Türkiye’nin tekstilde sürdürülebilirlik köşesini kapması lazım
Ekonomideki büyüme modelinin değişmesi gerektiğini geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Bu değişimin gerçekleşmesi ihracattaki katma değerin artırılması veya rekabetçi alanların ortaya konması. Gerekirse yeni yönlerin tespit edilmesi gerekiyor. Yeni yönleri tespit etmek de dünyada oluşan yeni ekonomi modelleri ve yaklaşımlara göre hareket etmekten geçiyor. Siz sormadan söyleyeyim, hangi sektörde ‘yeni yön’ tespiti yaparsanız yapın, tabanda iki ana akım var. “Teknoloji” ve “Sürdürülebilirlik” bu noktalarda Türkiye ekonomisi ve sektörlerin avantaj ve dezavantajlarını tespit etmeleri, yönü buna göre tespit etmeleri eksiklik varsa da tamamlamaları gerekiyor.
Tekstile ihracatta yeni yön
İhracat deyince ilk aklımıza gelen sektörlerden biri kuşkusuz tekstil. İşte tekstilde gidilmesi gereken yeni yön ile ilgili SUN Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk ile sohbet ettim. Neden derseniz? Aslında Türkiye’de gidelecek yön ile ilgili yeni yolunu bulan şirketler biri… İyi bir örnek oluşturuyorlar. Elvan Ünlütürk ile konuşmamamızın en can alıcı noktası şu: “Türkiye’nin bence sürdürülebilirlik, yani tekstildeki sürdürülebilirlik köşesini kapması lazım. Biz mesela EKOTEN olarak bir startup’a yatırım yaptık. Suyun %93-95’ini geri kazanmak için çalışılıyor, denemeleri bitirmek üzereyiz. Türkiye’de politik olarak böyle bir şeyi eğer bir firma yapabiliyorsa diğer firmalar da bunu nasıl yaygınlaştırabilir, nasıl kolaylık sağlanabilir, bu konulara kafa yormak lazım”.
Evet kafa yormakla kalmamak, üzerinde çalışmak üstelik de çok hızlı olmak lazım. “Sürdürülebilir Tekstil”de Türkiye’nin gerçekten bir fırsatı var. Dünya markaları artık bunu zorluyor zaten. Başka türlü ayakta kalmak mümkün değil. Üstelik fiyat rekabetinde de artık çok gerilerde olduğumuz kesin… O zaman sektörün sürdürülebilirlik yeteneğini güçlendirmek gerekli. Elvan Ünlütürk buradaki avantajı şöyle aktarıyor: “Bir şekilde sürdürülebilirliğe tutunmalıyız. Yine aslında lokasyonumuz ve Avrupalıların bizi doğuya göre kendilerine daha yakın hissetmeleri bir sürü şeyi kolaylaştırıyor. Mesela biz bir proje yapıyoruz. Diyorlar ki geri dönüştürülecek tekstili toplamak için en doğru yer zaten Türkiye. Neden? Zaten Türkiye’de çok büyük bir tekstil imalatı var. Avrupa’ya da yakın. Şimdi mesela bunu sahiplenmek bence çok değerli. Teknik olarak bu seneye kadar hala daha çözülmemiş konular vardı. En son bizim genel müdürümüz Amerika’ya gitti. Normalde kumaşın içindeki “likra”yı ayıramıyorduk ve yüzde 2’den daha yüksek “likra” varsa bir kumaşın içerisinde o “recycle“ olmuyordu. Şimdi bu teknik baraj aşılmış durumda”.
Dünya markaları buna yöneliyor Elvan Ünlütürk, “Dünya markaları ile çalışan SUN Tekstil, buradan ciddi taleplerin geldiğini ve kendilerini ona göre hazırladıklarını söylüyor”.
“Mesela Inditex birçok ortaklık yapıyor. Neden yapıyor? Çünkü elimizde ürettiğimiz ürünü tekrar başa sarmamız lazım. Döngüsel ürün sürecine girmeliyiz artık. Bunun başka yolu yok. Daha fazla Afrika’ya ürün göndermek tabii ki zaten çare değil. O yüzden de teknoloji yaygınlaştığı zaman aslında bu konu biraz daha hızlanacak. Türkiye açısından tekstil sektörü hala daha vazgeçilebilecek bir sektör değil. Türkiye’nin de bir gerçeği var ki 2,5 milyon insan bu işten ekmek yiyor ve hani bu sabahtan akşama değiştirebileceğiniz bir şey değil. O yüzden Türkiye’nin hem alt yapısı hem de lokasyonu, tekstil konfeksiyonu için çok çok elverişli”.
Dönüşüm sadece %1.5
Dönüşümdeki düşük orana dikkat çeken Elvan Ünlütürk bugünkü durumu şöyle özetliyor: “Tekstil firmaları olarak sektöründe sürdürülebilirliği destekleyecek projeler yapılması gerekiyor. Çünkü recycling’i herkes konuşuyor ama teknik olarak baktığınızda gerçek anlamda yani üründen ürüne dönebilen tekstil ürünü sadece %1,5 yani çok düşük bir rakam. Öyle olduğu için de hem daha sürdürülebilir ham maddeler yaratarak ve aynı zamanda daha çevreyi az kirleten boyama metotları yaratarak sektörün mutlaka ve mutlaka bunu ayakta tutması gerekiyor. Tekstil sektörüyle ilgili değişimler hem sürdürülebilirlik açısından sektörü zorluyor, aynı zamanda Türkiye’nin özelinde de Türkiye şu anda tekstil ve konfeksiyon için ne yazık ki çok pahalı hale gelmiş durumda. Başka bir çıkış yolu da görülmüyor”.
İLK AR-GE OFİSLERİNDEN BİRİYİZ
SUN Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, gelecek için bu çalışmaları nasıl yaptıklarını şöyle aktarıyor: “2011’den bu yana AR-GE ofisimiz var. Ofisimiz Türkiye’deki ilk tekstil AR-GE ofislerinden bir tanesi ama oradaki AR-GE ofisimizde geliştirdiğimiz ürünler daha çok teknik tekstillere yönelik ve üniversitelerle farklı kurumlarla ortak projeler yapılıyor. Normal bizim Sun Tekstil’in ihraç ettiği ürüne yönelik değil. Sun Tekstil olarak biz Inditex, H&M, Marks Spencer gibi müşterilere hızlı moda dediğimiz ürünleri yapıyoruz. O yüzden aslında bu bahsettiğim tasarımcılar için son Sun Design Project’i yaratma nedenimiz de bizim en kuvvetli kasımız tasarım aslında. Yurt dışında İngiltere’de İspanya’da tasarım ofislerimiz var. Tasarım öğrencilerinin de gerçek hayatı hissederek yetişmesi ve görmesine önem verdiğimiz için böyle bir program yaptım. Onun dışında insan kaynağı geliştirmek için özel staj programları yapıyoruz.
“JİMMY KEY 67 MAĞAZAYA ULAŞTI”
Elvan Ünlütürk kendi markalarını da artık büyüttüklerini söylüyor: “Jimmy Key başladığı zaman daha genç bir markaydı. 1997 yılında kurduk markayı. Hem bayan hem erkek ürünler yapıyorduk. Aradan geçen yıllar boyunca çok da fazla konsantre olamadık. Hep bizim ihracat işimiz SUN Tekstil tarafı daha ağır bastı. 3 sene önce pandemi ile birlikte organizasyon değişikliği yaptıktan sonra dedik ki biz markamızı olması gereken yere getirelim.
3 sene önce 31 mağazayla başladık. Şu anda Türkiye’de 67. mağaza açılmış olacak. Yurtdışında 3 tane mağaza açtık. Ayrıca bayilik vermeye başladık. İlk bayi mağazamız da Azerbaycan’da açıldı. Mesela Romanya’da, Azerbaycan’da, Suudi Arabistan’da bayilik yoluyla büyüme planımız var. Suudi Arabistan’da ocak ayında 4 mağaza birden açılıyor. Bunun dışında da e-ticaret konusu var. E-ticarette de globalde de büyümeyi hedefliyoruz”.