Türkiye Bankalar Birliği ’den yeşil dönüşüm rehberi

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Türkiye Bankalar Birliği (TBB), yeşil dönüşümü bütüncül bir bakışla ele alan, bankaların ve reel sektörün faaliyetleri açısından ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde sürdürülebilirlik çalışmalarına destek olmak amacıyla ‘Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Değerlendirme Raporu’nu yayınladı. Rapor, TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı şirketi Escarus tarafından hazırlandı.

İklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil dönüşüm uygulamalarının hayata geçirilmesinde en önemli rollerden birisi finans sektörüne düşüyor.

Özellikle Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM)’nden etkilenecek sektörlerde, yeşil dönüşüm için olası yatırım ihtiyaçlarına bakıldığında oldukça büyük bir finansman ihtiyacı ön plana çıkıyor.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB), yeşil dönüşümü bütüncül bir bakışla ele alan, bankaların ve reel sektörün faaliyetleri açısından ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde sürdürülebilirlik çalışmalarına destek olmak amacıyla ‘Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Değerlendirme Raporu’nu hazırlattı. Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.) tarafından hazırlanan rapor ile TBB, önemi giderek artan yeşil dönüşüm kavramını bütüncül bir bakış açısıyla ele alarak gerek bankaların gerekse reel sektör paydaşlarının faaliyetleri açısından iş dünyasına rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Yeşil dönüşüm uygulamalarının genel bir değerlendirmesini ve sektörel önlemleri içeren Rapor’da; yeşil dönüşümün kavramsal çerçevesi, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) ana hatları ve ilgili düzenlemeleri, bir karbon ve ticaret aracı olarak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) Türkiye için önemi ve sektörel genişleme potansiyeli, yeşil dönüşümün yansımaları, SKDM kapsamında yer alan sektörlerdeki üretim-ticaret dengeleri, eğilimleri ile emisyonların genel görünümü ve azaltım seçeneklerinin detayları yer alıyor.

Yeşil dönüşüm sadece SKDM anlamına gelmiyor

Yeşil dönüşümün sadece SKDM anlamına gelmediğine yer veren raporda, şu yorumlar yer alıyor: “Söz konusu dönüşüm; döngüsel ekonomi, etkin atık yönetimi, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, kapsayıcı ve sürdürülebilir değer zinciri yönetimi ve tüketici odaklı yeşil uygulamalar gibi kavramların hayata geçirilmesini de gerekli kılıyor. İklim krizinin olumsuz etkilerinin azaltılması ve yeşil dönüşümün ivmelenmesi için çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik modellere geçişin zorunluluk haline gelmesiyle birlikte, yeşil dönüşümün hem katalizörü hem de destekleyicisi olarak finans sektörü de kilit bir role sahip. Nitekim, özellikle SKDM sektörlerinde yeşil dönüşüm için olası yatırım ihtiyaçlarına bakıldığında, sektörlerin oldukça büyük bir finansmana ihtiyaç duyacağı görülüyor.”

Esas olarak SKDM sektörlerine yönelik etrafl ı değerlendirmeler içeren raporda, SKDM kapsamı içinde yer almayan, ancak AYM külliyatı içindeki diğer düzenlemelerden etkilenmesi muhtemel sektörlere yönelik çeşitli ipuçları ve yeşil dönüşüm odaklı genel uygulama adımlar da ana hatlarıyla analiz ediliyor. Raporda, düşük karbonlu üretime geçişe yönelik yatırım ihtiyaçları ele alınırken, ilgili tüm paydaşlar için yeşil dönüşüm adımları hakkında genel bir çerçeve sunuluyor.

Birlikte hareket etmek önemli

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın rapora yönelik yorumları şöyle: “Paydaşlarımızla birlikte ülkemizi sürdürülebilir bir geleceğe hazırlamak öncelikli amaçlarımız arasında. Ekonomik ve kapsayıcı büyümeyi birlikte ele alarak, yürüttüğümüz faaliyetlerle finansal sektör ve bankacılık sistemi başta olmak üzere ekonomik, çevre ve yönetişim konularında tüm sektörlerle birlikte hareket etmeyi ve farkındalığını artırmayı hedefl iyoruz. 2026 yılında hayata geçecek SKDM kapsamında, ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz AB’ye yaptığımız dış satımlarda yüksek vergilerle karşı karşıya geleceğiz. Türkiye’nin AB ile dış ticaretini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bu sürecin en iyi şekilde değerlendirmesi ülkemizin menfaati için son derece önemlidir. Bu açıdan baktığımızda Rapor’un değerli bir rehber olacağına inanıyoruz.”

Alınabilecek emisyon azaltım önlemleri

AB ETS’nin giderek sıkılaşan kuralları nedeniyle emisyonlarını azaltamayan firmalar için karbon maliyetlerinin artmasıyla meydana gelen karbon kaçağı riskini minimize etmek ve çevre düzenlemeleri daha zayıf olan ülkelere karşı rekabet dezavantajlarının önlemek amacıyla geliştirilen SKDM’nin Türkiye’ye önemli yansımaları olması bekleniyor. SKDM kapsamındaki sektörlerde alınabilecek emisyon azaltım önlemleri olabilecek en kısa haliyle raporda özetleniyor:

Çelik Sektörü: Kok üretimi, haddeleme, döküm süreçlerine yönelik azaltım teknolojileri ön plana çıkıyor.

Çimento sektörü: Alternatif yakıt kaynaklarına geçiş; Endüstriyel simbiyoz gereklerini de dikkate alarak alternatif hammadde kullanımı; Çimento içerisinde kullanılacak klinker oranının düşürülmesi; Kalsine kil de dahil olmak üzere klinkere alternatif ürünlerin üretilmesi; Yardımcı tesislerde ve farin öğütme değirmenleri, fırınlar, kırıcılar, soğutma sistemleri dahil tüm üretim süreçlerinde enerji verimliliğinin artırılması; Yeni teknolojilere geçiş; Elektrifi kasyon ve hidrojen kullanımı

Alüminyum sektörü: Ergitme fırınlarında enerji verimliliği uygulamaları; Alümina üretiminde enerji verimliliğinin artırılması, iyileştirilmiş hammaddelerin ve proseslerin kullanılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi; Birincil alüminyum üretiminde öğütme süreçlerinde elektrik kazanı, hidrojen kazanı ve güneş enerjisi kazanına geçilmesi; Alüminyum üretiminde yenilikçi proseslerin geliştirilmesi ve entegrasyonu; Yarı mamul işlemede enerji verimliliği

Elektrik sektörü: Yenilenebilir enerji; Dijitalleşme; Enerji depolama; Elektrifi kasyon

Gübre sektörü: Optimize edilmiş oksidasyon reaktörü ile yüksek verimli birincil katalizörlerin kombinasyonu; Artık gazın üretim prosesinden çıkmadan önce arıtılmasını mümkün kılan ayrı bir reaktörün kurulması; Alternatif hammadde ve yakıtlar kullanılması; Yeşil amonyak üretimi; Belirli ünite ve ekipmanlarda ısı enerjisi ihtiyacının doğal gaz yerine ısı pompası/elektrifi kasyon teknolojisiyle karşılanması ; Gübre kullanım verimliliğinin artırılması ile organik ve organomineral gübre kullanımının artması.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar