Toplumsal dönüşümün ikilemi: Yaşlanan nüfus ve yoksulluk

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Mert Can Duman

Ticaret Uzmanı

Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre 65 yaş üzeri gruba işaret eden yaşlılık 65-74 yaş arası için genç yaşlı, 75-84 yaş arası için orta yaşlı, 85 yaş ve üzeri kesim ise ileri yaşlı olarak tanımlanmaktadır. Birleşmiş Milletler’in nüfus görünüm verilerine göre 1950 yılında dünya toplam nüfusunun %5,1 kadar olan yaşlı nüfusu 2023 sonu itibarıyla %10’a yükseldi. Aynı projeksiyona göre söz konusu oranın 2050 yılında %16,5’e, 2100 yılında ise %24’e yükselmesi ve dünya nüfusunun giderek yaşlanması öngörülüyor. Günümüz dünyasında, dünya genelinde nüfusun giderek yaşlanması ve bununla birlikte yaşlanan nüfusun giderek yoksullaşması sadece ekonomik açıdan değil sosyal boyutlarıyla da ele alınması gereken bir sorun haline dönüşmektedir.

Dünya genelinde yaşlanma eğilimi, sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, düşük doğum oranları ve artan yaşam süresi gibi faktörlerin etkisiyle hızla artmaktadır. Nitekim 1950 yılında sadece 46 olan dünyada yaşam beklentisi günümüzde 74 yıla kadar yükselmiş ve bu sürenin 2100 yılına kadar 82 yıla kadar yükseleceği öngörülmektedir. Bu demografik değişim, birçok ülkenin nüfus piramidini tersine çevirirken, yaşlı nüfusun oranının artmasının yanında küresel çapta bozulan gelir eşitsizliğiyle birlikte özellikle yaşlı nüfusun yoksulluğu da artmaktadır.

 Yaşlı nüfus oranında hızlı artış korkutuyor

Türkiye’deki görünüm de küresel trendden bağımsız gelişmemekte. Türkiye’nin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre 2023 yılı sonunda 85 milyon 372 bin kişi olan toplam nüfusunun %10,2’lik kesimi 65 yaş ve üzerinde. 2007 yılında %7,1 olan bu oranın ülkemize ilişkin nüfus projeksiyonlarında 2030’da %12,9, 2040’ta %16,3, 2060’da %22,6 ve 2080’de %25,6’ya yükseleceği öngörüsü nüfus yaşlanmasının önemli bir toplumsal dönüşüm sorunu olarak karşımızda olacağının bir göstergesi.

Toplumun demografik dönüşümüyle beraber sosyoekonomik sorunları ortaya çıkaran gelişme ise giderek yaşlanan nüfusun aynı zamanda giderek yoksullaşması olarak karşımıza çıkıyor. Gelir dağılımındaki eşitsizliği gösteren ve artışının gelir dağılımındaki bozulmayı ifade ettiği Gini katsayısı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülke genelinde 0,433 ile mevcut veri setinin en yüksek değerine ulaşarak 2023 yılının ülkemizde gelir dağılımının en zayıf olduğu yıl olduğuna işaret etmektedir. Son beş yıllık dönemde hızla bozulan gelir dağılımının bir önemli alt kırılımı da yaşlı nüfusun yoksulluk oranında kaydedilen hızlı artış oldu. Öyle ki, 2019 yılında %14,2 olan yaşlı nüfusun yoksulluk oranı 2023 yılına gelindiğinde hızlı bir artış ile %21,7’ye yükseldi.

Yaşlanma oranı hızlı, gelir adaletsizliği yaratıyor

Nüfusun yaşlanması ile gelir adaletsizliğinin bozulması arasındaki ilişkiyi inceleyen literatürdeki çalışmalar demografik değişimlerin ekonomik sonuçlarına işaret ediyor. Cafri ve Acci (2023) 1971-2020 yılları arasında Türkiye ve 27 AB ülkesi için yaptığı çalışmada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerde (bunlardan bazıları Avusturya, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Macaristan, Romanya ve Slovakya) nüfusun yaşlanması gelir eşitliğini bozmaktadır. Nüfusun giderek yaşlanmasıyla birlikte gelir adaletinde görülen bozulma sosyoekonomik sorunları beraberinde getirdiği gibi yaşlı nüfusun sağlık giderlerinin artmasına, işgücünden çekilen ya da kayıt dışı çalışan kesimin sosyal güvenceden mahrum kalmasına, ülke genelinde işgücünün üretim verimliliğinin gerilemesine sebep olmaktadır. Bütün bunlarla birlikte, yaşlanan nüfusun sosyal izolasyonu da söz konusu grubun sosyal, kültürel ve maddi sorunlarla karşı karşıya kalmalarına sebep olmaktadır.

Ülkemizde toplam nüfus içerisindeki payının hızla arttığı yaşlı nüfusun ekonomik güvencesinin sağlanması makro düzeyde gelir eşitliğinin iyileştirilmesine de fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte yaşlı nüfusun sosyal izolasyonunun önüne geçmek amacıyla sosyolojik, işgücüne kayıtlı katılımlarının artırılarak üretkenliğin güçlendirilmesi amacıyla ekonomik politikaların gelişimi ve hayata geçirilmesi de Türkiye’nin sosyoekonomik açıdan sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesine katkı sunacaktır.        

 

[1] Cafri, R. ve Acci, Y. (2023). ‘Nüfus Yaşlanması Gelir Eşitsizliğini Artırıyor mu? Panel Asimetrik Heterojen Nedensellik Analizinden Kanıtlar’, Çankırı Karatekin Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13 (1), 105-122.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024