Ücret artışları enflasyonu etkiler mi?
Son yıllarda uygulanan ekonomi politikaları sayesinde Türkiye’deki orta sınıfın parasal birikimlerinin ve gelirlerinin büyük oranda erozyona uğradığını söylemek zannedersem yanlış olmaz. Önce patlayan enflasyonla eş zamanlı olarak TL faizlerin de reel bazda rekor eksi seviyelere düşürülmesi sonucunda TL mevduatta bulunan tasarrufların reel değeri bir anda yarıdan fazla azaldı. Aynı zamanda enflasyon cebimizdeki (dolaşımdaki) parayı da değersizleştiren bir canavar. Bu bakımdan da (göreceli olarak) en çok darbeyi alt ve orta sınıflar yedi. Son olarak bu hafta memur ve emekli maaşlarına önce yüzde 25 olarak yapılan, ancak gelen tepkiler sonucunda yüzde 30’a çıkarılan zamma rağmen ücretlilerin eski alım güçlerine ulaşmalarının zor olduğunu söyleyebiliriz.
Aralık ayında gelen yüzde 1.44’lük enflasyon sonrasında 2022 senesini yüzde 64.27 TÜFE artışı ile kapadık. Bu dönemde alternatif ölçümler yapan 2 kuruluştan İTO’nun İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi yüzde 93, ENAG’ın ülke genelinde tüketici fiyatları ölçümlemesi ise yüzde 138 artış gösterdi. Aynı dönemde asgari ücretteki artış ise yüzde 100 oldu. Bu artış “resmi” enflasyonun oldukça üzerinde. Ancak enflasyon ay be ay arttığı, asgari ücret ise senede bir kere (geçen sene 2 olmuştu) arttığı için zaman içinde reel ücret enflasyon tarafından erozyona uğramakta. (Ayrıca alternatif enflasyon ölçümlerine göre değil reel artış, reel azalış bile söz konusu olabilir.)
Asgari ücret pek çok ekonomide yer bulan bir uygulama. Ana amacı o ülkede çalışan en vasıfsız çalışanların en azından günlük yaşamlarını karşılayabilecek bir asgari geçim ücreti temin edebilmesi. Asgari ücrete tabi olanların çalışan nüfusa oranı çoğu ülkede yüzde 10’un altında. (Yunanistan'da yüzde 4, Almanya'da yüzde 5, Fransa'da yüzde 8). Biz de ise geçen sene yüzde 62 civarında olduğu yazıldı. (SGK bu rakamları yayınlamıyor!) Kuşkusuz bu oran bu son artışla birlikte çok daha yukarı çıkacak. Aynı zamanda, asgari ücretteki bu artış (işverene sağlanan desteğin 400TL’ye çıkarılmasına rağmen) ister istemez kayıtsız çalışanların sayısında ve dolayısıyla işsizlik oranında artışa da sebebiyet verebilir.
Memur ve emekli maaşlarında yüzde 85 civarında ve asgari ücrette yüzde 100’ü bulan artışların 2023 enflasyonuna etkisi ne olur? Resmi enflasyonun üzerinde oranlarda yapılan bu artışların işveren maliyetlerini artıracağı ve bunun da bir raund daha enflasyon artışına sebebiyet vereceği ve enflasyon beklentilerini yüksek tutmaya devam edeceği aşikar. (Burada uçup giden bir enflasyon değil ise de, 80 ve 90’lı yıllarda yaşadığımıza benzer yüzde 40’larda kemikleşmiş bir enflasyondan bahsediyoruz.) Özellikle zaten AB’deki soğuma nedeniyle ihracatta zorlanan üreticilerin artan işçilik maliyetleri nedeniyle fiyatlamada ve dolayısıyla ihracat yapmakta daha çok zorlanacakları da aşikar.
Daha geniş bir perspektiften baktığımızda ise “Türkiye ekonomisi yarattığı ve yaratacağı katma değer sayesinde yapılan bu ücret artışlarını bünyesinde sindirebiliyorsa fazla bir problem olmaz” diyebiliriz. Ancak özellikle dış dengeye baktığımızda böyle bir ihtimalin oldukça zor olduğu görülüyor. Yukarıda bahsettiğim ihracattaki olası sıkışma durumu dışında, aşırı yüksek seyreden ithalat ve özellikle KGF ve diğer düşük faizli kredi kampanyalarıyla ekonomiyi tekrar canlandırma çabaları döviz talebi ve kurlar üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır. Bu baskılar sonucunda TL’nin olası bir zayıflaması ise fiili enflasyonu ve enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkileyecektir.