Tutku ve sabır bir araya gelince…
Tunç DİPTAŞ
Hayat fena halde futbola benzer. Çalışmak, ter akıtmak, riskler almak, strateji geliştirmek, motive etmek, yetiştirmek, savunma yapmak, karar vermek, beceriler geliştirmek her ikisinde de vardır.
Futbol takımı yönetmek de bir şirketi yönetmek gibidir. Meşakkatli ve yorucu olan uzun maratonda hedefe ulaşmak için tutkuyla hızlanmak, sabırla yoldan ayrılmamak gerekir.
İyi yöneticiler ideal hedeflere sabırla ve tutkuyla yürüyen takımlar yaratmayı bilen liderlerdir.
MOURİNHO VE GUARDİOLA
Dünya futboluna iki tip teknik direktör damgasını vurmuştur.
Birinci tip teknik direktör elindeki oyuncuların kapasitesine, kalitesine, becerilerine göre bir sistem yaratır. Oyuncuları sistem içerisinde serbest bırakır ancak onları sürekli olarak motive ederek kendilerine inanmalarını sağlar ve şampiyonluk hedefine inandırır. Tutkuludur bu teknik direktörler. Her maçı kazanmak için her şeylerini verirler ve takımın da böyle olmasını isterler.
Jose Mourinho bu tip teknik direktörlere iyi bir örnektir.
Mourinho’nun Porto’dan başlayan başarı dolu serüveninin arkasında oyuncularını hedefe odaklamak ve kendilerine inandırmak, buna göre sistem yaratmak yatar.
Takımdaki oyuncular bu tip hocalar için oynamaktan gurur duyarlar. Galatasaray’da da harikalar yaratan Sneijder, Jose Mourinho’nun dünya futboluna kazandırdığı bir yıldızdır.
Sneijder Inter’de oynarken Jose Mourinho’nun teknik direktörlüğünde büyük başarılara imza attı ve Jose Mourinho için “Ben onun için ölürüm.” sözünü söylemişti. Mourinho’nun kazanma tutkusu Sneijder’in sözlerine yansımıştı.
İkinci tip teknik direktör ise kendi kurduğu sisteme göre oyuncular alır ve oyuncuların sisteme ayak uydurmaları için kuralları belirler. Oyunculara daha az özgürlük tanır ancak sistem içerisinde oyuncular sivrilir, sistem çalıştıkça oyuncuların kendine güveni artar ve takım başarıya ulaşır. Bu tip teknik direktörlerin en önemli özelliği disiplinli ve sabırlı olmaları sayesinde takımın uzun dönemde kupalar kazanmasını sağlamalarıdır.
Pep Guardiola’nın Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City’de elde ettiği başarının arkasında sisteme verdiği önem vardır. Gittiği bütün takımlara kendi sistemini ve kurallarını taşımıştır. Bu yolda sabırla, yavaş yavaş takımın iskeletini kurar. Daha sonra oyuncuların sistemi benimsemelerini bekler. Sistemin kendisi oyuncuları yıldızlaştırır. Mourinho tutkusunu oyunculara aktarabilmesiyle, Guardiola da sabır ve disiplinle oluşturduğu sistemi oyunculara benimsetebilmesiyle başarılı oldu.
TRABZONSPOR’UN BAŞARISI
Abdullah Avcı da bu sene Trabzonspor’u böyle başarıya taşıdı. Yıllardır oynattığı sistemi; disiplin ve sabrı şehrin tutkusuyla birleştirmeyi başardı. Trabzon öyle tutkulu bir şehir ki; her maç öncesi şehir bayraklarla donanır.
Şehir içinde her yerde herkes sadece maç konuşup bütün işlerini maç saatine göre ayarlar.
Üstünde Trabzon forması olmayana az rastlanır.
80 yaşındaki Ayşe nine maçtan önce sahaya çıkacak ilk 11'i merak eder. Maç sonunda “Bizim uşaklar bugün ne yaptı?” diye sorar.
Dünyanın her tarafına “Bize Her Yer Trabzon” atkısı götürülür.
Takım kazanınca meydanlarda kolbastı oynanır.
Mağlubiyette şehri üzüntü havası kaplar.
Trabzonlu bir danışanım bir berberin takım galip geldi diye tüm mahallenin saçını bedava kestiğini anlatmıştı bir keresinde.
Trabzonspor’un Inter’i Liverpool’u Barselona’yı yenen ilk Türk takımı olması da şehrin bu tutkusundan gelir.
TUTKUNUN BÜYÜSÜ
Tutku, insanın enerji kaynağıdır. Ruhun tek bir hedefe odaklanmasını, bambaşka bir varoluşa gitmesini sağlar.
Tutkulu insanların etrafındakileri peşinden sürüklemesi de bundandır. Herkes bu gücün, bu odaklanmanın ve enerjinin bir parçası olmak ister.
Ancak fazla tutku varoluşa zarar verir, yorgun düşürür, hata yaptırır. Başarıya giden yolda devamlılığın önündeki en büyük engeldir.
Trabzonspor takımının 35 yılı aşkın bir süredir başarı elde edememesinin altında da bu yatar. Trabzonspor’un tarihi fazla tutkudan son dakikada, son maçta kaybedilen şampiyonluklarla doludur. Sabırsızlık birçok iyi teknik direktörün görevden erken alınmasına yol açmıştır.
Tutkunun yanına sabrı ve disiplini koymak gerekir.
SABRIN GÜCÜ
İşte bu yüzden, Abdullah Avcı’nın sabrı ve disiplini ilaç gibi geldi şehre.
Avcı, Başakşehir’de sabır ve disiplinle yıllarca çalışarak kurduğu sistemle elde ettiği başarıyı şampiyonlukla taçlandıramamıştı. Ve nihayet bu sene Trabzon şehrinin tutkusunu arkasına alıp hızla şampiyonluğa ulaştı.
Yıllardan beri hasret olunan şampiyonluğu kutluyor Trabzon şehri…
Siyah beyaz renklere gönül vermiş birisi olarak Trabzon’un tutku ve sabırla gelen bu başarısına saygı duymamak elde değil.
Şair Maya Angelou ne kadar güzel söylemiş:
“Tutku ve sabır eşit oranlarda kullanılmalıdır. Sadece sabırla muhteşem bir tapınak inşa edemezsiniz. Sadece tutkuyla tapınağın duvarlarını yıkarsınız. Her ikisine de ihtiyacınız var.”