Ülkemizin turizm başkenti Mersin olmalı
Doç. Dr. Onur Başar ÖZBOZKURT
Akademisyen-Stratejist
Palmiyelerin arasından Akdeniz’in masmavi denizine açılırken, kent genelini sarar turunç ve portakal çiçeklerinin büyüleyici kokusu… Yılın 300 günü güneş alan 321 kilometrelik sahili, inci gibi koyları, insana huzur veren berrak denizi, ardında yükselen Toros dağları ve binlerce yıl geriye uzanan katman katman tarihi ile bir başkadır Mersin.
Türkiye’nin en büyük liman kentlerinden birisi olan Mersin, eşsiz doğal güzellikleri, on bin yıllık tarihi ve ev sahipliği yaptığı birçok medeniyetin kültür izlerini taşıması sebebiyle ülkemizin turizm başkenti olmaya adaydır. Çünkü Mersin birçok turizm türüne odaklanabilecek potansiyele sahiptir. Özellikle, Kilikia’nın da başkenti olan Tarsus ilçesindeki, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal ziyaret yeri olarak kabul edilen Eshab-ı Kehf; Hıristiyanlar tarafından hac amaçlı ziyaret edilen ve kuyu suyunun kutsal ve şifalı olduğuna inanılan, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan St. Paul Kuyusu ve Kilisesi; bir kıtlık senesinde gelişiyle bolluk ve bereketi beraberinde getiren Danyal Peygamber’in Türbe ve Camisi; Mısır Kraliçesi Kleopatra ve Romalı General Marcus Antonius’un büyük bir törenle karşılandığı tarihi Kleopatra Kapısı; MÖ 6’ncı yüzyıl ortalarından başlayan ve Hellenistik Dönem’in derin izlerini taşıyan Soli Pompeipolis Antik Liman Kenti; Hıristiyanlarca kutsal sayılan Aya Thekla Manastırı ve Roma döneminden kalma birçok tarihi yapının bulunduğu Uzuncaburç Örenyeri gibi sayısız ve eşsiz bir kültürel mirasa sahiptir.
Dahası, tarih boyunca pek çok antik kıyı kentine ev sahipliği yapan Mersin koylarının her biri paha biçilemezdir. 1199 yılında yapılan tarihi Kızkalesi’nin masmavi denizi ve altın sarısı kumu ile Kızkalesi Plajı; Akdeniz’in en soğuk sularından birisi olan, turkuaz rengiyle adeta bir havuzu andıran Yapraklı Koy Plajı; dağ ve denizin, yeşil ile mavinin huzur ile buluştuğu Tisan Koyu; muhteşem doğası ve balıkçı tekneleriyle kendinizi bir tablonun içerisinde hissedeceğiniz Narlıkuyu gibi saymakla bitmeyecek doğal güzelliğiyle yaz turizminde yoğun ilgi görmektedir.
Seyahat motivasyonu yaratan gastronomi turizmi açısından değerlendirdiğimizde ise tüm diğer yemeklerin önüne geçerek ilk sırada yer alan tantunisi; kendine has tadı ve şekliyle fındık lahmacunu; Akdeniz’in tertemiz sularından gelerek ünü sınırları aşan Lagos balığı; Tarsus beyazı üzümü, Sarıulak zeytini ve zeytinyağı, kayakoruğu turşusu ve dikenli inciriyle bir cennettir Mersin. Dahası, gerek ulaşım kolaylığı gerekse ulusal ve uluslararası kongre, konferans, sempozyum ve fuar gibi birçok etkinliğin ev sahipliğini başarıyla üstlenebilecek potansiyele sahiptir. Ayrıca spor etkinliklerinde de ön plana çıkan bir şehirdir ki Akdeniz Oyunları; Artistik Cimnastik World Challenge Cup ve Tour Of Mediterranean gibi önemli uluslararası spor organizasyonlarındaki başarısıyla kendisini ispat etmiştir.
Peki, Mersin’in turizm başkenti olma yolunda neler yapılabilir?
Öncelikle, Mersin’in sahip olduğu bu eşsiz kültürel mirası ve doğal kaynaklarını da korumak adına toplumsal farkındalık, bilinç ve duyarlılık düzeyinde artış sağlamak gerektiğini düşünüyorum ki bu eşsiz mirası gelecek kuşaklara taşıyalım. Bu yolda, politik aktörler ve belediyelerden sivil toplum kuruluşlarına, seyahat acentelerinden vatandaşlarımıza hatta yalnızca Mersin ilinde yaşayan değil, kalbi Mersin ile çarpan herkese büyük sorumluluk düştüğü kanaatindeyim.
Diğer taraftan, yerli ve yabancı turistin beklentilerinin ne olduğunu anlamak için saha çalışması yapılmalı, Mersin’deki turizm arz ve talebi ile ilgili yerli ve yabancı turistlere ilişkin veriler daha kapsamlı ve güncel tutulmalı ve periyodik olarak kamuoyuyla paylaşılıp yabancı dillerde de raporlaştırılmalıdır. Ek olarak, turizm stratejilerinin oluşturulmasında dijitalleşmeden faydalanarak kentin tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmelidir. Artırılmış gerçeklik uygulamaları ve özel ekipmanlardan yararlanarak yurt içi ve yurt dışındaki fuar ve etkinliklerde potansiyel turistlere Mersin deneyimi yaşatarak ilgilenim düzeylerini artırabiliriz. Bir de yatırımlarla denize yakın 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinin eksikliğini giderebilirsek turistlerin dikkatini daha çok çekeceğimize inanıyorum.
Kıymetli okurlar; özellikle tarihi, gastronomisi ve deniziyle Avrupa’nın turizm başkenti Barcelona ya da İspanya’nın önemli şehirlerinden Valencia gibi neden olmayalım? İnanç turizmi kapsamında turist akınına uğrayan bir Santiago de Compostela veya Cordoba şehirlerinden neyimiz eksik? Yunanistan ve İtalya’nın zeytin ve zeytinyağındaki başarısına Sarıulak zeytinimizle neden biz de ulaşmayalım? Bu destinasyonların tamamında ve daha fazlasında bulunmuş birisi olarak ifade edebilirim ki bu başarıları elde etmek için potansiyelimiz fazlasıyla var. Yeter ki birlik olalım ve Mersin’in, ülkemiz turizminin parlayan yıldızı olarak turizmdeki başkentimiz olması için elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösterelim.