Üniversitelerde iç denetim farkındalığı

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Sezgin Erözbağ

Ekonomist, İç Denetçi

Bilindiği üzere 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kamu yönetiminde yeniden yapılanma ve AB kriterlerine uyum sağlama çalışmaları kapsamında çıkarılmış olup, harcama reformu niteliği taşıyan bir kanundur. Bu Kanunun mali saydamlık ilkesini hayata geçirmek, hesap verebilirliği daha etkin kılmak, bütçe sürecini ve denetimini strateji ve performans ayaklarıyla donatmak, etkin bir iç kontrol mekanizması sağlamak temelleri üzerine kurulmuş olduğu söylenebilir.

5018 sayılı Kanun ile kamu yönetiminde önem ve farkındalığı artan ve bazıları yeni olan; “iç kontrol” ve “iç denetim” kavramları yerini almış, ayrıca, “üst yönetici”, “harcama yetkilisi”, “gerçekleştirme görevlisi”, “muhasebe yetkilisi” ve “mali kontrol yetkilisi ” gibi görevler ön plana çıkmıştır.

5018 sayılı Kanun’un 55’nci maddesinde iç kontrol tanımlanır iken, “…idare tarafından oluşturulan organizasyon, yöntem ve süreçle iç denetimi kapsayan malî ve diğer kontroller bütünüdür” denilmek suretiyle iç denetimin yer aldığını görmekteyiz. Üniversitelerde 5018 sayılı Kanun’un II sayılı cetvelindeki Özel Bütçe Kapsamındaki İdareler arasında olması nedeniyle bu kanunun kurumsal aktörleri arasında yer almaktadır.

Üniversitelerin üst yöneticisi olan rektörlerin kanunun öngördüğü iç kontrolle ilgili gerekli talimatları verme, uygulamaları izleme ve gerekli tedbirleri alma gibi görevleri olup, bu görevin gereğinin yerine getirilebilmesinde üst yönetici adına denetim görevini ifa eden iç denetimin önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır.

İç denetçi atamaları açısından üniversitelerimiz

Kurumlar kendilerine yüklenen misyon çerçevesinde faaliyetlerini gerçekleştirirler, vizyon oluştururlar ve bu vizyona uygun olarak da stratejik hedeflerini ortaya koyarlar. Ancak stratejik hedeflerin gerçekleşmesi için yürütülen tüm faaliyetler iç ve dış risklere maruz kalabilmektedir. Dolayısıyla bu risklerin iyi bir şekilde yönetilmesi gerekir ki, burada iç kontrol”, “risk yönetimi” ve “iç denetim” in önemi ortaya çıkmaktadır.

5018 sayılı Kanun ile bütçenin hazırlanması ve uygulaması sürecinde mali disiplinin sağlanması, kaynakların stratejik önceliklere göre dağıtılması ve bu kaynakların etkin kullanılıp kullanılmadığının izlenerek hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesi temel başlıklar olarak ortaya çıkmıştır. Bunun için “stratejik planlama” temel bir araç olarak benimsenmiş ve bu yolla bir yandan kamu mali yönetimine etkinlik kazandırılması, diğer yandan da kurumsal kültür ve kimliğin gelişimine ve güçlendirilmesine destek olunması hedeflenmiştir.

5018 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte kadro tahsisi yapılan üniversitelerin genelinde iç denetçi atamalarının yapıldığı görülmektedir. Buna ilişkin İç Denetim Koordinasyon Kurulunun WEB sitesinde 15.10.2021 tarihi itibariyle ilan edilen
İdareler İtibariyle Güncel Dolu-Boş İç Denetçi Kadro Sayıları” incelendiğinde;

Üniversiteler dahil kamu idarelerinin tamamına 2069 adet iç denetçi kadrosu tahsis edildiği, bu kadrolardan 898 adetine atama yapıldığı, 1171 adet kadronun boş olduğu, dolayısıyla %43 gibi bir doluluk oranının olduğu,

İç denetçi atamaları üniversiteler açısından değerlendirildiğinde 102 üniversiteye toplam 390 iç denetçi kadrosunun tahsis edildiği, bu kadrolardan 213 adedine atama yapıldığı ve doluluk oranının %55 olduğu, bu üniversiteler içinde Hacettepe Üniversitesi’nin kendisine tahsis edilen iç denetçi kadrolarının tamamına (toplam 10 iç denetçi) atama yaparak öne çıktığı,

Görülmektedir.

Her ne kadar iç denetim faaliyetlerini kurumsal etkinlik ve değer katma açısından sayısal rakamlarla değerlendirmek tek başına yeterli olmasa da, en azından iç denetçi atamaları açısından baktığımızda iç denetim faaliyetlerine yaklaşımın üniversitelerde diğer kamu kurumlarına göre daha üst seviyede olduğunu ve Hacettepe Üniversitesi’nin de bu konuda farkındalık oluşturduğunu söyleyebiliriz.    

Sonuç;

5018 sayılı Kanun ve bu kanun uyarınca çıkarılan ikincil ve üçüncül düzey düzenlemelerle, kamu idarelerinde uluslararası kabul görmüş standartlarda bir iç denetim sisteminin kurulması öngörülmüş, iç denetçi kadrolarının tahsisi sonrasında atama işlemlerinin gerçekleştirilmesiyle birlikte İç Denetim Birimi Başkanlıkları oluşturulmuştur.

İç denetim alanındaki gerek ulusal mevzuat gerekse uluslararası standartlara bakıldığında, iç denetim faaliyetlerinin amacına uygun bir şekilde etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için üst yönetici desteği ve kurumsal kültür en başta gelen hususlar olup, ülkemizde bu kültür ve kimliğin gelişimine öncü olacak kurumların başında üniversiteler gelmektedir.

Şurası bir gerçek ki; iç kontrol kurumların stratejik hedeflerini gerçekleştirmenin yolu olup, iç denetimin esas gayesi de, iç kontrol sisteminin etkinliğini, performansını ve yeterliliğini değerlendirmek ve sistem içerisinde aksayan yönlere ilişkin üst yönetime bildirimde ve tavsiyelerde bulunmaktır. Hal böyle olunca iç kontrol sisteminin izlenmesi, değerlendirilmesi ve sistem içerisindeki yetersiz noktaların tespiti için iç denetim faaliyetlerine de ihtiyaç vardır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar