Uzmanlar Hatay’ın yeniden ihyası için düzenlenen çalıştayda bir araya geldi

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

6 Mart depreminin üzerinden 6 ay geçti. Milyonlarca vatandaşımız yaşama tutunmak için hala büyük mücadele veriyor. Tarihi mirasımız için paha biçilmez değerde olan yaşam alanları tahrip oldu. Kentlerimizin canlanmaya, bölge halkının geleceğe umutla bakabilmesine ihtiyaç var. Bunun içinse acil, kalıcı ve uzun vadeli çözümler gerekiyor.

Depremde en büyük hasarı gören kentlerimizden Hatay için sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler projeler geliştiriyorlar ve yaraları sarmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda, “Hatay’ın Yeniden İhyası”  projesi değerli bir vizyon ortaya koyuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın inisiyatifiyle, ulusal ve uluslararası alanda tarihçilerden, arkeologlardan, yer bilimcilerden, şehir plancılarından ve mimarlardan oluşan bir grup Türkiye Tasarım Vakfı liderliğinde geniş çaplı bir plan üzerinde çalışıyor. Tasarım ve planlama sürecini üstlenen Türkiye Tasarım Vakfı danışma ekibini de koordine ediyor.  Bilim Kurulu’nun çalışmalarında gönüllü olarak yer alan ekip,  bugüne kadar, Hatay’da tarihi ve arkeolojik araştırmalar, bölgenin doğal ve sosyolojik yapısı, kent hafızası ve mimari dokusu üzerine incelemeler yaparak ilk aşamayı tamamlamış durumda yoluna devam ediyor.

Dünya genelindeki iyi ve kötü örneklerden ders çıkarabiliriz

Vakfın, 1 Eylül 2023 tarihinde  Atatürk Kültür Merkezi’nin fuaye alanında düzenlediği çalıştaya, 15 farklı disiplinden yerli ve yabancı fikir önderleri katıldı.  ‘Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ ve ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’ ile Foster+ Partners, KEYM (Kentsel Yenileme Merkezi) ve DB Architects işbirliğinde yürütülen çalışmalar masaya yatırıldı. Çalıştay, bölgede yaşayanların ihtiyaç ve beklentilerini de dikkate alan kolektif bir disiplinle, katılımcı ve şeffaf bir şekilde yürütüldü.

Yapısal mühendislik ve felaket risk azaltma alanlarında uluslararası düzeyde çalışmalar yapan Dr. Kit Miyamato  çalıştaya canlı bağlantıyla katıldı.

Ünlü Yapı Mühendisi Dr. Kit Miyamato  Hatay’daki yıkım hakkında şu yorumu yaptı:

“Yıkım o kadar büyük ki, bunu anlamak gerçekten zor. Tüm mahalleler savaş alanına dönmüş gibi, binalar enkaz yığınına dönmüş durumda. Hatay'ın bu tür bir yıkıcı felaket sonrası toplumsal sermayesini yeniden inşa etmek için doğru strateji ve çabalarla kurtarılabileceğine inanıyorum. Bu tür bir felaket sonrası toplumsal sermayeyi yeniden inşa etmek için hız çok önemlidir.”

Hatay’ın zengin tarihi ve canlı kültürüne dikkat çeken ünlü uzman, kentin özgün yapısının uluslararası yatırımcılar için büyük bir çekicilik unsuru olabileceğini ve Hatay’a yönelik küresel ilginin kaçırılmaması gereken bir fırsat sunduğuna inandığını söyledi.  Dünya genelindeki iyi ve kötü örneklerden ders çıkarılabileceğini hatırlanan Miyamato  şu yorumu yaptı:

“Bazı ülkeler benzer felaketlerin ardından başarılı bir şekilde toparlanmayı başarırken, diğerleri zorlanmıştır. Unutmamamız gereken önemli bir nokta, tüm inşaatın kamusal kaynaklarla finanse edilmediğidir; büyük bir bölümü özel yatırıma dayanıyor. Hatay’ın benzersiz güçlerini ve kültürünü kullanarak özel sektör yatırımlarını çekmek için çaba göstermeliyiz.

Örneğin, Japonya 1995 yılında Kobe'de yaşanan yıkıcı depremde 6.000'den fazla insan hayatını kaybetti ve büyük zararlar meydana geldi. Ancak Japonya, bölgeyi yatırıma uygun hale getirmek için düzenlemeleri basitleştirerek ve özel yatırımı teşvik ederek adımlar attı. Bu, Kobe'nin sadece birkaç yıl içinde daha güçlü bir şekilde toparlanmasına yol açtı.

Kurtarma sürecinde bürokratik gecikmeleri ve enerji kesintilerini önlemek önemlidir. Şeffaflık ve işbirliği kritiktir. Yerel işletmeler topluluklarına yeniden yatırım yapmalı ve orta ölçekli işletmeler toparlanmayı şekillendirmede önemli bir rol oynayabilir. Şehrin benzersiz kültürünü benimsemek önemlidir; Hatay, kendi özgün kimliğini korumalıdır…

7 aylık bir çalışma

Çalştayda konuşan DB Mimarlık Kurucu Ortak Bünyamin Derman Hatay’da kendi kendine yetebilen, dirençli yapılar kurmayı planladıklarının altını çizdi. 18 Şubat’ta çalışmaya başladıklarını anlatan Derman’ın verdiği bilgiye göre çalışmalar  7 ay sürecek.

Planlama dönemindeki en önemli unsurun ‘toprak kaybetmeden dönüşüm’ olduğunun önemini anlatan Derman, “Hatay’da iki tane önemli antik kent bulunuyor; Seleukeia Pieria ve Antiokheia. Hatay tam olarak katman katman bir şehir. Biz planlamalarımızı yaparken arkeoloji hocalarımızın da katkıları ile ilerliyoruz. Şehri 1940’ların eski Hatay’ına kavuşturmak istiyoruz.  Asi Nehri’nin yeniden kimliklendirilmesinden, yeşil alan planlarına; Uzun Çarşı’nın, kiliselerin, camilerin, hamamların ve havraların, dolayısıyla şehrin taşıyıcı ayaklarının yeniden yapılanmasına kadar çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz” dedi.

Derman sözlerine şöyle devam etti: “Hatay, Efes’ten sonraki en büyük antik kentleri barındıran bir Roma şehri. Tarihteki büyük depremlerde 7 defa yıkılmış. Hatta bazı uzmanlar 33 kez yıkıldığını söylüyor. Bu son depremde ise kentin yüzde 80’i yıkılmış durumda. Bu yüzden depremden diğer etkilenen şehirlerden daha özel bir durumu var. Ayrıca hem arkeolojik hem de dini mozaik özelliği, Hatay’ın daha özel bir şehir planlamasına ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Bu ihtiyaçlar ışığında geleceğin dünyasını göz önünde bulunduracak şekilde altyapı çalışmaları ve akıllı şehir uygulamaları öneriyoruz.

Buna göre; merkez bölgeleri, idari binaları şehrin çeperlerine atmamız, şehrin alt tarafında akan bir ulaşım, üst tarafında da raylı sistemleri oturtmamız gerekiyor. Ayrıca camileri, kiliseleri ve havraları öne çıkararak şehrin siluetini oluşturmasını, böylece kimliğini korumasını planlıyoruz. Hatay, sur içi bir şehir olduğu için yaya odaklı ve tarım avlularının yaygın olduğu bir şehir planlamasına ihtiyaç var. Öte yandan, küresel ısınmayla birlikte sel sıkıntıları ortaya çıktığı için nehir yataklarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Hatta bundan sonraki tartışılacak konu su, orman, zeytincilik ve hayvancılık olmalı.”

İşbirliği kurgusu

Hatay’ın tarihi merkezinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde yürütülecek koruma amaçlı planlama çalışmalara gönüllü olarak katkı veren Türkiye Tasarım Vakf’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, çalıştay raporunun, “ülkemizin tarihi kent merkezlerinin geleceğine ışık tutacak bir değer ortaya koyacağına inandığını” belirtti

Günümüzde iklim krizi, küresel ısınma, göç gibi küresel sorunların tüm dünyanın gündeminde yer aldığını belirten Kalyoncu, bunun çözüm yolunun iş birliklerinden geçtiğine dikkat çekti. Kalyoncu, “Bizim hayalimiz iş birliği kurgusunun Türkiye’den çıkıp tüm dünyaya bir model olabilmesi. Hatay’daki çalışmalarımızı başarıyla tamamlayabilirsek bu iş birliği ruhunu daha fazla gecikmeden İstanbul’un problemlerinin çözümüne de dahil ederek etkili ve faydalı sonuçlara ulaşabiliriz” yorumunu yaptı.

Umudun Şehri Hatay

“Önce biz umudun şehri Hatay’ı yeniden ihya edeceğiz, sonra da o bizi ve umutlarımızı ihya edecek.” diyen Keym Kentsel Yenileme Merkezi Kurucu Ortağı Cem Yılmaz, hedeflerini şu cümlelerle  ifade etti.  “Kurduğumuz iş birliğiyle Hatay’ı hep beraber el ele vererek umudun mekânı, şehri yapmak için yola çıktık. Bu süreçte şunu söyleyebilirim ki kuracağımız ulusal ve uluslararası iş birlikleri hem ülkemize ve dünyaya birlikte çalışmayı ve yaşamayı öğretecek; hem de zamanımızın en önemli kentsel problemlerinden olan kopuk kentsel kamusal mekânlar sorununu ortadan kaldıracak...

Soldan sağa - Foster+Partners-Maria Letizia Garzoli; Bjarke Ingels Group-Nathaniel Moore; Foster+Partners Loukia_Iliopoulou; Mehmet Kalyoncu; KEYM Kentsel_Yenileme_Merkezi- Cem Yımaz; DB Mimarlık Bünyamin Derman

Proje paydaşlarından Foster + Partners Ortağı ve Stüdyo Lideri Nigel Dancey, “6 Şubat'ta yaşanan felaketten sonra, bölge halkı ile birlikte çalışmak ve Türkiye'deki mimarlık, planlama, kentsel tasarım ve mühendislik uzmanlarıyla iş birliği yaparak tarihsel Antakya kenti için yapılacak planlamalara yardımcı olmak için sabırsızlanıyoruz” dedi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar