Türkiye Gümrük Bölgesi, Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge
Sayın DÜNYA okurları son günlerde gündemde olan denizlerde yer altı kaynakları arama faaliyetlerine bir de gümrük mevzuatı açısından bakmakta yarar olduğunu düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
Uzun zamandır Münhasır Ekonomik Bölge, Kıta Sahanlığı, Kara Suları ve benzeri kavramlar çok konuşuluyor. Özellikle, karalardan çıkarılan fosil yakıtların rezervlerinin azalması ve uzun bir süre sonra da olsa tükenme olasılığı, ülkeleri denizlerde petrol ve doğal gaz aramaya mecbur kıldı. Diğer taraftan fosil yakıtların çevreye saldığı zararlı gazlar ve bunun doğal sonucu olarak fosil yakıtların enerji kaynağı olarak kullanımının kısıtlanması, hatta bazı türevlerinin yasaklanması, ülkeleri yeni enerji kaynakları bulmaya yöneltti.
Karasuları, egemen bir devletin kara topraklarına bitişik, genişliğini uluslararası hukuka göre kendisinin belirlediği, hakimiyeti kıyı devletine ait olan deniz alanı olup, Lozan Anlaşmasında Türkiye ve Yunanistan için karasuları 3 mil olarak kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti karasularının genişliğini 20.05.1982 tarihinde Karasuları Kanunu ile 6 mil olarak ilan etmiştir.
Münhasır Ekonomik Bölge kavramı, karasularının başlangıcından itibaren 200 deniz mili alan genişliğindeki canlı ve canlı olmayan kaynaklar üzerinde kıyı ülkelerin bazı ekonomik haklar elde etmesidir. Münhasır Ekonomik Bölge, kıyı devletine deniz yatağı sularında deniz yatağında, bölge toprak altında canlı ve cansız kaynakların yönetimi konusunda (araştırma, işletme, muhafaza gibi) haklar tanıdığı gibi aynı şekilde akıntı, rüzgâr gibi enerji kazanımı sağlanacak alanların da kullanımına dair egemen haklar verir.
Konu ile gümrük mevzuatınıza baktığımızda Gümrük Kanunu’nda kanunun amacının, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi’ne giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kurallarını belirlemek oluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinin, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını kapsadığı veTürkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğu belirtiliyor.
Gümrük Kanunu’nu Türkiye Gümrük Bölgesi’nde uygulanıyor ama Kıta Sahanlığı tabiri, kıyıdan 200 mil denize doğru genişleyen alanı ifade ettiğinden, bu alanın Türk Kara Sularını içeren kısmında 4458 sayılı Yasa’nın 1 ve 2’nci maddeleri uygulanacak, kıyıdan 12 mil açıldıktan sonraki 188 millik alanda 4458 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağını ileri sürenler olabilecektir.
Gümrük Kanunu’nda, Münhasır Ekonomik Bölge Türkiye Gümrük Bölgesi içerisinde sayılmadığından bu kanun münhasır ekonomik bölgede uygulanabilecek midir? Öte yandan; Kanunda yer alan; Türkiye’de kayıtlı ve tescilli ve Türk bandırası taşıyan araçlar tarafından herhangi bir ülkenin kara suları dışındaki denizlerden çıkarılan av ürünleri ve diğer deniz ürünleri, Türkiye’de kayıtlı veya tescilli ve Türk bandırası taşıyan, fabrika gemilerde herhangi bir ülkenin kara suları dışındaki denizlerden çıkarılan av ürünleri ve diğer deniz ürünlerinden elde edilen eşya, Türkiye’nin kara suları dışındaki denizlerin dibinden ya da deniz dibindeki toprağın altından münhasır işletme hakkına sahip olarak o ülke tarafından çıkartılan ürünler, Türk menşeli sayıldığından gümrük mevzuatına göre işlem yapılması gerekiyor.
Türkiye’nin münhasır ekonomik bölge ilan ettiği Türk kara suları dışında kalan bölgelerde yabancı ülkelere sağlanan işletme hakkına istinaden çıkarılan deniz ürünleri ve denizaltından çıkarılan madenlerin (petrol, doğal gaz, sair madenler) Türkiye’ye getirilmek istenmesi halinde 4458 sayılı Yasa’nın 18/1’nci maddesi kapsamında işlem görüp göremeyeceği açıklanmamıştır.
Türkiye’nin ilan ettiği münhasır ekonomik bölgelerden elde edilen ve yabancı ülkeler tarafından çıkarılması veya işletilmesine izin verilen madenler ve deniz ürünlerinin gümrük işlemlerinin Dahilde İşleme Rejimi’ne tabi olması mümkün müdür? Bu konu tartışılmalıdır. Gümrük Kanunu’nda konuya ilişkin düzenlemeler yapılması gerekiyor.
Konuya temas eder dikkat çekici bir hüküm de Türk Ceza Kanunu’nun 8. maddesinde yer alıyor. “Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı işlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.”
Konu ile ilgili detaylı bilgiler edinmek isteyen okurlar Ticaret/Gümrük Başmüfettişi Rüştü Haytaoğlu’nun makalesinden yararlanabilirler.