Türkiye için yeni şans; enerji ve güvenlik
Ukrayna savaşı, Avrupa’daki tüm taşları yerinden oynattı.
İkinci dünya savaşından bu yana-Yugoslavya’nın dağılma süreci hariç- görece istikrarlı bir barış dönemi yaşamış olan Avrupa kıtası, güvenliğini ABD ve NATO’ya, enerji ihtiyacının karşılanmasını ise Rusya’ya “ihale eder” bir görüntü veriyordu.
Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Avrupa’nın hem barış/istikrar döneminin sonunun, hem de ciddi enerji darboğazının sinyallerini vermeye başladı. Yaşlı kıta da, her iki konuda da ihtiyaçlarını en rahat karşılayabileceği alana yüzünü döndü; Türkiye’ye.
ARD ARDA ÜST DÜZEY ZİYARETLER
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Almanya Başbakanı Scholtz bir hafta içinde Türkiye’yi art arda ziyaret eden isimler oldu. Ayrıca Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle de Azerbaycan’dan Katar’a, AB Yüksek Temsilcisi’nden NATO Genel Sekreteri’ne kadar pek çok konuk ağırlandı.
Tüm bu üst düzey ziyaretlerin ana gündeminde de, Ukrayna savaşıyla birlikte en acil ihtiyaç listesi, yani enerji ve güvenlik yer aldı.
İsrail Cumhurbaşkanı’nın ziyareti mesela; ABD’nin en büyük müttefiki İsrail’in ve NATO üyesi Türkiye’nin neden Ukrayna ve Rusya arasındaki arabuluculuk çabalarında en çok öne çıkan ülkeler olmalarının ardında, her iki ülkenin de ortak güvenlik kaygısı yatıyor; Suriye.
Ukrayna’da NATO başta olmak üzere Batı cephesine kafa tutan Rusya, İsrail ve Türkiye’nin adımlarını dikkatle izliyor. İki ülkeden herhangi birinin yaptırım sürecine katılması, Moskova yönetimini biraz daha sert şekilde eleştirmesi, Suriye’den karşılık bulabilir.
KIBRIS MESELESİNDE HAREKETLENME KAÇINILMAZ
İsrail Cumhurbaşkanı’nın ziyaret gündemindeki ikinci konu ise enerji; Rusya’yı enerji tedarik zincirinden çıkaran Batı, şimdi canhıraş şekilde yeni arz noktaları arayışında. İlginçtir; Araplar ABD’nin petrol üretimini arttırın taleplerine –Katar dışında- henüz olumlu yanıt vermiş değiller. Aksine, Suudi Arabistan bir de kargaşadan yararlanıp, Pekin yönetimi ile Çin para birimi yuan üzerinden ticaret yapmak için masaya oturuverdi.
ABD’nin Arap ülkelerini “bir şekilde” kendi çizgisine getirmesi büyük ihtimal. Ancak yine de Araplar’ın bu ikircikli tavrı, yakın gelecekte benzer sıkıntılar yaşanmaması için Avrupa’ya enerji yollarının çeşitlendirilmesinin yaşamsal önemini ortaya koydu. Ve bu açıdan da gözler Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yataklarına çevrildi.
Ancak gerek İsrail açıklarındaki gerekse Kıbrıs Adası etrafındaki yataklardan çıkarılacak petrol ve doğalgazın Avrupa’ya ulaştırılması, Türkiye ile Kıbrıs meselesinde uzlaşmaktan geçiyor.
Hem Alman Başbakanı Scholtz’un, hem de Yunan Başbakanı Miçotakis’in temaslarında da işte bu konular öne çıkıyor. Yakında İngiltere’den de üst düzeyde bir ziyaret görürseniz, hiç şaşırmayın; Kıbrıs konusu yakın gelecekte en çok konuşulacak uluslararası sorun olmaya aday.
AZERBAYCAN BOYUTU
Enerji arzının bir de Azerbaycan boyutu var elbette; Rusya’nın devre dışı bırakılmasının yarattığı boşluğu, Azerbaycan kaynaklarından kısa vadede doldurmak mümkün. Bu konu da yine gelip Türkiye’ye dayanıyor. TANAP petrol boru hattının genişletilmesi, Kıbrıs’ta uzlaşma sağlanması halinde, Doğu Akdeniz petrol ve doğalgazının bu hat üzerinden Avrupa’ya akıtılması gündemde.
ANKARA BU ŞANSI KULLANABİLECEK Mİ?
Avrupa, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile adeta Türkiye’nin önemini yeniden keşfetti.
Ancak Ankara’daki mevcut AK Parti hükümeti bu şansı kullanabilecek mi, orası büyük bir soru işareti.
Avrupa’ya giden yolun, düzgün işleyen bir demokrasi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı ve en önemlisi de bağımsız yargıdan geçtiğini, AK Parti iktidarının AB ile yakınlaştığı ilk yıllarında görmüştük. Daha sonra ise, özellikle de “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile Türkiye’de erklerin tek elde toplanması ile yollar iyiden iyiye ayrılmaya başlamıştı.
Nitekim Avrupa Birliği, yaşadığı bu sıkışmışlığa rağmen Türkiye’yi hala “üye” olarak alamayacağının işaretlerini vermeye devam ediyor. Türkiye’den mülteciler konusunda, güvenlik alanında, dijital alanda hep “partner/ortak” olarak bahsediliyor, ama tam üyeliğe hiç değinilmiyor Avrupalı siyasetçilerin ifadelerinde.
O kadar ki, bu durum AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Oliver Varhelyi ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı arasında twitter’da diplomatik bir atışmaya bile neden oldu. Varhelyi’nin Türkiye’yi “kilit ortak” olarak gördüklerini yazdığı tweete Kaymakçı, “Bizim için Oliver Varhelyi AB genişleme komiseridir” diye yanıt verdi. Kaymakçı ayrıca tweetinde Türkiye’nin “AB’yle tam üyelik için müzakere eden aday bir ülke” olduğunu vurguladı.
Bazen Avrupalılar’a böyle hatırlatmalar yapmak gerekiyor…