Üç parti üzerinden siyasetin yakın geleceği
Yerel seçimler geçti geçmesine ama seçim sonuçlarının yarattığı etki artarak sürmeye devam ediyor.
Diğerlerinde de benzer şeyler yaşanıyor ama biz şimdilik üç partiye odaklanalım: AK Parti, CHP ve İYİ Parti. Bu üçüne odaklanalım çünkü üçü de varoluşları açısından derin bir tartışmanın içine yuvarlanmış durumdalar.
Tabii ki temelde üç parti için de “yeniden yapılanmak lazım, ama nasıl” sorusu ortada duruyor. Ve fakat bu soru partilerin içindeki alt üst oluşun, bir iç hesaplaşma çabasının olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Malum, bizde işler iyi giderken kimse ağzını açmaz, ağzını açanı da “yeni icat çıkarma” diye azarlarlar. İşler sarpa sarınca konuşursanız da bu kez “teker kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur” sözü devreye girer. İki halde de söyleyecek sözü olanın ciddiye alınmadığı bir durum söz konusudur yani. Benzer durum şimdi siyasi partilerde yaşanıyor. “Ben demiştim”cilerle “bunun suçlusu kim”ciler bir yanda “ben yapmadım falanca yaptı”cılarla “o değil de bu olsaydı kazanırdık”cılar bir tarafta.
Üç partideki gelişmelere tek tek göz atalım isterseniz…
Önce iktidar partisinden başlayalım. Deyim yerindeyse AK Parti’de her kafadan bir ses çıkıyor. Gelinen noktada durumu şöyle özetlemek mümkün: bir tarafta parti yöneticileri, eski bakanlar, eski-yeni milletvekilleri, parti kuruluşunda görev almış isimler diğer tarafta danışmanlar, baş danışmanlar, bürokratlar, yeni siyasete girmiş ya da yülselmişler var. Yok yok bu kadar net iki ayrı cephe yok. Bir de bu cephe gibi görünen yapıların kendi içindeki tartışmalar, çekişmeler ve hatta çekememezlikler var. Hal böyle olunca doğal olarak kaos da büyüyor kuşkusuz. Misal, partide ve kabinede görevden alınacaklara ilişkin spekülasyonlar emin olun yine parti içinden üretiliyor. Yine de eleştirileri bir kaç başlık altında toplamak mümkün. Şöyle ki; bir kısım partiliye göre AK Parti merkez sağdaki konumlanmasını kaybetti, halktan koptu, gündelik hayatın vatandaşı yakan sorunlarına sırtını döndü. Diğer bir kısma göre ise tam aksine şehirlerin, metropollerin giderek gelişen/dönüşen tarzını görmüyor, gençlikten kopuyor, pırıltılı yaşamları herkese yayacak projeler üretemiyor,. Bir kısım partiliye göre dini argümanlar, gereklilikler, hassasiyetler göz ardı ediliyor, diğer bir kısım partiliye göre ise dini argümanlar, hassasiyetler, gereklilikler fazla abartılıyor. Bir kısım partiliye göre yüzde 51’lik sistemden hemen vazgeçilmeli, diğer bir kısım partiliye göre bundan bahsetmek bile abes ve kabul edilemez. Bir kısım partiliye göre cumhurbaşkanlığı baş danışmanlığı gibi görevler acilen kısıtlanmalı, bir kişinin emeklilik maaşı hariç birden fazla maaş almasının önüne geçilmeli, diğer kısma göre ise mevcut uygulamalar tartışma dışında tutulmalı. Bir kısım partiliye göre mevcut ittifak yapısı AK Parti’ye zarar veriyor, Kürt oyları partiye akmıyor, İslami hassasiyetleri olan partilerle iş birliği yapılamıyor, muhafazakar tabandan kopuluyor, diğer kısımdaki partililere göre ise mevcut yapı aynen korunarak “cumhuriyetin bekaası” için gerekli adımlar atılmaya devam edilmeli. Bir kısım partiliye göre cumhurbaşkanı artık parti genel başkanı olmamalı bir kısmına göre ise bunu söylemek partiye ihanet.
Örnekleri daha artırmak mümkün. Kuşkusuz son kararı bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek. Ancak görünen o ki alınan karar ne olursa olsun AK Parti’de ki bu tartışma hem bitmeyecek hem de yeni gelişmelerin önünü açacak.
Gelelim İYİ Parti’ye… Malum partinin seçimli büyük kongresi var. Üç de aday. Adaylar aynı zamanda partinin bundan sonraki siyasal yelpazede nerede konumlanacağını da belirleyecekler. Ama içlerinden biri, avukat Tolga Akalın, “milliyetçi demokratlar”dan bahsediyor. Partinin 2023 seçimleri öncesi altılı masadan bir kalkıp bir oturmasını eleştiriyor. Yetmiyor, AK Parti ile işbirliği yapıp Cumhur İttifakı’nde yer almasını isteyenlere karşı çıkıyor. Bir tarafta sosyal demokratları diğer tarafta milliyetçi demokratları yan yana gelerek merkezinde Atatürk’ün ve cumhuriyetin kurucu değerlerinin yer aldığı bir yapı öneriyor. Türkiye’nin değerler kavgası üzerinden yürüttüğü siyaset dilini bir tarafa bırakmasını, ihtiyaçlar üzerinden bir dilin inşa edilmesi gerektiğini belirterek İYİ Parti’nin siyaseten konumlanacağı yeri tarif ediyor. İYİ Parti kongresinde ne olacağının da yaşayıp göreceğiz. Ancak tıpkı AK Parti’de olduğu gibi tartışma bitmeyecek ve yeni gelişmelerin önü açılacak.
Son olarak bir de CHP’ye bakalım. Partide üç genel başkan, üç cumhurbaşkanı adayı yan yana görüntü vermeye devam etse de sular durulmuyor. Durulmuyor çünkü her üç isim de kendi siyasal geleceklerini inşa etmek için çabalıyor. Ve bu çaba kaçınılmaz olarak birbirlerinin ayağına basmayı da beraberinde getiriyor. Bakmayın siz fotoğraflardaki gülen yüzlere, yakında o gülümsemeler yerini diş gıcırdatmaya bırakır. Ha bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme meselesi var. Dün bu konuyla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu’nu linç etmeye kalkanlar şimdi Özel’e övgüler düzüyorlar. Bu kafa karışıklığı ile CHP’de de suların durulması zaman alacak. Tartışma bitmeyecek ve her yeni tartışma yeni gelişmelerin de önünü açacak.
Toparlarsak, Türk siyaseti önümüzdeki iki yıl içinde yeniden şekillenecek. Bu açıdan bakınca 2028 seçimlerinin zamanından önce yapılması artık ihtimal dahilindedir.