‘Türkiye Yüzyılı’nda katılım finansın rolü
Prof. Dr. Fatih Yardımcıoğlu
Sakarya Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi
Kalkınma, bir toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ve politik yönden ilerlemesini ve refah düzeyini artırmasını ifade eder. Kalkınma, bir toplumun sürdürülebilir bir şekilde büyümesi, yoksulluğun azaltılması, eşitsizliklerin giderilmesi, iş imkânlarının artırılması, sağlık, eğitim ve diğer sosyal hizmetlerin geliştirilmesi gibi birçok gelişmeyi kapsar. Yani kalkınma sadece ekonomik büyümeyi ifade etmemektedir. Son yıllarda kalkınma noktasında Türkiye’nin sahip olduğu istikrarlı siyasi ortam sayesinde küresel piyasalarda güvenilir bir iş ortağı haline gelmesi, dış ticarette ulaştığı ihracat rakamları, gerçekleştirdiği büyük altyapı yatırımları, istihdam artışı ve eğitim, sağlık ve ulaşım alanındaki sosyal gelişmeler ile önemli bir atılım gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Katılım finansın kalkınmadaki rolü de oldukça önemlidir. Katılım finans, faizsiz finans anlayışı ile işleyen bir finansal sistemdir. Sadece katılım bankacılığını değil, tekafül dediğimiz katılım sigortacılığı başta olmak üzere geniş bir ağı kapsar. Katılım finansın kalkınmadaki rolü, ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak, iş imkanlarını artırmak, yoksulluğu azaltmak, eşitsizlikleri gidermekve sosyal hizmetlerin geliştirilmesine yardımcı olmaktır.
Katılım finansın kalkınmadaki rolü şu şekilde özetlenebilir:
1- Katılım finans kurumları, ortak girişimler ve risk paylaşımı prensiplerine dayanarak, girişimciliği teşvik eder ve iş imkânlarının artırılmasına katkı sağlar.
2- Katılım finans kurumları reel ekonomiyi destekler.
3- Katılım finans kurumları, sosyal hizmetlerin geliştirilmesine yönelik yatırımlar yaparak, sağlık, eğitim ve diğer sosyal alanlarda ilerleme sağlanmasına yardımcı olur.
4- Katılım finans, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini destekler ve çevreye saygılı bir yaklaşım benimser.
5- Faizsiz finans anlayışı sayesinde, yoksulluk ve eşitsizliklerin azaltılmasına yardımcı olunur.
Bu nedenlerle, Katılım finansın kalkınmadaki rolü oldukça önemlidir ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınması için önemli bir kaynak olabilir. Katılım finans, katılım prensiplerine göre işleyen bir finansal sistemdir. Katılım finans, risk paylaşımı, varlık tabanlı finansman ve faizsiz finansman yöntemleri kullanarak finansal işlemleri gerçekleştirir. Bu finansal sistem, geleneksel bankacılık sistemine kıyasla farklı bir yaklaşım benimser ve kalkınma için bir dizi fayda sağlayabilir.
Katılım finansın kalkınma ile ilişkisi şöyle açıklanabilir:
1- Finansal Kapsayıcılık: Katılım finansı, finansal hizmetlere erişim konusunda zorluk çeken topluluklara finansal hizmetler sağlamak için tasarlanmıştır. Bu finansal sistem, finansal kalkınma için önemli olan finansal katılımı artırabilir.
2- Girişimcilik: Katılım finansı, girişimciliği teşvik etmek için uygun bir ortam sağlar. Risk paylaşımı ilkesi, girişimcilerin yeni işletme faaliyetlerine başlamaları için gerekli finansmanı bulmalarına yardımcı olabilir.
3- Eşitlik: Katılım finansı, toplumsal eşitliği teşvik etmek için uygun bir araçtır. Katılım finansı, düşük gelirli kesimlere finansal hizmetler sunarak gelir eşitsizliğini azaltabilir.
4- Etik Yatırım: Katılım finansı, etik yatırımı teşvik eder. Bu finansal sistem, yatırımcıların sadece kâr elde etmekle kalmayıp aynı zamanda toplumsal fayda sağlayan sektörlere yatırım yapmalarını teşvik eder.
5- Finansal İstikrar: Katılım finansı, finansal istikrarı artırmak için uygun bir araçtır. Varlık tabanlı finansman yöntemi, finansal sisteme likidite sağlar ve finansal istikrarı artırır.
Bu nedenlerden dolayı, katılım finansı kalkınma için önemli bir araç olarak görülmektedir. Katılım finansı, finansal katılımı artırarak, girişimciliği teşvik ederek, toplumsal eşitliği azaltarak, etik yatırımları teşvik ederek ve finansal istikrarı artırarak kalkınmaya katkıda bulunabilir.
Katılım finans üretim ve KOBİ’ler için de çok önemli araç olacaktır.
Üretim, Türkiye ekonomisinin temel itici güçlerinden biridir ve ülkenin sanayileşmesi ve modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Türkiye, sanayi sektöründe önemli bir üretici konumunda olmasına rağmen son yıllarda tarım ve hizmet sektörleri de önemli bir ivme kazanmıştır.
Son yıllarda Türkiye'de üretimde ciddi bir artış yaşanmıştır. Türkiye, özellikle otomotiv, tekstil, gıda, mobilya, savunma sanayi ve inşaat malzemeleri gibi sektörlerde önemli bir üretici konumundadır. Ayrıca, Türkiye, özellikle son yıllarda savunma sanayi alanında önemli bir atılım yapmıştır ve birçok savunma sanayi ürününü yerli olarak üretmeye başlamıştır.
Türkiye'de üretim meselesini geliştirmek için aşağıdaki adımlar atılabilir:
- a) Yatırım ortamını iyileştirmek: Türkiye'de üretimin gelişmesi için öncelikle yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, hem yerli hem de yabancı yatırımcıları Türkiye'ye çekecektir. Bu da Türkiye'deki üretim seviyesini artıracaktır.
- b) Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine önem vermek: Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri, üretimin geliştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Yenilik faaliyetlerine yeterli önem verilmesi, Türkiye'deki üretim kalitesini artıracak ve daha rekabetçi bir üretim ortamı yaratılmasına katkı sağlayacaktır.
- c) KOBİ'leri desteklemek: Türkiye ekonomisinde KOBİ'lerin üretimdeki rolü oldukça büyük. Bu nedenle, KOBİ'lerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, Türkiye'deki üretim seviyesinin artırılması açısından önemli bir adım olacaktır.
- d) Eğitim ve yeteneklerin geliştirilmesi: Türkiye'de üretimin geliştirilmesi için eğitim ve yeteneklerin geliştirilmesi de önemlidir. İşletmelerin çalışanlarına eğitim ve gelişim fırsatları sunarak, üretim kalitesini artırmak ve verimliliği artırmak mümkündür.
- e) İhracata yönelik üretimi artırmak: Türkiye'deki üretim seviyesinin artırılması için ihracata yönelik üretim faaliyetlerinin artırılması gerekiyor. Bu, Türkiye ekonomisinin dış ticaret dengesini düzeltmek ve ekonomik büyümeyi sağlamak açısından önemli bir adımdır.
Bu adımların yanı sıra, Türkiye'deki üretim seviyesini artırmak için uzun vadeli bir vizyon ve strateji geliştirmek de önemlidir. Bu strateji, Türkiye'nin güçlü yanlarına dayanarak üretim seviyesini artırmayı hedeflemelidir.
Türkiye ekonomisinde KOBİ'ler, üretimde çok önemli bir role sahiptir. KOBİ'ler, Türkiye ekonomisinde işletmelerin çoğunluğunu oluşturur ve özellikle istihdam yaratma ve ihracatta önemli bir paya sahiptir.İşte Türkiye ekonomisinde KOBİ'lerin üretimdeki rolleri ise şunlardır:
- İstihdam yaratma: KOBİ'ler, Türkiye ekonomisinde önemli bir istihdam kaynağıdır. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, yerel işgücünü istihdam ederek bölgesel kalkınmaya katkı sağlarlar.
- İhracatın artması: KOBİ'ler, Türkiye ekonomisinde ihracatın artmasında da önemli bir role sahiptir. KOBİ'ler, ürettikleri ürünleri yurt dışına satarak Türkiye'nin dış ticaret dengesinin düzelmesine ve ekonomik büyümeye katkı sağlarlar.
- Yenilikçilik ve teknoloji transferi: KOBİ'ler, yenilikçi fikirleri ve teknolojileri benimseyerek üretimlerini geliştirirler. Bu sayede Türkiye ekonomisi de yenilikçilik ve teknolojik gelişmelere ayak uydurarak rekabet gücünü artırır.
- Bölgesel kalkınmaya katkı: KOBİ'ler, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaygın olarak faaliyet gösterirler. Bu sayede bölgesel kalkınmaya katkı sağlarlar ve ekonomik fırsatları bölgesel olarak dağıtarak ekonomik dengesizlikleri azaltırlar.
- Üretim çeşitliliği: KOBİ'ler, farklı sektörlerde üretim yaparak üretim çeşitliliğini artırırlar. Bu sayede Türkiye ekonomisi, farklı sektörlerde üretim yaparak riskleri azaltır ve farklı sektörlerdeki üretim faaliyetleri ile ekonomik çeşitlilik sağlanır.
Bu nedenlerden dolayı, KOBİ'ler Türkiye ekonomisi için oldukça önemlidir ve Türkiye ekonomisi için üretimde çok önemli bir role sahiptirler.
Katılım finans reel sektörün finansmanında önemli bir yer tutmaktadır ve KOBİ’ler ile yakın bir ilişki içerisindedir. Katılım finansın KOBİ'lere birçok faydası vardır. Katılım finans, faizsiz finans prensiplerine dayalı olarak çalışır ve bu nedenle KOBİ'ler için çok uygun bir finansman kaynağıdır. İşte Katılım finansın KOBİ'lere sağlayabileceği bazı faydalar:
1) Faizsiz Finansman: Katılım finans, faizsiz finansman prensiplerine dayalı olduğu için KOBİ'ler için çok cazip bir finansman kaynağıdır. Faizsiz finansman, KOBİ'lerin finansman ihtiyaçlarını karşılamaları için bir alternatif sunar.
2) Adil Risk Paylaşımı: Katılım finans, yatırımların risklerinin adil bir şekilde paylaşılmasını sağlar. Bu da KOBİ'lerin finansman sağlarken risklerini azaltmalarına ve daha sağlam yatırımlar yapmalarına yardımcı olur.
3) Sosyal Sorumluluk: Katılım finans, sosyal sorumluluk prensiplerine dayalı olarak çalışır ve bu nedenle KOBİ'lerin işletme faaliyetlerinin etik ve sosyal sorumluluk sahibi olmasını teşvik eder. Bu, KOBİ'lerin toplum ve çevreye karşı daha duyarlı olmalarını sağlar.
4) İşbirliği: Katılım finans kurumları, KOBİ'lerin işbirliği yaparak finansman kaynaklarını birleştirmelerine yardımcı olur. Bu, KOBİ'lerin finansman ihtiyaçlarını daha kolay ve uygun maliyetli bir şekilde karşılamalarına yardımcı olur.
5) Uzun Vadeli Finansman: Katılım finans, uzun vadeli finansman imkanları sunar. Bu da KOBİ'lerin uzun vadeli yatırımlar yapmalarına olanak tanır ve böylece işletmelerinin büyümesini ve sürdürülebilirliğini sağlar.
Bu nedenlerden dolayı, Katılım finans KOBİ'ler için uygun bir finansman kaynağıdır ve KOBİ'lerin büyümesi, sürdürülebilirliği ve toplumsal sorumluluklarına katkı sağlar.
Sürdürülebilirliğin yüzyılında katılım finansın önemi yadsınamaz bir gerçek
Sürdürülebilirlik, mevcut nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak için doğal kaynakları kullanırken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurma ilkesine dayalı bir kavramdır. Bu, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörleri bir arada ele alarak kaynakları korumak, verimliliği artırmak ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini yükseltmek için stratejik bir yaklaşım benimsemeyi gerektirir.
Katılım finans, sürdürülebilirlik ilkesine büyük önem veren bir finansal sistemdir. Katılım finans, faizsiz finans prensiplerine dayanır ve insanların ve toplumun refahını korumak, çevre ve doğal kaynakları korumak gibi sürdürülebilirlik ilkelerini teşvik eder. Katılım finans, finansal işlemlerde risk paylaşımını, sosyal sorumluluğu ve adil işlemeyi teşvik ederken, haksız kazanç, spekülasyon ve aşırı borçlanmaya karşı mücadele eder.
Katılım finansın sürdürülebilirlikle ilgisi, daha uzun vadeli ve istikrarlı bir finansal sistemin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Sürdürülebilirlik, Katılım finansın temel prensiplerinden biri olan risk paylaşımı ilkesiyle de uyumludur. Bu, sürdürülebilirlik odaklı yatırımların, hem toplumsal hem de ekonomik olarak faydalı projelerde kullanılmasını teşvik eder ve finansal işlemlerin daha adil ve dengeli bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olur.
Katılım finans etik ve sürdürülebilir ilkelere dayandığından, sürdürülebilirlik ve Katılım finans arasında güçlü bir ilişki vardır. Katılım finans, sosyal ve çevresel sorumluluğun önemini vurgular ve hem topluma hem de çevreye fayda sağlayan yatırımları teşvik eder.
Katılım finansın temel ilkelerinden biri faiz yasağıdır; bu, finansal işlemlerin sömürüyü içermemesi gerektiği anlamına gelir. Sürdürülebilirlik kavramıyla yakından ilişkili olan bu ilke, kâr amacı güden projeler yerine topluma ve çevreye fayda sağlayan projelere yatırımı teşvik etmektedir.
Ek olarak, Katılım finans, sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlamanın bir yolu olarak risk paylaşımını teşvik eder. Bu, yatırımcıların ve girişimcilerin yatırımlarının hem risklerini hem de kârlarını paylaştığı anlamına gelir ve bu da finansal işlemlerin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamaya yardımcı olur.
Ayrıca, Katılım finans, sosyal açıdan sorumlu ve çevre üzerinde olumlu etkisi olan sektörlerdeki yatırımları teşvik etmektedir. Buna yenilenebilir enerji, sürdürülebilir tarım ve çevre dostu teknolojilere yapılan yatırımlar da dahildir.
Genel olarak, Katılım finansın ilkeleri, sürdürülebilirlik hedefleriyle yakından uyumludur ve ikisi, etik ve sorumlu yatırım uygulamalarına odaklanma açısından tamamlayıcı niteliktedir.
Türkiye’de 1980’lerin ortasında başlayan katılım bankacılığından sonra Ak Parti iktidarı döneminde katılım finans alanında yasal düzenlemeler birbirini izlemiştir. Artık bankacılık dışında katılım finansın diğer bileşenlerinin de uygulamaya konulduğu büyük bir ekosistemden bahsediyoruz. Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi, katılım sigortacılığı gibi genişleyen finans uygulamaları dışında özel sektörün de devreye girdiği ve İslam ekonomisi uygulamalarının da hayat bulduğu bir iklim söz konusudur.
2010’ların başında İslam Ekonomisi ve Finansı eğitimi de Türkiye’de ilk defa benim de içinde bulunduğum bir akademisyen grubu ile Sakarya Üniversitesinde başlamıştır. Şimdi birçok üniversitede lisans ve lisansüstü eğitimler verilmekte ve sertifika programları düzenlenmektedir. Bu da beşeri sermayeyi geliştiren bir atılımdır.
Katılım Finans Strateji Belgesi-2022-2025 yayınlanmış; artık katılım finans Türkiye’nin ve İstanbul’un finans merkezi olma hedefinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir.
3 Mart 2023 Cuma günü “Katılım Finans Kanun Teklifi” TBMM’ne sunulmuştur. Bu teklifin yasalaşması ile yasal düzenlemelerde dağınıklık son bulacak ve katılım finans bir bütünlük içinde gelişme hızını daha da yükseltecektir.