Vaka çirkin cereyan etmiş, onu aktarıyoruz
GEÇEN cumartesi günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş aradı:
- Önceki Başkanımız Orhan Erinç hastaneye kaldırıldı. Entübe edilmiş durumda. Doktorlar ailesine,“Her olasılığa hazır olun” demiş…
Sibel Güneş’le konuşurken Orhan Abi ile ilk tanıştığımız günlere, 1984 yılı başlarına döndüm. Ben Tercüman Gazetesi İstihbarat Servisi’nde muhabirdim. O dönemde Hürriyet Gazetesi Ekonomi Muhabiri olan Enis Berberoğlu, bir buluşmamızda şu soruyu sormuştu:
- Neden Hürriyet’te birlikte çalışmıyoruz?
Ben, “Çağırdınız da gelmedim mi?” yanıtını verince Enis, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Cahit Düzel’le konuşmuştu. Cahit Abi, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç’in onayını alır almaz beni çağırmıştı. 1984 yılı Mart ayında Hürriyet’te ekonomi muhabiri olarak çalışmaya başlamıştım.
Hürriyet’in Cağaloğlu’ndaki binasının ikinci katında 4 masanın zar zor sığdığı derme çatma oda Ekonomi Servisi’nin yeriydi. Odadaki 3 masa Ekonomi Servisi’ne aitti. 4’üncü masanın sahibini sordum, şu yanıtı aldım:
- Bu odayı Orhan Erinç’le paylaşıyoruz. Kendisi “Bir Günün Hikayesi” köşesinin sorumlusu-editörüdür.
Ankara ve İstanbul başta olmak üzere muhabirler haberde değerlendirilemeyen bazı anekdotları notlar halinde yazıp Orhan Abi’ye teslim ederdi. Orhan Abi, orta sayfanın sağ tarafındaki 3 sütunluk bölümde “Bir Günün Hikayesi” başlıklı köşede kendisine ulaşan notları değerlendirirdi.
Aradan 20 yıla yakın süre geçti, TGC Yönetim Kurulu’nda Orhan Erinç’in ekibinde yer alan Şakir Süter aradı:
- Orhan Abi, yeni dönem yönetim kurulu listesinde senin de yer almanı istiyor.
Şakir Abi çağırdı, Orhan Abi ile buluştuk. TGC’nin en temel yaklaşımını aktardı:
- TGC’nin kapısından girerken sadece gazetecilik şapkamızı giyeriz. Siyasi görüşlerimizi öne çıkarmayız. Bizim buradaki temel çabamız mesleğimizi korumak. Meslektaşlarımızın görevlerini yaparken karşılaştıkları engellere karşı mücadele etmek.
Böylece Orhan Erinç’in başkanlığındaki yönetim kuruluna, Turgay Olcayto, Şakir Süter, Umur Talu, Seçkin Türesay, Orhan Ayhan, Zafer Atay, Onur Belge, Melih Aşık ve Cengiz Erdil’le birlikte gurur duyarak girmiş oldum.
Sibel Güneş’le konuşurken Orhan Abi’nin kişiliği ile ilgili şu ortak kanıda buluştuk:
- Güler yüzlü, nazik, hukuka saygılı, kimseye saygısızlık etmez, kendisine de saygısızlık edilmesini istemezdi. Türkiye’nin gergin ikliminde, herkesin bağırıp çağırdığı ortamlarda her şeyin sakince konuşulabileceğini hissettirirdi.
Sibel Güneş, TGC’nin önceki Başkanlarından Nail Güreli’nin Orhan Abi’yle ilgili tanımını anımsattı:
- Nail Abi, Orhan Abi için “Kanunlar Dairesi Başkanı” derdi. Çünkü, Orhan Abi, TGC’nin açıklamalarının hukuka uygun olmasına çok dikkat ederdi.
Orhan Abi’nin vefat haberi TGC’ye ulaştığında EKONOMİ Gazetesi Kayseri Temsilcisi Oktay Ensari ve Reklam Grup Başkanı Funda Baykal’la kentte fabrika turundaydık.
Haber üzerine Sibel Güneş’i aradım. Gazeteci davalarını izledikleri günleri anımsadı:
- Orhan Abi’ye saygısızlık ettiğini bildiğim bir gazeteci hiçbir şey olmamış gibi yanına geldi. Orhan Abi,olumsuz tek cümle kurmadan o gazeteciyi dinledi.
Orhan Abi’nin bakışlarından sinirlendiğini anladığını belirtti:
- Duruşma sonrası, “Orhan Abi, ilk kez bakışlarınızdan birine çok kızdığınızı gördüm” dedim. Bana, “Güneş, demek ki tarafsızlığımı koruyamamışım. Duygularımı belli etmişim. Sen fark etmişsin. Bu iyi olmamış” dedi.
Sonra Orhan Abi’nin şu özelliği üzerinde durduk:
- Orhan Abi geçmişte yaşanmış can sıkıcı bir olaydan söz ederken, “Dedikodu yapmıyoruz, vaka çirkin cereyan etmiş onu aktarıyoruz” derdi…
Orhan Abi’ye Allah’tan rahmet diliyorum.
Mekanın cennet olsun Başkanım…
Efendi Abi…
TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) açıklamasında meslek büyüğüm, başkanım Orhan Erinç’in şu özelliğinin altı çizildi:
- Orhan Erinç, TGC’de 3 dönem, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda (TGS) da iki dönem başkanlık yaptı. Cevat Fehmi Başkut ve Nail Güreli’nin ardından iki kuruluşta da başkanlık yapan üçüncü gazeteci oldu.
Orhan Abi’nin TGC yönetiminin deneyimli üyeleri arasına girmem sonrası bana ismimle hitap etmemeye özen gösterdiği dikkatimi çekti. Karşılaştığımızda, telefonla konuştuğumuzda şu hitabı tercih ederdi:
- Efendi Abi…
Orhan Abi ayrıca, TGC’nin Anadolu’daki toplantılarında sık sık şu düzeltmeyi dile getirirdi:
- “Yerel gazete, ulusal gazete” tanımı yanlış. Yerel gazeteler de ülkemizde yayınlanıyor. Dolayısıyla onlar da ulusal gazetedir. “Ulusal gazete” olarak tanımladıklarınız için en doğru tanım “Yaygın gazete”dir.
Şeker ölçüm çubukları sorununu O çözmüştü
GEÇEN hafta bir üzücü haber de ANKA Ajansı’nda ilk günlerden itibaren çalışmış olanların oluşturduğu “ANKA Eski Dostlar” grubunda paylaşıldı:
- İsmet Solak vefat etti…
İlk dönemlerinde yolu ANKA Ajansı’ndan geçen İsmet Solak’la ilgili paylaşımlar grupta art arda sıralandı:
- İsmet Abi, Bülent Ecevit’e başbakanlığı döneminde Basın Danışmanlığı yaptı.
- İsmet Abi, Trakya Birlik’te üst düzey yönetici olarak görev aldı.
Hürriyet Gazetesi’nde aynı dönemlerde çalışma şansına sahip olduğum İsmet Abi ile ilgili “ANKA Eski Dostlar”daki paylaşımlardan biri hepimizi derinden etkiledi:
- Kızı Öyküm’ü kaybettikten sonra kendini dünyaya kapatmıştı.
İsmet Abi’nin vefatı sonrası yayınlanan haberlerde şu ayrıntı yer aldı:
- Diyabet hastası olan kızı Öyküm’ü genç yaşta kaybeden Solak, diyabet hastası çocuklara yönelik çalışmalara, yazılara ağırlık verdi.
Haberlere Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Şükrü Hatun’un şu sözleri yansıdı:
- İsmet Solak’ın büyük coşkusu, iyi kalbi ve ilişkileri diyabetli çocukların yanında oldu. Bülent Ecevitbaşbakan iken “şeker ölçüm çubukları” sorunu onun sayesinde çözüldü.
İsmet Abi’ye Allah’tan rahmet diliyorum.
Mekanı cennet olsun…