Türkiye’nin çıkış yolu 100 milyar dolarlık ara mal yatırımından geçiyor
MANİFESTO’nun ortakları Ozan Özkan ve Selin Bozkurt ile ekibin temel direği Ozan Öcal, pandemi öncesi öncülüğünü yaptıkları buluşmaları anımsattı:
- 2.5 yıldır “Patronlar Kulübü” buluşması yapamadık. Pandemi döneminin ilk buluşmasını Dünya Gazetesi’nde yapmak isteriz.
Geçen akşam Talip Aktaş ve Ömer Türkdönmez liderliğindeki yazıişleri ekibi gazeteyi bağladıktan sonra “Patronlar Kulübü” konukları geldi.
Konuklarımızı Hakan Güldağ, Şeref Oğuz, Mustafa Kemal Çolak, Mecit Yılmaz, Veysel Ağdar, Sibel Aydoğan’ın aralarında bulunduğu ekiple karşıladık.
Sohbet Yataş Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Altop’un kurlarda yaşanan dalga boyu büyük hareketi hükümetin “yeni model” şeklinde tanımlamasına ilişkin yorumuyla başladı:
- 1957’den beri devalüasyonları yaşadım. Her seferinde de bunun ihracatı tetiklemek için yapıldığı söyleniyor. Ben yüksek döviz kurunun ihracata katkısının kalıcı olduğunu görmüş değilim.
Ardından bugün ihracatta yaşanan durumu özetledi:
- Dünyanın her köşesindeki ihracat müşterisi, Türkiye’de yaşanan kur dalgalanmasını yakından izliyor. Ülkemizden aldığı ürünlerde “ucuzun ucuzu” arayışına giriyor.
Borusan Otomotiv CEO’su Hakan Tiftik araya girdi:
- Aslında ihracatta yukarı yönlü ivme dünyada yaşanan navlun krizi ile birlikte başladı. Türkiye, tedarikte öne çıktı. Ülkemize sipariş kaymaları oldu ve sürüyor. Bu da ihracatımızı tetikledi. Yani, ihracattaki artışın temel nedeni döviz kuru değil.
Yavuz Altop sürdürdü:
- “İhracat artsın, cari açık kapansın” diyorlar. Ne satıyoruz, ona bakalım. Bir kere kilo başına 1.3 dolar ihracat geliri söz konusu. Yani, ortalamada katma değer düşük. Ayrıca, ihraç ürünlerimizin içinde yüzde 60 ithal mal var. Bu durumda cari açık kalıcı olarak kapanmaz.
Kenan Yavuz, özelleştirme öncesinden başlayan Petkim Genel Müdürlüğü ve Socar’ın CEO’su olduğu döneme uzandı:
- 13 yıl boyunca “aşırı değerli TL”nin yanlışlığını anlatmaya çalıştım. Dönemin ekonomiden sorumlu Bakanı Ali Babacan ve ekibiyle bu konuyu çok tartıştım. O dönemde 1 dolar 1.5 TL yerine 2.5-3 TL olsaydı, bugün bu noktaya gelmezdik.
2012 yılındaki Star Rafinerisi kredisine dikkat çekti:
- 23 uluslararası bankadan yüzde 3.5 faizle 18 yıl vadeli 3.5 milyar dolar kredi kullandık. Çünkü, o sırada Türkiye“yatırım yapılabilir ülke” notuna sahipti.
Türkiye’nin son birkaç yıldır “yatırım yapılabilir ülke” notunun altında olduğuna işaret etti:
- Bugün de “aşırı değerli TL” ile türbülansa girdik. Ne aşırı değerlisi, ne de aşırı değersizi makbul değil. Böyle bir ortamda yatırım kararı almak mümkün olmaz.
Sonra asıl can alıcı noktaya odaklandı:
- Türkiye’nin ihraç ürünlerinin içinde yüzde 70 dolayında ithal ürün var. Petrokimyada bu oran yüzde 92’yi buluyor. Oysa Türkiye, petrokimya ürünlerinin önemli bölümünü üretebilir.
6-8 yıllık dönemde ara malı üretimlerine dönük yatırım yapılması gerektiğinin altını çizdi:
- Türkiye’nin ara mal, yatırım malı üretimine dönük 100 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacı var. Bunun dışında çıkış yolumuz yok. Türkiye’nin çıkış yolu buradan geçiyor.
Bu noktada şu örneği verdi:
- Tonu 420 dolar olan petrolden polipropilen ürettiğinizde tonu 1800 dolara ulaşıyor. Katma değer burada kendini gösteriyor.
Kenan Yavuz konuşurken aklıma Nisan 2018’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen “Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi” töreni geldi.
O törende “teşvik belgesi” alan şirketler arasında Sasa da vardı. Sasa, ilk aşamada Yumurtalık’ta 3.5-4 milyar dolarlık bir tesis kuracaktı. Bunun için Yumurtalık’ta hedeflediği büyüklükte yatırım alanı için önünün açılmasını bekliyordu.
Aradan 3.5 yıl geçti, Sasa planına rafineriyi de ekleyip, 20 milyar dolarlık yatırım kararı aldı. Ancak, bu yatırım için arazi sorunu bir türlü çözülemedi.
Unutmayalım, Sasa yatırımı, cari açıkta 2.5 milyar dolarlık azalma sağlayabilecek…
Memur maaşı bile ödeyecek para yokken stratejik yatırım yaptılar
KENAN Yavuz, Petkim Genel Müdürlüğü döneminde uçakta Süleyman Demirel’in ilk Başbakanlık döneminin Sanayi Bakanı Ali Naili Erdem’le karşılaştı.
Erdem, Kenan Yavuz’un Petkim’in başında olduğunu öğrenince Demirel’in kendisini Almanya’ya gönderdiğini anımsadı:
- Ali Naili Bey, Almanya müthiş bir kalkınma hamlesine imza attı. Git bak bakalım ne yapmışlar.
Erdem, bir hafta sonra döndü, izlenimini Demirel’e aktardı:
- Sayın Başbakanım, Almanya petrokimya yatırımlarıyla atak yapmış. Bizim de petrokimya yatırımı yapmamız gerekiyor.
Demirel, Erdem’e dert yandı:
- Şu anda Hazine’de memur maaşı ödeyecek para yok. O yatırımı nasıl yapacağız?
Erdem, formülünü ortaya koydu:
- Sayın Başbakanım, Sovyetler Birliği’nden borç alabiliriz.
Kenan Yavuz, Ali Naili Erdem’in Petkim’in kuruluş öyküsünü ağlayarak anlattığını belirtip sürdürdü:
- Memur maaşı ödemekte zorlanan Türkiye, söz konusu dönemde, yani 1965-1972 arasında Petkim, Tüpraş, Erdemir, Seydişehir gibi temel sanayi yatırımlarına imza atabilmiş.
Ardından ekledi:
- Bu örnekleri unutmayalım, ders alalım…
Enflasyondan kaçan bize geliyor
DEKAR Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kuzu, yaşanan kur dalgasının gayrimenkul sektörüne yansımasını irdeledi:
- Gayrimenkulde elinde stok olanlar iyi fiyatla satış şansı yakaladı. Mevduat faizlerinde indirim olsa da, bu düşüş henüz kredi faizlerine yansımadı.
Üst segment projelerde satışların iyi gittiğini vurguladı:
- 3 milyon lira ve üstü fiyatı olan projelere talep var. Yani, üst gelir grubu alım yapıyor. Bir anlamda enflasyondan kaçan bize geliyor.
Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkanvekili İrfan Aşçıoğlu araya girdi:
- Maliyetimiz dolarla oluşuyor, satışı TL ile yapıyoruz. Son projemize başlarken dolar 7.20 lira idi. Projemizin yüzde 50’sini o günlerde sattık. Şimdi hesapları 14 lira üzerinden yapıyoruz. Kalan konutları ona göre fiyatlandıracağız.
Salih Kuzu’nun taleple ilgili sözlerini perçinleyen mesaj verdi:
- Ciddi bir talep var. Gayrimenkul yeniden güvenli liman haline geldi.