Türkiye’de “SMART” hedefler belirleyen şirketlerin sayısı artıyor

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

EY (Ernst & Young), Türkiye dâhil olmak üzere faaliyet gösterdiği 150’den fazla ülkede 2021 yılı içerisinde net karbon ayak izinin negatif olması için sorumlu olduğundan daha fazla karbonu atmosferden uzaklaştırarak veya dengeleyerek ‘karbon negatif’ hale geleceğini açıkladı. EY, 2025’te ise atmosfere yeni emisyon eklemeyerek ‘net sıfır’ olmayı hedefliyor. EY’ın sürdürülebilirlik alanında açıkladığı plan, şirketin NextWave Stratejisi’nin bir parçasını oluşturuyor. Bu strateji aslında karbonsuz ekonomiye geçiş sürecinde şirketler için önemli bir örnek, bir yol haritası niteliği taşıyor.

Stratejinin detaylarını, “EY olarak, sürdürülebilir çözümlerimiz ile paydaşlarımızın sürdürülebilirlik alanına dair farkındalığını artırmayı, bu yolda değer yaratmayı amaçlıyoruz. Karbonsuz ekonomiye geçiş sürecinin, farklı sektörler için çeşitli ve radikal çözümler gerektirdiğinin farkındayız” diyen EY Türkiye İklim Değişikliği ve  Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan’dan dinledim.

Sürdürülebilirlik taahhütlerinde bankacılık sektörü öne çıkıyor

“Türkiye’de şirketlerin son dönemde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı da göz önünde bulundurarak kısa, orta ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleri belirledikleri ve çeşitli taahhütler ortaya koyduklarını görüyoruz. Şirketlerin sürdürülebilirlik taahhütlerini vermelerinde rol oynayan inisiyatif ve girişimler de var. Örneğin, Science Based Target (Bilim Temelli Hedefler) çerçevesinde, Türkiye’de yedi şirket bilime dayalı hedef taahhüdü verdi; iki şirket 2020 yılında hedeflerini en fazla 1.5oC’lik sıcaklık artışı hedefiyle uyumlu hedef olarak düzenledi. Türkiye’den sekiz şirket TCFD - İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü destekçileri arasında yer almakla birlikte bu kapsamda hedeflerini belirledi. Türkiye’de sürdürülebilirlik taahhütleri ortaya koyan ve hedef belirleyen bu şirketlerin özellikle bankacılık sektöründe öne çıktığını görüyoruz. Türk finans sektörünün önde gelen altı bankası, hedef belirleme konusunu da içeren BM Sorumlu Bankacılık Prensipleri uygulamayı taahhüt etti. Bu örneklerden hareketle, Türkiye’de SMART (spesifik, ölçülebilir, ulaşılabilir, gerçekçi ve zamana bağlı) hedefler belirleyen şirketlerin sayısındaki artış son zamanda hız kazanmaya başlasa da, bu şirketlerin hedeflerine ulaşması konusunda attıkları somut adımları, başarılı olup olmadıklarını ya da ne derecede başarılı olduklarını gelecek dönemlerde de değerlendiriyor olacağız.”

Yaşanan dönüşüm iklim krizi ile mücadele için fırsat sunuyor

“Pandemi döneminde hem tedarik zincirinin hem de nakit akışının önemi daha iyi anlaşıldı. KOBİ’lerin birçoğu olumsuz bir şekilde etkilendi. Bu sürecin güçlü bir şekilde atlatılması adına, tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve nakit akışın rehabilite edilmesi için, KOBİ’lerin iyi bir tedarik zinciri stratejisine sahip olmaları gerekiyor. Tedarik zinciri uygulamalarında finans ve teknoloji açısından yeterli kaynakların olması, işletmeler için güçlü tedarik zinciri stratejinin kurulmasını sağlıyor. İçinde bulunduğumuz “yeni normal” döneminde değişen iş modellerine uyum sağlamak için, KOBİ’lerin nakit odaklı olmaları da gerekiyor. Öte yandan EY Türkiye olarak, dijital ortama teması zorunlu kılan bu salgına uyum sağlamanın tek yolunun dijitalleşme sayesinde olacağının farkındayız. Teknolojik gelişmelerinin arasında bize büyük bir fırsat olarak sunulmuş dijitalleşme, aynı zamanda azalan enerji tüketimleri ile çevresel etkilerin minimize edilmesini sağlıyor. COVID-19 salgını sonucunda yaşanan dönüşüm gündemi, iklim kriziyle mücadelede hepimiz için bir fırsat olabilir.”

DÜŞÜK KARBONLU ÜRÜN ÜRETİMİ İÇİN SANAYİDE DÖNÜŞÜM GEREKLİ

“Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın büyük bir dönüşüm getireceğini söylemek mümkün. Bu dönüşüm yalnızca Avrupa’yı değil, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük ticari ortaklarından biri olarak pek çok riski bir arada barındırmasına karşın, atacağı proaktif adımlarla bu risklerin fırsata dönüştürülmesini sağlaması mümkün. Sınırda Karbon Mekanizması ile AB sınırları içinde yer alan ülkelere yapılacak ihracattan kaynaklanan karbon emisyonlarının fi yatlandırılması hedefleniyor. Bu durum, Gümrük Birliği’nin de güncellenmesi anlamına gelebilir. AB, serbest ticaret anlaşması yapabilmek için aday ülkelerin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasını yeterli bulmayacak, buna ek olarak anlaşmayı etkin olarak uygulama ön şartı da getirecek. Ancak bu riskler fırsata dönüştürülebilir. Düşük karbonlu ürün üretilmesi teşvik edildiğinden, düşük karbonlu ürün üretimi ile Türkiye AB ülkelerine daha rahat ihracat yapabilir ve finansman olanaklarına daha rahat erişebilir.”

7 hedefe odaklanan sürdürülebilirlik planı

● 2025’e kadar iş seyahati kaynaklı emisyonların yüzde 35 azaltılması.

● Genel ofis elektrik kullanımının azaltılması ve 2025’e kadar EY ihtiyaçları için yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanılması.

● Sanal enerji satın alma sözleşmeleri (PPA) yoluyla elektrik tedarik kontratlarının yapılandırılması ve ulusal şebekelere EY’ın tükettiğinden daha fazla elektrik sağlanması.

● EY ekiplerine karbon emisyonlarını takip etmelerini sağlayacak ve azaltmalarına yardımcı olacak araçların sunulması.

● Her yıl atmosferden EY’ın sorumlu olduğundan daha fazla karbonun uzaklaştırılması.

● EY müşterilerinin işletmelerini karlı bir şekilde karbonsuz hale getirmelerine yardımcı olacak hizmet ve çözümlere yatırım yapılması.

● EY tedarikçilerinin yüzde 75’inin 2025 yılına kadar karbon emisyonlarına ilişkin hedef koyması

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar