüne çıktı. Dövizdeki bu artışa bağlı olarak altın da aynı oranda değer kazandı.

Bir kesim oturmuş dövizde bir günde ortaya çıkan bu artışın niye yaşandığını hatırlatıyor ve bu artış sonrasında ekonomide gelecekte bizleri nelerin beklediği üstünde kafa yoruyor.

Ama hala ve hala bir kesim de oturmuş dün yaşananları “Seçimde yenilenlerin Türkiye ekonomisini yıpratmak ve rövanşı döviz ile oynayarak almak çabası” olarak yorumlayabiliyor. Sormamak olmaz; ne yiyip içiyor da böyle düşünebiliyor, gelişmeleri böyle bir gözlükle okuyabiliyorsunuz, inanın çok merak ediyorum.

Yay bu kadar gerilince...

Dün olanların ne kadar önemli bir değişime işaret ettiğini görmek için biraz geri dönelim.

Geçen yılın ekim ayı başı... Dolar 18.50 dolayında.

Aradan sekiz ay geçiyor, geliyoruz bu yılın haziran ayı başına. Tüm seçimler bitmiş ve dolar 20.50 dolayında. Sekiz ayda yüzde 11’e denk gelen yalnızca 2 lira kadar bir artış var. 

Sekiz ayda 2 lira artan dolar, haziranın ilk beş-altı gününde ise 1 lira artış gösteriyor. 

Ve geliyoruz düne... Sekiz aydaki artışı 2 lira olan dolar, bir günde neredeyse yine 2 lira yükseliyor.

Tutar aynı, 2 lira... Bir yanda sekiz ay, bir yanda bir gün! 

Doları ekim ayı başından itibaren sekiz ay boyunca neredeyse sabit tutup seçime döviz artışı kaynaklı maliyet enflasyonunu frenleyerek gitme çabası bir anlamda başarılı oldu ama bunun ülkeye maliyeti ne oldu? 

Tabii ki bunun hesabını kimse vermeyecek! 

Gerçi hesap sormaya niyetlenen, niyetlenebilen var mı ki!

Gel yabancı gel!

Türkiye’nin taze dövize ihtiyacı var. Aylardır bir cepten diğer cebe aktararak; ihracatçının dövizine el koyarak, şirketlere döviz satışına sınırlama getirerek, vatandaşın bankadaki döviz tevdiat hesabını bir şekilde kur korumalı mevduata çevirmesini sağlayıp bu şekilde elde edilen dövizi satarak, yani rezerv kazanının dibini sıyırıp ne çıkarsa piyasaya sürerek kur tutulmaya çalışıldı. Amaç seçime kadar idare etmekti ve iyi kötü bu sağlandı. 

Ama bize taze döviz lazım, taze döviz!

Türkiye bir anda demokraside çağ atlasa da, ekonomi politikasını çok tutarlı bir hale getirse de, ekonomi yönetimini çok güvenilir isimlerden oluştursa da yabancı kazanacağı paraya bakar ve ona göre gelir. Ve yabancı tabii ki “alırken kazanmak” yani “gelirken kazanmak” ister. 

Bunun yolu da getirdiği dövizin daha çok Türk parası etmesinden geçer. 

Yani bu da değeri iyice düşürülmüş Türk parası demektir. 

Türk parası değer yitirsin ki, örneğin 6 Haziran’da 1 milyon dolar getirdiğinde 21.5 milyon lira elde edecek yabancının eline yine 1 milyon dolar karşılığında 7 Haziran’da yaklaşık 23.5 milyon lira geçsin. 

Baraj kapaklarının dün bir ölçüde açılmasının altında hem Merkez Bankası’nın artık satacak adeta tek bir dolarının bile kalmaması, hem de yabancıyı çekme yönünde adım atma gerekliliği yatıyordu. 

Şimdi senaryo üç aşağı beş yukarı belli... 

Kur biraz daha artar, görece yüksek kurdan TL’ye geçiş yapan yabancı hisse senedi piyasasına girer, bu arada Merkez Bankası yönetimi değişir ve faiz artırımı yapılarak borçlanma kağıtlarının fiyatının düşmesi sağlanır ve böylece bir başka yatırım alanı olarak devlet iç borçlanma senetleri piyasası cazip hale getirilir...

Radyo tiyatrosu dinlemiş olanlar iyi hatırlayacaktır:

“Ve olaylar gelişir…”

Öl vatandaş öl!

Döviz kurunda bir günde yüzde 7’yi aşan artışın ekonomiyi nasıl etkileyeceğini, vatandaşın nasibine ne düşeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok.

Döviz kurundaki artışa bağlı olarak ithal ürünlerin fiyatı artacak. En başta gelen ve dövizdeki harekete ilk tepki verecek kalem de akaryakıt fiyatları. Akaryakıt, yurt dışı piyasalardaki ürün fiyatlarında hızlı bir geri çekilme olmadığı takdirde bugün-yarın yüklü bir zamma konu olacak, bu kaçınılmaz. 

Akaryakıta gelecek zam zaten tek başına tüm mal ve hizmet fiyatlarını etkileyecek. 

İthalata dayalı üretim daha pahalı yapılacak. Tamam kur artışıyla ihracatçı biraz nefes alacak almaya da üretim maliyetindeki artış kur avantajını büyük ölçüde törpüleyecek. 

Döviz cinsinden borcu olanların, özellikle de kamunun yükü daha da büyüyecek. Kamunun hem dış borcu var, hem de dövize endeksli iç borcu. 

Vatandaş yüklü döviz mevduatına sahip. Dövizi olanlar dünden beri el ovuşturuyor. Olmayanlar ise kur artışı kaynaklı zamları düşünmeye çoktan başladı bile...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ALAATTİN AKTAŞ YAZDI 13 Kasım 2024