Ukrayna’da müzakereler sonucu çözüme henüz çok uzağız

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Ukrayna’daki savaş ikinci yılına girmiş bulunuyor. Her ne kadar silah sevkiyatında sorunlar yaşanıyorsa da, gerek ABD gerek Avrupa Birliği’nin Ukrayna’yı desteklemeye devam ederek, Rusya’nın Batı’ya doğru genişleme arzusuna kurban edilmemesini temine çalışacakları belli oldu.  Şu ana kadar Ukrayna’yı destekleyen ülkeler savaş uçağı vermekten uzak durdular, ancak çatışmanın halihazırdaki çizgisini koruması durumunda, bir gün dostlarının, Rus hava sahasını ihlal etmemesi kaydıyla, Ukrayna’ya askeri uçaklar vermesi pek şaşırtıcı olmayacaktır.

Başkan Biden’in Kiev’i ziyaret ederek Ukrayna’yı Rusya yenilinceye kadar desteklemeye devam edeceklerini vaat etmesi ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar uygulanması kararı, Ukraynalıların zayıflayan moralini tekrar yükseltmiştir. Batılı müttefikleri Ukrayna’yı bırakmak bir yana, mağlup düşmesini önlemek için ona desteklerini arttıracağa benzemektedir.  

Batı ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemekteki ısrarı Rus lider kadrosu üzerinde caydırıcı bir etki yaratmıyor. İlkin, Bay Putin askeri alanda bir sonuç alma konusunu büyük prestij yatırımına dönüştürdüğünden, kavgayı bir miktar toprak ele geçirmeden sonlandırmayacaktır. Rus silahlı kuvvetleri beklemedikleri bir direnme ile karşılaşmış ve çoğu zaman askeri hedeflerini gerçekleştirmeyi başaramamışlardır. Putin yine de sahadaki asker sayısını arttırarak, bunlara Wagner birliklerini ekleyerek ve füzeler gönderip Ukrayna’nın altyapısını çökertmeye çalışarak başarılı bir çıkış noktası yakalama ümidini sürdürmektedir. Bu yaklaşım, müzakerelere girerek bir çözüm üretmenin yolunu da kapatmaktadır.

Ukraynalılar, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle zaten zedelenen toprak bütünlüklerini korumakta haklı olarak ısrar edeceklerdir. Ruslar ise, ellerindeki bütün imkanları kullanarak taleplerini Ukraynalılara kabul ettirmeye gayret edeceklerdir.

İkinci olarak, Rus hükümeti savaş gerekçesini Batı’dan gelen saldırıyı def etmek şeklinde yeniden tanımlamış, halkın ülke dışından kaynaklanan bir varoluş tehlikesine karşı hükümet etrafında kümelenmesi için kamuoyunu harekete geçirmiştir. Bu durum, barış müzakerelerinin ABD, NATO ve Avrupa Birliği ile yapılacağını ima ettiğinden, Ukrayna’yı kaderini büyük devletlerin belirlediği ikincil konuma itmektedir. Ukrayna’yı destekleyen ülkelerin böyle bir yaklaşımı desteklemeleri hiç muhtemel değildir. 

Üçüncü olarak, Bay Putin, adeta İkinci Dünya Savaşını andıran biçimde halkı hükümeti desteklemek üzere harekete geçirmeye çalışırken, kendi kurduğu oyunun kurbanı olabilir, yani Ukraynalılarla uzlaşma girişiminin ihanet olarak görülmesinin yolunu açabilir ki, bundan uzak durmaya çalışacağı bellidir. Dördüncü olarak, Rusya dostlarını kendisini daha fazla desteklemeleri için harekete geçirmeye çalışmaktadır.  İHA satışını benimseyen İran bir yana bırakılacak olursa, bu strateji şimdiye kadar başarılı olmamıştır. Ancak, şu sıralarda, Çin’in de Rusya’ya silah göndereceği ihtimalinden söz edilmektedir.  Rusya’nın başlıca zaaflarından birinin silah ve mühimmat yetmezliği olması, bu nedenle Putin’in Çin’den sağlanacak desteğin oyunu değiştireceğini düşünmesi muhtemeldir. 

Rus hükümeti Batı’nın Ukrayna’yı destekleme kararlılığının zayıflayacağını ümit etmeye devam etmektedir. Daha önceki yazılarda da dile getirdiğimiz gibi Putin, Rusya’ya iktisadi yaptırımlar uygulayan ülkelerde kamuoylarının, yaptırımlardan kaynaklanan zararlar sonucunda Ukrayna aleyhine harekete geçmesini beklemişti. Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladıkları yaptırımlardan zarar gördükleri aşikardır. Doğal gaz temininde zorluk çekilmiş, fiyatlar yükselmiştir. Rusya’ya ihracat ve orada yatırım yapma fırsatları ortadan kalkmıştır. Bununla beraber, kamuoyları ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemekteki gerekçelerini haklı bulmuşlar, “Rusya durdurulmalıdır” sloganını çoğunlukla benimsemişlerdir. Batı ülkelerinin birlikteliğini zayıflatan girişimleri başarılı olmayınca, Bay Putin nükleer silahlara başvurma olasılığını gündeme sokarak, Ukrayna’ya verilen desteğin maliyetini yükseltmeye çalışmıştır. İlk başta, kendisinin taktik nükleer silahlara başvurabileceği konusundaki beyanları ürkütücü bulunmuş, daha sonra bunların itinasızca yapıldığı değerlendirilmiştir.

Bay Putin şimdi de Rusya’nın artık START II çerçevesini gözetmeyeceğini ilan ederek, yeniden nükleer yıkım bayrağını yükseltmiştir. Hemen belirtelim ki, Rusya doğrudan nükleer silah kullanacağını beyan etmemekte, nükleer çatışma olasılığını azaltmak için karşılıklı gayretler sonucu geliştirilen çerçevenin ortadan kalktığını söylemektedir. Böylelikle uluslararası ortam, tahmin edilebilirliği zayıflayan, dolayısıyla da daha tehlikeli bir nitelik kazanmaktadır. 

Görünüşe göre, taraflardan her biri diğerinin çizgisinin zayıflayacağını ve bunun sonucu müzakereler yoluyla çözümün kapısının açılacağını ümit ettiğinden, Ukrayna-Rusya çatışması bu yıl da gazete başlıklarını işgal etmeye devam edecektir. Şu anda söylenebilecek tek şey, tarafların şimdilik müzakereye hazır olmadıklarıdır. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şerefli yalnızlık 23 Eylül 2024