Üretmemeyi vatana ihanet sayan genç çiftçinin sorusu

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Tarımsal üretimde ve dış ticarette çok önemli bir paya sahip olan Mersin’de sivil toplum örgütleri tarımdaki sorunların çözümü konusunda ciddi çaba gösteriyor. Birçok ilde görmediğimiz dayanışmayı, işbirliğini Mersin’de görmek mümkün. Buradaki üretici, sanayici, tüccar, ihracatçı, meslek odaları, belediyeler, yerel yöneticiler bir araya gelerek sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor.

Koronavirüs pandemisi öncesinde, 27 Eylül 2019’da “Üretmezsek Tükeniriz: Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği” toplantısı bu konuda atılan en önemli adımlardan birisiydi. O toplantıda genel olarak tarım politikası tartışıldı ve geleceğe ilişkin öneriler dile getirildi. Her yıl “Üretmezsek Tükeniriz” başlığı altında bu konferansların düzenli olarak yapılması kararlaştırıldı. Koronavirüs salgını çıkınca ikinci toplantı bu hafta sonu 19 Mart 2022’de ancak yapılabildi.

Bu kez tarımın en önemli sorunu olan girdi konusu ön plandaydı. Çiftçi yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretim yapamadığını belirtirken, sanayici, ihracatçı artan hammadde fiyatlarından, enerji, lojistik ve benzeri maliyetlerin çok hızlı artmasından şikayetçi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Akdeniz Ziraat Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Tarımda Girdi Sorunları ve Çıkış Yolu” toplantısında ana tema yine aynıydı: “Üretmezsek Tükeniriz”

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan açılış konuşmasında doğru tespitlerde bulunarak önemli mesajlar verdi.

Üretmediğimizi mecburen ithal edeceğiz

Toplantıya damgasını vuran ise genç bir çiftçi kardeşimiz Ali İhsan Uğur oldu. Konya Karapınar’dan toplantıya gelen Ali İhsan, bütün konuşmaları dinledikten sonra soru cevap bölümünde söz istedi. Mikrofonu alınca aynen şunları söyledi: “ Biz Konya Karapınar’da çiftçilik yapıyoruz. Geçen yıl hasat ettiğimiz arpalarda 40 kilo taban gübresi 40 kilo da üst gübresi kullandık ve 900 kilo civarı verim aldık dekarda. Bu yıl yine taban gübresini 6 liralar civarında, tonunu 2 bin 950 liradan almıştık. Yine 40 kilo yani aynı miktarlarda attık. Üst gübresini mecburen 11 bin liradan aldığımız için miktarını düşürdük. Bu yıl 1250 kilo verim çok rahat görebilirdik arpada. Ama gübreyi mecburen azaltınca maksimum dekara 750-800 kiloya çıkarabileceğiz. Ben kendimi vatana ihanet etmiş gibi hissediyorum. Çünkü bizim üretemediğimizi mecburen ithal edeceğiz. Milletimizin parasını dışarıya harcayacağız. Bu duyguyu nasıl hissediyorsunuz. Ya da bunu üstümüzden atmak için ne yapabiliriz. Onu soruyorum.”

Bu soruya ne yanıt verilir? Siz olsanız ne derdiniz bilemiyorum. Toplantıda da söylediğim gibi, Ali İhsan’ın söyledikleri, sorduğu soru Türkiye’nin tarımdaki zenginliğini, potansiyelini, çiftçisinin hangi bilinçle üretim yaptığının en somut göstergesi.

Ben de bu soruyu buradan tarım politikasını belirleyen, uygulayan Cumhurbaşkanı, Tarım ve Orman Bakanı ve ilgili herkese sormak istiyorum. Ali İhsan’ın sorusuna yanıt verebilir misiniz?

Gübre fiyatları düşecek mi?

Moderatörlüğünü yaptığım toplantıya konuşmacı olarak Tekfen Holding Başkan Yardımcısı ve Tarımsal Sanayi Grubu Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Göral, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu ile Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Özkaya katılarak görüşlerini dile getirdi. Organik tarım konusundaki çalışmaları ile örnek üreticilerden Gürsel Tonbul ise olumsuz hava koşulları nedeniyle toplantıya katılamadı.             

Tarımda son bir yılda en çok konuşulan ve çiftçiyi en çok zorlayan yüksek girdi fiyatları oldu. Özellikle de mazot ve gübredeki fiyat artışları. Mazotun litresi 2021 yılı başında 6 lira seviyelerindeydi. Şimdilerde 20 liranın üzerinde. Gübre fiyatlarındaki artış, çeşidine göre yüzde 300-400’ü aştı. Toplantıya katılan katılamayan her çiftçinin en çok merak ettiği soru, gübre fiyatları daha ne kadar artacak, fiyatlar düşecek mi?

Bu soruyu, Türkiye’nin en önemli gübre üreticilerinden Toros Gübre’nin en üst düzey yöneticisi Hakan Göral’a sorduk. Uluslararası piyasaları da çok yakından takip eden Hakan Göral dünyadaki ve Türkiye’deki gübre kullanımı, hammaddeler bakımından dışa bağımlılığı anlattıktan sonra şunları söyledi: “Gübre fiyatları çok fazla artı son dönemde. Neden arttı? Sadece Türkiye’de artmadı bütün dünyada arttı. Pandemi döneminde birçok hammaddenin fiyatı önce düştü. Üretim azaldı. Doğalgaz fiyatı da düştü. Çünkü tesisler düşük kapasiteli çalıştı. Sonra pandemiden çıkış beklenenden hızlı oldu. Petrol, doğalgaz fiyatları arttı. Amerika’da doğal felaketler yaşandı. Gübre tesislerinin bir kısmı istenen zamanda devreye alınamadı. Fabrikalar kapandı ama tarım bütün dünyada tıkır tıkır üretmeye devam etti. Arz talepte bir dengesizlik oldu. Gübre fiyatlarındaki artışın ilk nedeni bu dengesizlik oldu. Onun üzerine ticaret savaşları başladı. Nasyonalist politikalar başladı. Benim gübrem bana, benim buğdayım bana politikaları başladı. Rusya ve Çin bu politikayı benimseyince “biz bu gübreyi temin edemeyeceğiz” endişesi ile ikinci bir stres yaşandı ve bugünkü duruma geldik.

Gübre fiyatları çok arttı. Çünkü hammadde fiyatları çok arttı. 2022 yılı zor bir yıl olacak. Çünkü bu arz talep dengesizliğinin stresi üzerine bir de Rusya-Ukrayna savaşı gelince Avrupa’da doğalgaz fiyatları inanılmaz arttı. Gübrenin hammaddesi amonyak. Amonyak fiyatları Ocak 2020’den bugüne 5 kat arttı. Potasyum kaynakları 4 kat arttı. Kükürt fiyatları 9 kat arttı. Fosfat kayası fiyatları 4 kat arttı. Ürenin ton fiyatı Ocak 2020’de 241 dolardı. Bu hafta itibariyle 1150 dolara çıktı. Dolayısıyla 7-8 kat arttı. DAP gübresi 291 dolardan 971 dolara çıkarak 4 kat arttı. Amonyum sülfat 88 dolardan 320 dolara yani 4 kat arttı.

Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönem sadece Türkiye’nin yaşadığı bir problem değil, dünyanın yaşadığı problemden etkileniyoruz. Ama ayrıca etkilenme düzeyi açısından Türkiye’de 7 büyük firma var üretici olarak ana gübre hammaddeleri bakımından dışa bağımlı bir ülkeyiz.

Çiftçi buğdayını ithal fiyatına satsa gübre alabilirdi

Türkiye’de 1 yılda 6,5- 7 milyon ton gübre satılır. Bayilere oradan da çiftçilere gidiyor. Türkiye’de 2020 yılında 2,7 milyon ton üre ithal edildi. Türkiye dünyanın en büyük dördüncü üre ithalatçısı.

Türkiye’de gübre sanılanın aksine dünyaya göre ucuz. Bizim çiftçimize göre ucuz değil. İşin planlamasında ne yazık ki hata var. Aynı sezonda Türkiye’de tonu 2 bin 250 liraya da buğday satıldı. Bu hafta yapılan ithalatta tonu 6 bin 750 liraya da buğday ithal edildi. Bizim çiftçimiz buğdayını 6 bin 750 liraya satmış olsaydı üreyi de, DAP’ı da alırdı. Ama 2 bin 250 liraya buğday satan çiftçi ne yazık ki bunu alamıyor. Teşvik gerekiyor.

Bu sezonun popüler gübresi kalsiyum amonyum nitrat gübresi dünya fiyatı 602 dolar, Toros Gübre’nin fiyatı yani Türkiye fiyatı 433 dolar. Türkiye’de şu anda yüzde 26 daha ucuz. Bunlar dökme fiyatlarıdır. Satılıyor mu? Çok az satılıyor. Amonyum sülfat Türkiye’de yüzde 2- 3 daha ucuz. Üre gübresi Türkiye’de 850 dolar, dünya fiyatı şu anda 1150 dolar. Türkiye’ de yüzde 20 daha ucuz. DAP fiyatı Türkiye’de 850 dolar, dünya fiyatı 970-980 dolar. Dünyaya göre Türkiye’de yüzde 17 daha ucuz. Bu fiyatlara satılıyor mu? Satış rakamlarına baktığımızda şu anda çiftçimiz yüzde 35 yüzde 40 daha az gübre kullanıyor.

Savaş bitene kadar gübre ucuzlamaz

Tamam yağmurlar çok güzel, kar yağdı çok güzel ama yüzde 35-40 gübreyi daha az kullanırsanız veriminiz daha düşük olur. Veriminiz daha düşük olursa daha çok ithalat yaparsınız. Daha çok ithalat yaparsanız, bütçe açığınız büyür, çiftçi segmentini kaybedersiniz. Çiftçi çiftçilik yapmamaya başlar. Dolayısıyla böyle dönemlerde el frenini çekmek gerekir ve çok ciddi teşvikler açıklamak gerekir. Bence geç kalındı. Ama bir şey yapılması gerekiyor.

Gübre fiyatları ucuzlayacak mı? Samimiyetle söylüyorum ki, Rusya-Ukrayna savaşının gidişatına bağlı. Savaş çıkmadan ucuzlama trendine girmişti. Üre gübresi 1000 dolardan 600 dolara geriledi. Rusya Ukrayna savaşı ile 1150 dolara çıktı. Türkiye’de kullanılan amonyağın yüzde 50’si Rusya’dan gelir. Şu anda Rusya’dan, Ukrayna’daki limanlardan amonyak gelmiyor. Gelse zaten swift sistemi kapalı parasını ödeyemiyorsunuz. Öyle günlere gidiyoruz ki bırakın parasını, parasını verseniz bile ürüne ulaşmayı garanti edemeyeceğiniz bir kaos içerisindeyiz. Dolayısıyla bu savaş bitene kadar ürün fiyatları ucuzlamaz.”

Tarıma bakış açımızı değiştirmeliyiz

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu’na hayvancılıkta en önemli girdi olan yemdeki fiyat artışlarını, çiğ süt fiyatındaki 1 liralık artışın süt ineklerinin kesimini durdurup durduramayacağını sorunca özetle şu yanıtı verdi: “Bizim et, süt, yem fiyatından önce olaylara yaklaşım biçiminde ciddi sorunlarımız var. Önce bir sorunun, problemin çıkmasını bekliyoruz. O sorun olmasın diye bağırıyoruz, anlatıyoruz ama dinletemiyoruz. Sonra problem çıktığında çözmek için daha büyük efor sarf ediyoruz. Problem çıkmasın diye 3 harcayacağımıza problem çıkınca 30 harcayıp çözmeye çalışıyoruz. Bu anlayışı, bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor.

Atatürk “Milli Ekonominin Temeli Ziraattır” demiş. Biz hep O’nun söylemlerini ezberledik ama içselleştirmedik. En büyük hatamız burada.

Süt fiyatları bizim için şok etkisi yarattı. Çünkü Türkiye’de tarımın büyük kısmı hayvancılık için yapılıyor. Tarlalarda yem bitkileri yetiştiriliyor. Hayvancılığın para kazanmaması ne demek? Şehirlerde daha fazla işsiz insan demek. Bu işi bırakanı bir daha geri döndüremezsiniz. Hayvancılığı da bitkisel üretimi de bir plan dahilinde yapmamız gerekiyor. Popülist siyasetin olduğu hiçbir yerde biz çiftçilerin başarılı olması mümkün değil.”

**********

Toplantının bir başka önemli konusu tarımdaki en önemli girdilerden birisi olan zirai ilaç. Prof. Dr. Okan Özklaya’nın verdiği bilgileri, başkanların mesajlarını yarın paylaşacağım.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar