Uyuyan dev neden uyanmıyor?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Hüseyin Yazıcıoğlu

Dış Ticaret Uzmanı

KOBİ’lerden, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden söz ediyorum. Ülkemiz ekonomisinin nerede ise 4 milyona yakın işletme ile %99’unu oluşturan KOBİ’ler maalesef Ar-Ge, teknoloji, üretim, imalat, istihdam, katma değer, yerli üretim, marka, ihracat vb. önemli konularda ülke ekonomisine katkıları %50’ler seviyesinde kalmaktadır. Bu büyük bir problemdir. Gelişmiş ülkelerde KOBİ’lerin ekonomiye katkıları %80’ler seviyesindedir. Ekonominin dinamosunu oluşturan KOBİ’ler şahıs ve aile işletmelerinden oluşması, geleneksel ve kültürel izler taşıması, yeni iş alanları açması, esnek üretim yapıları, bölgeler arası dağılımları ve dengeli büyüme sağlamaları, işsizliğin azaltılması, esnek yapıları, piyasa hızla uyum sağlayan yapı ve katkıları, aynı zamanda sermayeyi, üretimi, yatırımı ve sosyal refahın tabana dengeli yaymasından dolayı ülkelerde büyük işlevler görmektedir. Ülkemizde bugüne kadar ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından KOBİ’lere ne kadar hibe, destek, teşvik sağlansa da bir türlü fayda/verim yukarı, istenilen seviyeye çekilememekte, maalesef tek taraflı devletin yaklaşımı, gayreti işletmeler nezdinde karşılık bulmamaktadır. Bütün bu çalışmalara rağmen KOBİ’lerin ülke ekonomisi bütününe katkı ve kalkınma sağlamada maalesef yeterli olmadığı, bu dev ekonomik gücün/potansiyelin mevcut yardım ve destek çalışmalarla bir türlü uyanıp harekete geçemediği görülmektedir.

KOBİ’lerin temel sorunu

KOBİ’lerin temel sorunu, bir araya gelip problemlerini tespit etmek, bilimsel olarak ortaya koyamamak ve bu konuda çalışma yaparak ilgili devlet, bakanlık, oda, üniversite, finans, sivil toplum kuruluşları vb. kurumlara sorunlarını iletememek, konuşamamaktır. Hep karşıdan çözüm beklemekte, önerilen, sunulan, uygulanan programlar farklı özellik ve yapıdaki KOBİ’lere çözüm olamamaktadır. Tabi ki temel sorunları olan; Yönetim, kurumsallık, insan kaynağı, verimlilik, küresel ekonomilerle entegrasyon, dış ticaret, üretim, kapasite, satış, finansman, teknoloji vb. konularda ferdi/işletme bazında gayret ve çalışmalar yapılmakta, destek danışmanlık, mentorluk, rehberlik alınmakta, ama ne yazık ki alınan desteklerin eksik, yetersiz, yanlış teşhis ve yönlendirmeleri ile çözüm diye sunulan önerilerin yarayı daha da kangren hale getirdiği gözlenmektedir.   

Dünyanın en büyük iki ticaret odasından biri olan İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) üye sayısı 700 bini bulmaktadır. KOBİ’lerin kendilerini geliştirmek, sorunlarına çözüm bulmak için sesini duyurabileceği en önemli organ olan ticaret odası seçimlerine katılım oranının %8’ler de kalması bir yönü ile KOBİ’lerin kendilerine, sorunlarına ne kadar önem ve değer vermediğinin, duyarsız kaldıklarının da göstergesi değil midir?

Durum onu gösteriyor ki KOBİ’lerin yıllardır süre gelen kemikleşmiş, aşılamayan sorunları yanında temel sorunun önemli bir boyutu da kendilerinden kaynaklanmakta, çözümü de yine kendi verecekleri radikal kararlarla olacaktır şüphesiz. Bu noktada KOBİ’lerin istenilen ekonomik refah seviyelerine gelmeleri, sorunlarına çözüm bulmaları, ekonomiye katkıları noktasında gerçek işlevlerini yerine getirmeleri için ilgili kurumların çözüm gayretleri yanında kendilerini sorgulamaları, bir zihniyet devrimi gerçekleştirerek sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. İşte o zaman uyuyan dev KOBİ’ler uyandığında ülkede ekonomik devrim gerçekleşecek, küresel ekonomilerde hem kendileri yer alacak, gelişip, büyüyecekler hem de ülkeleri söz sahibi olacaktır.

KOBİ’ler için yapılması gerekenler 

1) KOBİ’ler; kurumsallığı önemsemeyen, maliyet hesabı yapamayan, insan kaynağı yaşayan, kalifiye eleman sorunu olan, eski teknolojiler kullanan, geleneksel ticaret yapan ve üretim yapıp-satan, yeniliklere karşı duyarsız, sadece iç pazarlarla ilgilenen, rekabetten kaçan, içine kapalı, kabuğunu kıramayan, büyümekten korkan firmalar olmaktan çıkmalı, bir an önce altyapılarını kurarak hazır olmalı, sisteme uyum sağlamalıdırlar. Bu bir tercih değil, mecburiyettir. Küresel sistem ve rakipleri onları buna mecbur etmektedir. Bu karar onlar için var olma veya yok olma mücadelesine dönüşmüştür.

2) KOBİ’ler bizim gibi gelişmekte olan ülkeler seviyesinden gelişmiş ülkeler eşiğine gelen ülkeler için büyük önem arz etmektedirler. KOBİ’lerin ekonomideki yeri ülkemiz açısından çok önemli bir güçtür. Bu nedenle ilgili tüm kesimlerin gayreti ve ortak çalışması ile istikrarlı ve sürdürülebilir bir kalkınma ve gelişme sağlanmalı, KOBİ’lerin verimlilikleri arttırılmalı, bu güç devreye sokulmalıdır.

3) KOBİ’lerde sürdürülebilir kurumsal/yönetimsel işletme alt yapıları oluşturulmalıdır. Kişisel/fevri günlük/anlık alınan kararlar yerine, ülke ve küresel dünya ekonomisindeki gelişmeleri yakından takip ve tahlil eden, üretimden satışa, insan kaynağından istihdama, Ar-ge den teknolojiye, finans ve maliyet hesabından dış ticarete vb. sürece bir bütün olarak bakan ve uygulayan bir kurumsal zihniyet KOBİ’lere yerleşmelidir.

4) KOBİ’ler için yaşamsal öneme sahip finansal yönetim becerisi kazandırılmalı ve bu doğrultuda finansal araçlardan istenen düzeyde ve etkin yararlanması sağlanmalıdır.

5) Küresel dünyada rekabet edebilmenin yolu kaliteli ve katma değeri yüksek ürün üretmektir. KOBİ’lere mutlaka Ar-ge ve teknolojik ürün geliştirme, üretme yeteneklerini geliştirmeleri için alt yapı çalışmaları sağlanmalıdır.

6) Markalaşmanın küresel dünyada işletmelere sağladığı değer ve kazanç artık bir gerçektir. KOBİ’lerin bir an önce markalaşmaya gitmeleri, marka yaratmalarıdırlar. Bu onlar hayati bir zorunluluktur.

7) KOBİ’lere ürettikleri ürünlerin yerlileştirilmesine ve üretimde daha yüksek oranda yerli girdi kullanımını sağlayacak gerekli destekler verilmelidir. Ürün, aramalı ve hammadde de ithalata bağımlı dış ticaret açığı ve kırılganlığı ancak yerli üretimle aşılabilir.

8) Ekonomik bağımsızlığın yolu istikrarlı, sürdürülebilir bir ihracattan geçmektedir. Bu noktada KOBİ’lere pazar araştırma, potansiyel ihracat pazarları bulma, ithalatçılarla/alıcılarla buluşturma, ihracat öncesi üretim finansmanı, tahsilat risklerinin karşılanması, sigorta, lojistik, navlun, istikrarlı döviz stratejileri, ihracatçılara vergi istisnaları ve teşvikleri vb. desteklerin sağlanması kaçınılmazdır.

9) KOBİ’ler özellikle küresel dünyada ekonomilerin yöneldikleri stratejik ürün/üretim alanlarına yönlendirilmelidir. Gelecekte dünyada ülkelerin konumunu belirleyici en önemli etken ve güç, geleceğin sektörleri olarak ifade edilen ve önemi hızla artan; teknoloji, iletişim, bilişim, yapay zekâ, dijital/e-ticaret/ihracat, finans, enerji, otomotiv, güvenlik, sağlık, ilaç, kimya, lojistik, gıda ve tarımdır. 

10) KOBİ’lere sağlanan bilimsel, inovasyon, teknolojik, Ar-ge destekleri piyasada uygulanabilir ve pratik olmalıdır. Bu noktada üniversite-özel sektör-kamu sektörü iş birliği önem arz etmekte ve hızla geliştirilmelidir. Bu süreç KOBİ’lerin verimliliğini arttıracaktır.

11) Bakanlıklar, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), yetkili kurum ve kuruluşların KOBİ’lere yapmış oldukları teşvik, destek ve hibelerin tabana yayılmadığı, hak edene ulaşmadığı, şartları yerine getiren işletmelere verilmediği yönündeki önyargılar kırılmalıdır. Bu yönde ikna edici adımlar atılarak hak eden ve şartları yerine getiren işletmeler teşvik ve desteklerden adilce yararlandırılmalıdır.

12) Bakanlıklar, ilgili devlet organları, KOSGEB, odalar, birlikler, üniversiteler, sektörel sivil toplum kuruluşları (STK) vb. ülke ekonomisi için çok önemli ve değerli olan KOBİ’lerin alt yapısını oluşturacak, onları geliştirip harekete geçirecek her türlü rehberlik, mentorluk, danışmanlık konularında destek sağlamalıdırlar. Mevcut çalışmaların yeterli olmadığı görüldüğünden tekrardan gözden geçirilip rehabilite edilmeli, hedefe ve sonuca yönelik acilen çalışmalar başlatılmalıdır.

13) Kamuoyunda bugüne kadar oluşmuş olumsuz KOBİ imajı gözden geçirilerek güçlendirilmeli, gelişime, değişime, teknolojiye açık, ekonomiye yüksek katkı sağlayan, dünyaya açılan yeni bir KOBİ yüzü oluşturulmalıdır. Bunun içinde öncelikle bilinçlendirmeye işletme sahiplerinden başlanmalıdır.

14) KOBİ’lere proje bazlı, sistemli çalışma yapmaları anlatılmalı, öğretilmeli, özendirilmeli ve uygulatılmalıdır. Maalesef bakanlıklar, KOSGEB, banka veya diğer ilgili kurumların vermiş olduğu destek, teşvik ve hibelere başvuru müracaatlarında sunulması istenen çok basit maliyet, yatırım, istihdam, üretim, makine parkı vb. ihtiyaç projeleri hazırlanamamakta veya yanlış, eksik hazırlanarak sunulmaktadır.

15) Özellikle küresel ekonomilerde rakipleri ile yüz yüze gelen/gelecek KOBİ’lerin en büyük eksikliklerinden birisi, rekabet için kalite-fiyat-teslim süresi konusunda gerekli fizibilite/ön hazırlık ve alt yapı çalışmalarını yapamadıkları gözlenmektedir. Bu nedenledir ki ülkemizde üç ihracat arka arkaya, istikrar bir şekilde yapan KOBİ’lerimiz çok azdır. Örneğin 2021 yılında mevcut yüz bin ihracatçımıza otuz iki bine yakın yeni/ilk defa ihracat yapan firmalar katılmıştır. Maalesef bu otuz iki binin çok azı yukarıdaki nedenlerden dolayı ikinci ve üçüncü ihracatını gerçekleştirebilmektedirler.

16) KOBİ’lerin karşısına çıkan önemli bir problemde öz sermaye yetersizliğidir. Her ne kadar işi ve piyasayı bilse de gerekli atılım için sermaye yetersizliğinden yatırıma gidememektedirler. Mevcut bankacılık ve finans sistemindeki faiz maliyetleri ve riskleri gözlerini korkutmakta dolayısı ile bir türlü kendilerini geliştirip-büyüyememe kısır döngüsü içinde kalmaktadırlar. Bu döngü nasıl aşılabilir, yönetimlerin/hükümetlerin çözmesi ve aşması gereken önemli sorunlardan biridir.

17) KOBİ’lerin en büyük eksiklerinden biriside ilgili kurum ve kuruluşlarca kendilerine sağlanan teşvik, destek, hibe, danışmanlık ve rehberlik desteklerinden haberdar olmamaları, takip etmemeleridir. Bu konuda KOBİ’lerin bilinçlendirilmesi, duyurulara ulaşması, en küçük işletmelerin dahi programlardan haberdar olacağı bir veri ağı çalışması yapılmalıdır. Her ne kadar bu destekler kesin çözüme yönelik olmasalar da onları harekete geçirecek, ivme kazandıracak ve nefes aldıracak çalışmalar olduğu göz ardı edilmemelidir.

18) KOBİ’lerin çalışma koşulları ve altyapıları yetersiz, imkân ve kaynakları sınırlıdır. Birçok KOBİ işvereni ve çalışanı yeterli bilincine sahip değildir. Ticari kaygılar ve finansman yetersizliği sosyal güvence ve iş sağlığı güvenliğinin önüne geçmektedir. Ekonomik yönü kadar toplumsal, sosyal ve insani boyutu da önemli olan bu konuda KOBİ’lerin ekonomik durumunu göz önüne alınarak ciddi iyileştirme ve kolaylıklar sağlanmalıdır.   

Bunlar gibi daha birçok problem maalesef şu acı tabloyu/gerçeği ortaya koymaktadır; Ülkemizdeki KOBİ’ler ortalama üçüncü nesle geçmeden kapanmaktadır. Yani ortalama ömürleri çok kısa sürmektedir. Bu hem işletme sahipleri, hem ülke ekonomisi ve hem de telafisi mümkün olmayan sosyolojik boyutu ile topluma yansımaktadır. Esas göz önüne alınması ve değerlendirilmesi gereken zarar boyutu burasıdır.

Biran önce KOBİ’lere taşıdıkları ülke ekonomisi ve toplumsal/sosyolojik sorumluluk yükleri doğrultusunda gerekli önem ve değer verilmeli, çözüm için hayati adımlar atılmalıdır.

Yoksa ülke ekonomisinin en değerli parçası KOBİ’ler göz göre-göre küresel sistem çarkları içinde yok olup gideceklerdir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024