Uzakdoğu turları

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Doç. Dr. Onur YARAR

Bildiğiniz gibi son bir yıldır Uzakdoğu (Asean) üzerine yazılar yazmaktayım. Deprem sonrası yazılara ara verdim, bu sırada da derslerim nedeniyle Türkiye’ye bir süreliğine dönmüş oldum. Bu hafta sizlerden bana en çok gelen sorulardan biri olan Uzakdoğu’ya seyahatten bahsetmek istiyorum. Seyahat bir kültür, bir alışkanlık aynı zaman da bir öğrenme metodudur. Şu ana kadar 115’den fazla ülkeyi gezdim, çok şeyler yaşadım ve gözlemledim. Halen de öğretim üyeliğinin yanı sıra İstanbul Okan Üniversitesi Turizm Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin Müdürlüğünü yapmaktayım ve İstanbul Rehberler Odası’na kayıtlı kokartlı bir rehberim.  

İstanbul’un yanı sıra Bangkok’ta da yaşayan biri olarak Uzakdoğu’da nerelere nasıl gidilir, bu yazı da anlatmak istiyorum. Türklerin en çok tercih ettiği turlar Tayland turlarıdır. Her ne kadar Tayland turizmi Türkiye’de doğru tanıtılmasa da Doğa güzelliklerinin yanı sıra Kültürel öğeleri önemlidir. Bangkok, Phuket, Pattaya en çok, Krabi, Samui, Chiang Mai daha az tercih edilmektedir. Çevre ülkelerinde ise şehir gezileri olarak Singapur, Kuala Lumpur, Hong Kong, deniz olarak da Bali, Boraçay, Cebu ilk akla gelenlerdir. Yine hem kültür hem doğa hem de tarihi olarak Vietnam ve Kamboçya gezileri gitgide artan bir ilgiyle karşılaşmaktadır. Ancak her iki ülkeden de kapıdan da olsa vize almak gerekmektedir. Bir diğer rota ise Kore ve Japonya’dır. Diğerlerine göre daha pahalı olan bu iki ülke teorik olarak vizesiz de olsa Kore’nin pandemi sonrası uygulamaya soktuğu K-Eta ismi ile adı konulmamış vize şeklinde ön-onay alınması gerekmektedir. Uzakdoğu sayılmasa da Hindistan ve Nepal’in de adını bu yazı da geçirmek isterim, sevenler için çok keyiflidir.

Türklerin en çok korktukları nokta, yemek yiyemeyiz aç kalırız şeklindedir. Uzakdoğu’ya bunca yıldır gider gelirim, açlıktan fenalaşan bir kişiyi görmedim. Yemek de yöresel bir kültürdür, fazla karıştırmadan rehberinizin önereceği gıdaları almak da turun bir parçasıdır. Uzakdoğu turlarında seyahat aşısına ihtiyaç yoktur. Ülkeler son derece güvenlidir. Bir diğer akla gelen de turla mı bireysel mi gidelim? Uzakdoğu ve Hindistan, Avrupa gibi değildir, eğer tecrübeniz yoksa turu tercih etmeniz hem hız hem daha fazla yer görmenizi sağlayacaktır. 

Turla seyahat de bir kültür gerektirir. Ortak hareket edildiğinde geç kalmamak bunun ilk koşuludur. Diğeri de bu bir tatil, seyahat, tabi ki ufak ufak aksaklıklar olabilecektir, bunu dert etmek yerine geri kalan güzelliklere yoğunlaşmak gerekir. Tur da birbirini tanımayan 20-30-40 kişi bir aradadır, bazıları her şeyden mutlu olurken, bazıları da bir kusur bulmaya çalışır, hem kendine hem varsa yanındaki eşine turu zehir eder. Bazıları da (ki bu batılılarda da çoktur) ufak tefek kusurları büyütüp, acentalarından para iadesi almaya çalışmaktadır.

Peki, hangi tur? Bazen gazetelerde inanılmaz fiyatlara turlar görebiliriz. Hatta tur diyelim 1000 ABD Doları maliyetlidir, ilan da bu 799 ABD Doları olarak duyurulur. Yani siz adım attığınızda eksi bütçe ile başlarsınız, size zorla ekstra turlar satarlar, halı, kilim, çömlekçi mücevheratçı ne varsa dolaştırırlar. Yani ucuz diye bir şey yoktur. Bazı turlar ise daha orta rakamlara satılır, yine extra turları vardır, bazıları da hiç extra turu yoktur ama fiyatı yüksektir. Sonuçta bir hizmet varsa bunun parası ödenecektir, ucuz etin yahnisinden uzak durmakta fayda vardır.  Ne yazık ki Uzakdoğu turlarında en yüksek maliyet kalemi ulaşım, yani uçaktır.

Doğru bilgilendirmek önemli: İnternetten veya bir acenteden turu satın alırken lütfen dikkatli inceleyiniz. Neleri içeriyor neleri içermiyor bakınız. Bir de akıl süzgecinden geçiriniz, örneğin bir İstanbul turunda aynı günde Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Müzesi, Yerebatan Sarayı, Dolmabahçe Müzesi üstüne de Boğaz Turu gördüğünüzde bunun tam anlamıyla yapılmasının imkânsız olduğunu lütfen fark edin. Uzayan kuyruklar ve mevcut trafikle bir daha düşünün. Aynı zamanda bayram gibi yoğun günlerde havaalanları olsun, şehirler olsun daha zorlu bir seyahat beklendiğini bilin. En son yaptığım Singapur turunda (ki ülke Budizm ve Hinduzim ağırlıklıdır) Ramazan Bayramında taksi bulmak zor oldu, çünkü taksicilerin büyük çoğunluğu Müslümandı. 

Bir de acente konusuna geleceğim, tabi ki TURSAB üyesi resmi acentelerden turları almak gerekiyor. Yurtiçinde kanunen şart (bana göre yurtdışında da olmalı) Kültür ve Turizm Bakanlığı sistemine kayıtlı, TUREB üyesi kokartlı rehberinizin size eşlik etmesi gerekli. Bu konu da Milli Eğitim Bakanlığını övmem gerekiyor, kokartlı rehberi bulunmayan öğrenci grubuna seyahat izni vermiyor, darısı üniversitelerin başına. Denetimleri TURSAB ve TUREB birlikte gerçekleştiriyor ama ikisinin tüm ülkeye yetişmesi çok zor, o yüzden yurtdışında olduğu gibi Turizm polisine de yetki tanımlamak gerektiğini düşünüyorum.

Eskiden çok sayıda acente farklı yurtdışı turlar düzenlerdi, bu sayı ülkenin ekonomik durumu ve pandemi sonrası gitgide azaldı ve ortak turlar oluşmaya başladı. Bir tur operatörü (örneğin BinRota) turu ve programı oluşturuyor, bunu ismi bilinen GoldenBay, Setur, Jolly, ProntoTur gibi iyi seyahat acentaları kendi müşterilerine sunuyor. Burada acentaların il ve ilçelerdeki bayilerinin de bu turların ortak tur olduğunu başından misafire söylemesi gerekiyor ki, tura katıldıklarında ilk sordukları başka turlarla mı birleştik oluyor.  Yine en son yaptığım Tayland turunda çıkan soru: Niye tekne de bu kadar Hintli var. Tabi ki olacak, sağ tarafınız Hint okyanusu ve şu an nüfusta Çin’i geçtiler. 

Bu yazıyı rakamlardan uzak, daha soft yazmak istedim ama iki rakam da vermeden edemeyeceğim. Pandemi dönemi Tayland ana kalemlerinden biri olan Turizm’de 2,5 yıl gelir kaydedemedi, tüm kapılar kapalıydı. Ancak pandemi bittiğinde Merkez Bankası kasasında rezerv olarak hala artı 220 milyar dolar vardı. Bizde ise Turizm, Ruslarla bir miktar devam etti ve kasamız şu an eksi 60 milyar dolar da.

Sevgi ve saygılarımla…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024