Türkmen gazı Türkiye’ye gelir mi?
Eser Özdil, Glocal Group Danışmanlık, Yatırım ve Ticaret Genel Müdürü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘‘Türkmenistan’da üretilecek gazın Türkiye ve Avrupa’ya aktarılması ve TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi artık sadece zaman meselesidir.’’ dedi. Bu açıklama, kuşkusuz bölge siyasetinde büyük yankı uyandırdı. Öte yandan, Türkiye’nin Türkmen gazının ticarileştirilmesine yönelik girişimlerinin 90’lı yıllara dayanan uzun bir geçmişi var.
Türkmenistan’ın Doğal Gaz Potansiyeli ve Kapasitesi
Türkiye’nin Türkmen gazına olan özel ilgisi, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde 1999 yılında Ankara’da imzalanan yıllık 16 milyar metreküplük (bcm), 30 yıllık uzun vadeli bir kontrata dayanıyor. Ancak, Rusya’nın Ukrayna işgaline kadar Gazprom aracılığıyla Avrupa ve Türkmenistan ile yaptığı yüksek hacimli doğal gaz anlaşmaları ve post-Sovyet coğrafyasındaki güçlü siyasi etkisi, Türkmen gazının Avrupa pazarlarına ulaşmasını engelledi.
British Petroleum’un araştırmalarına göre, Türkmenistan 19,5 trilyon metreküplük doğalgaz rezerviyle dünyanın dördüncü büyük doğal gaz rezervlerinin üzerinde oturuyor. 2023 yılında yaklaşık 80,6 bcm doğal gaz üreten Türkmenistan, bu gazın yarısını kendi tüketimi için kullanırken, diğer yarısını sırasıyla Çin, Rusya, Azerbaycan ve Özbekistan’a ihraç ediyor. Türkmenistan’ın bol miktarda doğal gazı olsa da, Rusya ve Çin ile yaptığı uzun vadeli kontratlar bu kaynakların farklı kıtalara taşınmasını uzun yıllardan beri sınırlandırmış durumda.
Örnek olarak Rusya ve Türkmenistan arasındaki doğal gaz sevkiyatının temelini atan anlaşmalardan birisi, 2003’te imzalanmıştı. Bu anlaşma, başlangıçta yıllık 5 bcm olan doğal gaz miktarının, Rusya’ya tedricen yıllık 70-80 bcm’e çıkarılmasını öngörüyordu ve 25 yıl gibi bir süreyi kapsıyordu. Fakat, Gazprom’un Rusya'nın iç tüketimi ve Avrupa odaklı gaz ihracat stratejisine göre, Rusya’nın Türkmenistan’dan gaz alımları farklı miktarlarda gerçekleşti ve hat hiçbir zaman vaat edilen seviyelere ulaşamadı.
Türkmenistan’ın Doğal Gaz Rotalarını Çeşitlendirme Stratejisi
Türkmenistan, Rusya ile yaptığı doğal gaz kontratlarındaki dezavantajlı fiyatlamalar nedeniyle, doğal gaz rotalarını tedricen çeşitlendirmeye başladı. Bu yöndeki ilk somut adım, 2009 yılında Orta Asya-Çin Gaz Boru Hattı’nın sisteme dahil edilmesiyle atıldı ve zamanla kapasitesi 55 bcm’e kadar yükseltildi. Geçen sene, Türkmen yetkilileri hattaki kotanın 40 bcm seviyelerinde olduğunu açıklarken, geçen sene 10 milyar dolar değerinde gaz alan Çin tarafı da bu yatırımı Kuşak-Yol Projesi’nin ticari bir bileşeni olarak gördü. Türkmenistan farklı bir rota olarak TAPI hattı üzerinden de Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a da gaz satmayı planlıyor. Ancak bu hat Afganistan’ın iç karışıklıkları nedeniyle henüz gerçekleşemedi.
TAPI hattına benzer şekilde, Türkmen gazının Avrupa’ya ulaştırılması da uzun yıllardır hep tartışılsa da somutlaşmadı. Bu tartışmalarda iki güzergâh ön plana çıkıyordu. İlki, Türkmen gazının Hazar’ı geçerek önce Azerbaycan’a, oradan Gürcistan’a, Türkiye’ye ve bizden de Avrupa’ya aktarılmasıydı. İkincisi ise, Türkmen gazının İran üzerinden Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya ulaşmasıydı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkmen gazının Türkiye’ye Gürcistan ve Azerbaycan aracılığıyla ulaştırılmasını hedefleyen mutabakatta, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Hattı ve TANAP’ın uluslararası pazarlardaki önemini hatırlattı. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Gürcistan’ın Aşkabat Büyükelçisi Konstantin Sabiashvili, Türkmen gazının Gürcistan üzerinden Türkiye’ye taşınmasına yönelik yeni projelere destek verdiğini ve bu konuda aktif şekilde yardım sağlamaya hazır olduklarını belirtti.
Mevcut tabloda Türkiye’nin mevcut siyasi ve ekonomik ilişkileri açısından, Türkmen gazının Azerbaycan ile beraber TANAP aracılığıyla ülkemize ve buradan Avrupa’ya gönderilmesi diğer ihtimallere göre daha ağır basıyor. Öte yandan tüm bu tartışmalarda Türkmenistan’ın mevcut gaz üretim kapasitesi de önemli bir başlık olarak öne çıkacak. Çeşitli yerel kaynaklar, Türkmenistan’ın bu hat üzerinden 30 yıl boyunca Türkiye ve Avrupa’ya yılda 30 bcm gaz gönderebileceğini söylüyor.
Velhasıl, Hazar’ın altından geçecek 300 km’lik bir boru hattı hayata geçirilebilirse, 2023’teki 80 bcm’lik üretimini artırarak Türkiye ve Avrupa’ya gaz satabilecek. Gaz üretimini arttıramaması durumunda, Çin’e yönelik gaz ihracatını veya iç piyasaya yönelik satışları azaltabilir. Açıkçası, bu opsiyonlar arasında Türkmenistan açısından en rasyonel seçenek, Türkiye gibi ülkelerle uluslararası ticari ortaklıklar kurarak doğal gaz üretim kapasitesini artırmak olacaktır.
Hazar’ın Statüsü ve Türkmen Gazı Üzerindeki Jeopolitik Etkiler
Türkmen Gazı’ndaki bir başka engel ise Hazar’ın statüsüydü. Türkmen gazının Hazar’ın zemininden geçecek yer altı boru hattıyla taşınması zorunluluğu, kıyıdaş devletler arasında büyük sorun yarattı. 1996’dan beri süregelen müzakereler, nihayet 2018’de Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve İran, Hazar’ın hukuki statüsünü ne ‘‘deniz’’ ne de ‘‘göl’’ olarak kabul ettiler.
Anlaşmaya göre, petrol ve doğal gaz boru hatlarının geçtiği ülkeler arasında yapılacak ikili anlaşmalara serbestlik sağlanırken, çevresel ihlallere karşı her beş ülkeye de veto hakkı tanındı. Bu durum, teknik olarak Hazar’ın altından Türkmen gazının Azerbaycan’a ulaştırılması için hükümetlerarası ikili anlaşmaların ve özek sektör tarafındaki doğal gaz projelerinin önünü açarken, kıyıdaş devletlerin çevresel ihlalleri boru hattının yapılmasını engellemek için araçsallaştırma ihtimalini de gündeme getirmiş durumda.
Türkiye’nin Enerji Güvenliği’nde Türkmen Gazının Rolü
Türkiye’nin enerji güvenlik stratejisi, tedarik esnekliği sağlayarak tek bir tedarikçiye bağımlılığı azaltmak ve jeopolitik konumundan yararlanarak dirençli bir enerji politikası oluşturmaktır. Türkiye üzerinden geçen her doğal gaz hattı, ülkemizin jeopolitik öneminin arttırılması ve doğal gaz hub’ı olma yönündeki hedefleriyle uyumludur. Örneğin, 2023 yılında Türkiye, Azerbaycan’dan TANAP aracılığıyla yaklaşık 10 bcm gaz aldı ve aynı zamanda Avrupa’ya transit olarak 12 bcm gaz gönderdi. TANAP ve TAP’ın yıllık gaz taşıma kapasitesi yakında 32 bcm’e ulaşacak, ancak Türkmen gazının da bu hattan Türkiye’ye gelmesi durumunda kapasitelerin 50 bcm’in üzerine çıkarılması gerekiyor.
Diğer yandan, Türkmen gazının Batı piyasalarına ulaştırılması konusunda ciddi bir transit geçiş problemi bulunuyor. Uluslararası yaptırımlar nedeniyle İran geçişi şu an için mümkün görünmüyor. Diğer yandan, İran’ın özellikle kış aylarında Türkiye’ye yönelik tedariklerde dahi rutin olarak gaz kesintisine gitmesi transit geçiş için güvenilirlik parametresini ciddi şekilde akamete uğratıyor.
Hazar Denizinin statüsü hususunda 2018 yılında imzalanan protokol ise, boru hatlarının inşa edilmesi hususunda yeterli netliği ortaya koymuş değil. Her ne kadar protokol ile boru hatları da dahil olmak üzere Hazar’ın altından geçecek projelerin uluslararası hukuka uygun bir şekilde inşa edilebileceği imza altına alınmışsa da söz konusu projelerde kıyıdaş tarafın onayının alınması, çevre ile ilgili hususlarda tüm tarafların söz hakkı olması, fiili tıkanıkları da beraberinde getirebilir. Rusya başta olmak üzere, İran ve bir ölçüde Azerbaycan’ın kendi doğal gaz kaynaklarının pazarlanmasını önceliklendirecek olması, Türkmenistan’ın Batı pazarlarına erişimini zorlaştıracak rekabet engellerini de beraberinde getirmesi güçlü ihtimal olarak öne çıkıyor.
Günümüz şartlarında Ukrayna’daki savaş, uluslararası sistemde büyük bir deprem etkisi yaratarak Rusya’nın Orta Asya’daki etkisinin azalmasına neden oldu. Bu durum ve Türkiye-Azerbaycan’ın güç birliği içeren mutabakatı, Türkmenistan gazının gelmesi için yıllardır beklenen siyasi dengeleri, tüm potansiyel engellere rahmen oluşturmuş olabilir.