Türkiye ekonomisi krize girer mi?

Milletimizin başı sağ olsun. Böyle bir zamanda ekonomi yazısı yazmaktan hicap duyuyorum.

30 binden fazla işletmenin zarar gördüğü 1999 Marmara depreminin Türkiye’ye maliyeti, bir zamanlar devletin önemli kurumlarından olan Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT) göre 15-19 milyar dolar, TÜSİAD’a göre 17 milyar dolar idi.

Marmara depremi, 2000-2001 ekonomik krizini tetikledi. Türkiye ekonomisi bu kriz öncesinde de istikrarsızdı. Yıllık bütçe açıkları milli gelirin yüzde 10’unu aşıyordu. 90’lı yılların enflasyon ortalaması yüzde 75 idi. Cari açık, kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse ediliyordu. Kamu açıkları iç borçlanmayla kapatılıyordu. Bankalar kısa vadeli borçlanarak açık pozisyonlarını artırıyorlardı. Bu kaynaklarla, devlet iç borçlanma senetlerine yatırım yapıyorlardı. Riskler artıyordu.

Maraş merkezli depremin Türkiye’ye maliyetini kestirmek güç. Tabii 13 milyon insanın yaşadığı büyük bir bölgeden bahsediyoruz. Ekonomik yansımaları şüphesiz olacaktır. Hep övündüğümüz bütçe açığı/milli gelir oranında büyük sapma olacak. Bütçe açığının artmasıyla, enflasyon tahminleri yukarı yönlü revize edilecek. Yıkılmayan binalar da yeniden yapılacak. İnşaat sektörü doğal olarak desteklenecek. Hazine’nin borçlanma ihtiyacı artacağı için bankalar üzerindeki baskı sürecek. 2001 krizinden önceki makro ortam olmadığı için, Türkiye ekonomisi bir krize girmez. Ancak bazı ekonomik göstergelerde belirgin bir kötüleşme yaşanacak.