Türkiye’nin gündemine giren sürdürülebilirliğe güvence denetimi vereceklerin sınavı
Ebubekir Taşyürek
Yeminli Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi
Kamu Gözetim Kurumu, kendisine verilen yasal yetkiye istinaden oluşturduğu mevzuat alt yapısı ile sürdürülebilirliğe ilişkin güvence denetimlerini yürütmek üzere sürdürülebilirlik denetçisi olarak yetkilendirilecekleri belirlemek amacıyla iki farklı tarihte “Sürdürülebilirlik Denetçiliği Sınavı” yapmıştır.
Bu sınavlarda sorulan soruların, muhtevası, şekli, uzunluğu, cevapları, sınavın süresi, sınavlardaki başarının beklenenin çok altında olması ve 70 puanlık baraj gibi konulardaki tartışmalar ilgili mesleki mahfillerde hala tartışılmaya devam etmektedir. KGK yönetimi sürdürülebilirlik ekibinin sınava ve sorulara ilişkin görüşünün; “soruların regülasyon (düzenleme ve ayarlama) yaklaşımıyla sorulduğu, ifadelerin eksik verilemediği, kaliteden taviz verilemeyeceği, denetçi yetkilendirilmesi için gerekirse daha sık sınav yapılabileceği” şeklinde olduğu şifahi olarak konuşulmaktadır.
Eğer sınava konusunda KGK bu görüşte ise sınav sorularına ilişkin bu açıklama ve savunmaların muhatap tarafları ikna edici olması bir yana, tutarlılığı ve kuşatıcılığının tartışılması önümüzdeki süreçte de devam edecektir. Bu yazımızda özellikle mesleki yeterlilik sınavlarında ölçme ve değerlendirmeye ilişkin ilim insanlarının da görüşlerinden hareketle değerlendirmeler yapılmıştır.
Sürdürülebilirlik Denetçiliği öncesi süreç
Dünyada yaşanan iklim değişikliği, küresel ısınma ve doğal kaynakların azalması gibi meseleler sonucunda ortaya çıkan her konuda sürdürülebilirlik olgusu kapsamında, işletmelerin performanslarını finansal tabloların tamamlayıcısı olarak kabul edilen sürdürülebilirlik raporlarıyla ölçülmesi noktasına gelinmiştir. Bu kapsamda, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede yapılan düzenlemelerle kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin mecburi uygulamalara geçilmiş, buna paralel olarak ülkemizde de firmaların uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak, paydaşlar ve yatırımcıların karar vermesini kolaylaştırıp raporlarda tekdüzelik sağlamak amacıyla yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 88’inci maddesinde yapılan değişiklikle Kamu Gözetim Kurumu’nun; uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını belirlemeye ve yayımlamaya, gerektiğinde değişik işletme büyüklükleri ve sektörler itibarıyla farklı düzenlemeler yapmaya yetkili kılınması sonrası KGK, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Vakfı (IFRS Vakfı) altında kurulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından yayımlanan ve 140’tan fazla ülkede kabul gören Uluslararası Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını benimseyerek, söz konusu standartları tercümeyle TSRS 1 “Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler” ve TSRS 2 “İklimle İlgili Açıklamalar” adlarıyla mevzuata kazandırmıştır.
Söz konusu TSRS’lere uygun olarak hazırlanacak sürdürülebilirlik raporlarının işletmelerimize stratejik yararlar sağlamasının yanı sıra ülkemizi de uluslararası yatırımcılar tarafından tercih edilen bir ülke hâline getireceği aşikar olup, teknik açıklama konularını içeren sürdürülebilirlik raporlarının, genel raporlama paketinin bir parçası olması ve finansal tablolarla bağlantısı da dikkate alındığında bu raporlara ilişkin güvence denetimlerini üstlenecek olan denetçilerin farklı hususlarda bilgi, yetkinlik ve tecrübeye sahip olmasını gerekli kılmaktadır.
Sınav yapmanın amacı, sonuçları ve değerlendirme ilkeleri
Bilindiği üzere yapılan bütün sınavların temel amacı, adayların bilgi ve becerilerinin nesnel yani doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen ve güvenilir bir şekilde ölçülmesi olmalıdır. Ancak, sürdürülebilirlik denetçiliği sınavındaki soruların genel bir kanaatle "kavranması güç, anlaşılmayan ve tamamen ezbere dayalı" olduğu yönündeki eleştiriler, ölçme ve değerlendirme ilkeleri açısından çeşitli problemlere işaret etmektedir.
Tartışma konusu olan bu hususların, sınavın amacıyla bağdaşmayan sonuçlara yol açabileceği gibi, mesleki yeterliliğin doğru şekilde ölçülmesini de engelleyebileceği düşünülmelidir.
Düzenleme ve ayarlama anlamına gelen “regülasyon yapmak…” noktasından hareket edildiği söylenerek, kurumların içinde bulundukları konuma, misyon ve vizyonlarına, etkilenecek sektörlere, yapılan işten umulan yararlara ulaşılmaya, geçmiş ve gelecek tarihi süreçlere uygun olmayan bir noktaya gelmek durumunda kalınabilir.
Aslında kurumun güvence denetimlerini yürütmek üzere sürdürülebilirlik denetçisi olarak yetkilendireceği kişilerin seçiminde en önemli nokta adayların bu işi yapacak zeka, yetkinlik ve bilgi seviyelerinin sağlıklı olarak ölçülmesidir.
Ölçme ve değerlendirmenin temel ilkelerinden ikisi geçerlilik ve güvenilirliktir. İlim adamları yaptıkları yüzlerce çalışma ve değerlendirmede ölçme ve değerlendirme ilminin temel ilkelerinden birinin geçerlilik olduğunu vurgulayarak, bunun da bir sınavın ölçmek istediği yeterliliğin ne kadar doğru ölçüldüğü ile ilgili olduğunu ifade etmişlerdir. Çünkü ezbere dayalı soruların genellikle adayların bilgi ve kavrayış seviyelerini değil, yalnızca kısa süreli hafızalarını değerlendirdiği için geçerlilik problemi oluşturduğunu savunmuşlardır.(1)
Ayrıca yine ilim insanları soruların statik tercüme ve dile yatkın ifadelerden oluşmasının, adayların bilgi seviyelerini gösterebilmelerini engelleyerek sınav sonuçlarının güvenilirliğini zedelendiğini vurgulamışlardır ki(2) bu değerlendirme tam da “Türkçe karşılığı sorunlu tercüme metinlere” dayanılarak hazırlanan “Sürdürülebilirlik Denetçiliği Sınav” sorularını ifade ediyor gibidir.
Ölçme ve değerlendirme ilminin diğer bir temel ilkesi de güvenilirliktir. Bu kavram “sınavın farklı zamanlarda, farklı kişilerce veya farklı şartlarda tekrarlandığında aynı sonuçları üretme kapasitesi” olarak tanımlanmaktadır. İlim insanları soruların bu kapsamda; açık olmaması ve net bir değerlendirme kriterine sahip olmaması halinde adayların gerçek mesleki yeterliliklerini yansıtamayarak sınavların güvenilirliğinin zedeleneceği, “sonuçların rastgele varyasyonlar göstermesine yol açabileceği” şeklinde değerlendirerek güvenilirliğin önemini ifade etmişlerdir. (3)
Mesleki yeterlilik sınavlarının diğer sınavlardan farkı
Diğer taraftan rutin eğitim sınavlarının mesleki yeterlilik sınavlarından farklı kıstaslar taşıması gerektiği genel olarak kabul görmüş ve uygulama bu şekilde gelişmiştir. Mesleki yeterlilik sınavlarının, adayların yalnızca teorik ve ezber bilgi düzeylerini değil, aynı zamanda analitik düşünme, problem çözme, revizyon ve tatbikat becerilerini de ölçmesi gereklidir.
İlim insanları sürdürülebilirlik denetçiliği gibi “spesifik ve teknik bir alanlarda yapılan sınavların, gerçek mesleki senaryolar ve uygulama odaklı sorularla desteklenmesi gerektiği” noktasında görüş beyan etmişlerdir. (4) Çünkü dile uyum sağlamamış tercüme metinlerin, ezberine dayalı soruların ağırlıklı olduğu bir sınav sisteminde, adayların kritik düşünme ve uygulama yeteneklerinin değerlendirilmesi yapılamamakta, dolayısıyla meslek için uygun adayların seçilmesi zorlaşmaktadır. Diğer taraftan tutarsız ve anlaşılmayan soruların, sınavın şeffaflık ve adalet ilkelerine de aykırılık teşkil ettiği, adayların sınav içeriği ve formatı hakkında net bir anlayışa sahip olmaması, tereddütlü yaklaşması, yalnızca sınav sonuçlarını değil, aynı zamanda mesleğe olan güveni de olumsuz etkileyebileceği ifade edilmiştir. (5)
Bütün bu nedenlerle özellikle iklim değişikliği, küresel ısınma ve doğal kaynakların azalması gibi hayati konulara fokuslanmış sürdürülebilirlik denetçiliği gibi insanlığın geleceğine odaklı, hızla gelişen ve değişen bir alanda, sınavların bilinen ve ezere dayalı bilgiler dışında genel kavrama, yetkinlik, bilgi ve becerilere odaklanması gerektiği açıktır.
Sonuç;
Kurumların sürekliliğine dair bilgi edinilmesine yönelik bütün kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayan ve finansal raporların/tabloların tamamlayıcısı olarak kabul edilen sürdürülebilirlik raporlarının firmaların faaliyetlerini tüm yönleriyle anlama ve kavramaya kaynak teşkil edeceği açıktır. Sürdürülebilirlik raporlarda sunulan bilgilerin güvenilir olması ise ancak bağımsız üçüncü taraflar eliyle yürütülebilecek güvence denetimleri sayesinde mümkün olacağından, bu durum sürdürülebilirlik alanında güvence denetimi hizmetinin doğmasına neden olmuştur. Sürdürülebilirlik raporlamasında yer alan bilgilerin güvence denetimlerini bağımsız denetçilik yetkisini haiz kişiler arasından gerekli beceri, yetkinlik ve tecrübeye sahip denetçilerce yerine getirilmesi anlamlı ve önemli bir karardır.
Bu bağlamda Sürdürülebilirlik Denetçiliği yetkisi verilecek zaten bağımsız denetçilik yetkisini haiz kişilerin gireceği sınavların daha etkili ve adil bir şekilde yapılandırılması için, ölçme ve değerlendirme ilkelerine uygun bir şekilde tasarlanması kaçınılmazdır.
Bu nedenle;
- Bilgi ve becerileri daha doğru bir şekilde değerlendirebilen, denetim senaryolarını içeren uygulama odaklı(3) sorular,
- Açık, anlaşılır ve standart bir yapıya sahip, güvenilirliği artıracak standartlaştırılmış formattaki(4) sorular,
- Ezber yerine analiz, sentez ve değerlendirme becerilerini ölçen yüksek düzey bilgiyi işleme kapasitesine sahip ve bu bilgilerle nasıl etkileşime girileceğinin becerilerini ölçmeye odaklanan(5) sorular kullanılmalıdır.
Bu tür düzenlemeler, yalnızca sınavların geçerlilik ve güvenilirliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda mesleğin itibarını ve sınava giren adayların sürdürülebilirlik başarı ve motivasyonunu da olumlu yönde etkileyecektir.
Dipnotlar:
(1)Yağcı, M. ve Ünal, M. (2014). Uyarlanabilir Çevrimiçi Sınav Sisteminin Tasarlanması ve Uygulanması. Procedia - Sosyal ve Davranış Bilimleri, 116, 3079-3083.
(2)Al-Qdah, M. ve Ababneh, I. (2017). Çevrimiçi ve Kağıt Üzerinden Sınavların Karşılaştırılması: Suudi Öğrencilerin Performansları ve Algıları. Uluslararası Bilgi ve Eğitim Teknolojileri
Dergisi, 7(2), 106-109
(3)Tomic, S., Paunovic, V. ve Bosnić, I. (2020). Özetleyici bilgi değerlendirmesinde bilgisayar tabanlı soru ve sınav değerlendirmesi. 2020 43. Uluslararası Bilgi, İletişim ve Elektronik
Teknolojisi Sözleşmesi (MIPRO), 1520-1525.
(4) Stephenson, B. (2018). Sınavlarda Bilgisayar Programlama Sorularını Kullanma Deneyimi. 23. Batı Kanada Bilgisayar Eğitimi Konferansı Bildirileri.
(5)Afriana, N., Halim, A. ve Syukri, M. (2021). Öğrencilerin Ulusal Sınav Sorularını Tamamlamada Eleştirel Düşünme Becerilerinin Özelliklerinin Analizi. Penelitian Pendidikan IPA
Dergisi, 7(2), 196-201.