Türkiye ikinci 100 yılında merkezine dijitalleşmeyi almalı
Her gün yeni bir gelişmeye uyandığımız bir çağda yaşıyoruz ve çağın bu baş döndüren değişim hızına ayak uydurmadan başarılı olmak mümkün görünmüyor. Önceki çağdan farklı olarak, günümüz değişimi tüm canlılar ile doğayı da gözeten bir yaklaşımı önemsemeyi dayatıyor.
İleri teknolojilerle rekabet kurallarının yeniden yazıldığı günümüz koşullarında, ülkemiz için önemli bir eşiği temsil eden yeni yüzyılın ekonomisine hazırlıklı olabilmek, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeyi sağlayabilmek ancak bugünden atılacak somut ve kararlı adımlarla mümkün olacaktır. Merkezinde dijitalleşmenin olduğu yeni dünya düzeninde, teknolojik atılımı gerçekleştirebilen ülkeler sürdürülebilir büyümeyi yakalayan ülkeler oluyor. Türkiye’nin de ikinci yüzyılında sürdürülebilir büyümeyi yakalayabilmesi için değer üretim sürecinin ve tedarik zincirinin tümünde ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değerli üretim yapısını hayata geçirmesi gerekiyor.
TÜSİAD ve Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) iş birliğinde hazırlanan “Türkiye’nin İkinci Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı” başlıklı rapor, hedeflenen bu geçişi sağlayacak olan dijital dönüşüm ekosistemini geliştirmek için kamu, özel sektör ve akademi çevreleri için acil eylem gerektiren alanları açıklıyor.
Raporda, Dünya Ekonomik Forumu referans gösterilerek verilen bir bilgiye göre önümüzdeki on yıl içinde küresel ekonomide yaratılacak yeni katma değerin yüzde 70'i dijital platforma dayalı iş modellerinden sağlanacak. China Academy of Information and Communications Technology referansı ile verilen bir başka bilgiye göre ise; dünyada dijital ekonominin 38 trilyon dolarlık bir büyüklükte olduğu tahmin ediliyor. ABD, Çin ve AB ülkeleri dijital ekonomide ilk üç sıraya sahipken Japonya, Güney Kore, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde sağlanan gelişmeler, dijital ekonomi pazarının gelecekte oldukça çekişmeli geçeceğini göstermektedir.
Türkiye’nin ise yaklaşık 50 milyar dolar büyüklük ile 18 G20 ülkesi arasında sonuncu sırada yer alması raporda yer alan bir başka bilgi…
Dijital ekonomi 7 Yılda 220 milyar dolar kazandırabilir
“Türkiye’nin İkinci Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı” başlıklı rapor şu dikkat çekici verileri içeriyor:
ABD, Almanya ve Birleşik Krallık’ta dijital ekonomi ülke ekonomilerinin yüzde 65’inden fazlasını oluştururken, Türkiye’de bu oran yüzde 6 ile sınırlı.
Dijital ekonomide gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkın sebebini araştıran Google, farklı gelir düzeyi ve bölgelerden Türkiye’nin de dahil olduğu 16 ülkenin performansını değerlendirdiği “2020 yılında The Digital Sprinters” (Dijital Atılımcılar) çalışmasına göre, bu ülkeler internet penetrasyonu gibi alanlarda gösterilen dijital atılımı ekonomik büyümeye dönüştürmekte zorlanıyor. Uygun politikalarla dijital dönüşümün sağladığı potansiyel verimlilik artışından yeterince yararlanılır ise söz konusu 16 ülkede 2030 yılında dijitalleşmenin ekonomiye 3.4 trilyon dolarlık potansiyel katkı sağlayacağı hedefleniyor. Aynı çalışmada Türkiye özelinde ise 269 milyar dolarlık bir potansiyel ekonomik katkı olması öngörülüyor.
Peki, günümüzde 50 milyar dolar ile genel ekonominin ancak yüzde 6’lık dilimini oluşturan dijital ekosistemin uygun politikalar uygulanması durumunda 7 yıl gibi kısa sürede 269 milyar dolar büyüklüğe ulaşmasını önleyen sorunlar neler?
Raporda Türkiye’nin dijital dönüşümünü engelleyen bu sorunlar şöyle sıralanıyor: KOBİ’ler dijital dönüşümlerini tamamlamadı. Yüksek teknolojinin iş ve kullanım modellerinin oluşması için gerekli yatırım ve altyapı sağlanmadığı için beklenen hızda katma değer yaratılamıyor. Dijital girişimlerin küresel rekabet gücünü arttırmak için yeterli fon ve ekosistem desteği bulunamıyor. Sektörün ihtiyaç duyduğu yetkinliğe sahip iş gücü ve inovasyon kültürü istenen ölçüde geliştirilemedi…
Türkiye’nin 7 yıl gibi kısa bir sürede 220 milyar dolarlık ilave bir değer yaratacak ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değerli üretim yapısını hayata geçirmek için son derece kapsamlı analizlerin yer aldığı raporun sonunda şu anlamlı çağrıda bulunuyor:
“Türkiye’nin yüksek teknoloji üreten bir ülke olmasını sağlayacak vizyon, Cumhuriyet’in ikinci 100 yılı için tasarlanan kalkınma amaçlı tüm stratejilerin ve hedeflerin merkezinde olmalıdır. Türkiye bütüncül bir teknoloji üretim merkezi haline gelmeli; kamu, özel sektör ve akademiyle birlikte uçtan uca adeta tek bir teknoparkmış gibi çalışılmalı, yenilikçilik, araştırma ve geliştirme kültürü ülkenin DNA’sına işlenmelidir. Türkiye’nin ikinci yüzyılına girdiği bu kritik dönemeçte, kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşlarını, ortak akıl kullanarak bu büyük vizyonu hayata geçirecek stratejiyi yaratmaya ve bu stratejiyi çözüm odağımızı ve yapıcılığımızı koruyarak, kararlı adımlarla ve hep birlikte hayata geçirmeye çağırıyoruz.”
Ülkemizde bu çağrıya uygun çalışmaların başlamış olması Türkiye’nin yüksek teknoloji üreten bir ülke olması hedefine ulaşılması konusunda umutlarımızı arttırmaktadır. İzmir’de içinde özel sektörün, meslek odalarının, STK’ların, üniversite, kamu ve yerel yönetimlerin ortak girişiminde kurulan Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği (YABİSAK), İzmir’in son yıllarda inovasyon, girişimcilik, Ar-Ge ve endüstri 4.0 alanlarında kaydettiği başarıyı daha da yükseltmek ve kenti yazılım ve bilişim sektöründen yerli ve yabancı firmaların kümelendiği bir cazibe merkez haline getirmek için çalışmalarını heyecanla sürdürmektedir. YABİSAK’ın faaliyetleri, İzmir’in son yıllarda inovasyon, girişimcilik, Ar-Ge ve endüstri 4.0 alanlarında kaydettiği başarıyı daha da yükseltmekte ve kenti yazılım ve bilişim sektöründen yerli ve yabancı firmaların kümelendiği bir cazibe merkez haline getirmektedir. Yönetim Kurulu Başkanı olarak büyük bir heyecanla içinde yer aldığım YABİSAK, Türkiye’nin dijital dönüşümüne hız katmaktadır.