TürkAkım ile taşınan doğal gazın yaşam döngüsü değerlendirmesi
Doğal gazın aranması, çıkarılması, rafinasyonu, taşınması, dağıtılması, sıvılaştırılması, sıkıştırılması ve tüketilmesinde, mevcut en temiz teknolojiyi, en iyi enerji-su-atık yönetimi ile kaynak verimliliğini esas alarak uygulamak gereklidir. Aksi takdirde çevre kirlenip iklim değişirken, insan ve doğa sağlığı bozulur.
Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) doğal gazın çevreye potansiyel etkilerini saptamak için en çok tercih edilen çevresel yönetim araçlarından biridir. YDD “kaynaktan son kullanıma” veya “beşikten mezara” yaklaşımları olarak pazardaki ürünlere ve ürün tasarımlarına uygulanan kantitatif bir karşılaştırma çalışmasıdır.
“TürkAkım İle Taşınan Doğal Gazın Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi” Sphera South Stream Transport B.V. için ISO 14040 (2006) standardı ile gerçekleştirilerek, bağımsız hakem heyeti öneri ve görüşleri dikkate alınarak tamamlandı. YDD çalışmasında farklı doğal gaz tedarik seçeneklerinin iklim değişikliği ve diğer potansiyel çevresel etkileri ile bu doğal gazın elektrik ve evsel ısı üretiminde kullanımı hakkında güvenilir ve güncel bilgi sağlanması hedeflenerek, iklim değişikliği potansiyeli ile asidifikasyon, ötrofikasyon, fotokimyasal ozon oluşumu, solunumla ilgili inorganikler, iyonlaştırıcı radyasyon, insan üzerindeki toksiklik ve ekotoksiklik ile su kaynaklarının tükenmesi gibi çevresel etkiler karşılaştırmalı olarak incelendi.
İncelenen alternatif doğal gaz tedarik zincirleri arasında Ukrayna koridoru üzerinden Rusya’dan ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı yoluyla ABD, Avustralya, Cezayir ve Katar’dan tedarik yer almaktadır. TürkAkım boru hattıyla Güneydoğu Avrupa’ya ve Türkiye’ye doğal gaz arzının sağlanmasının, alternatif doğal gaz tedarik zincirlerine göre çevresel açıdan daha avantajlı olduğu saptandı. LNG ithalatı ile sağlanan tedarik zincirinin sera gazı emisyonları 16.7-28.6 g CO2 eşdeğer/MJ aralığında olup, bu değer TürkAkım üzerinden gelen doğal gaz kullanımı sonuçlarına göre %61-176 aralığında daha yüksektir. LNG ithalatı yerine TürkAkım boru hattı ile doğal gazın getirilmesi durumunda yılda 19-48 milyon ton CO2 eşdeğeri tasarruf potansiyeli oluşmaktadır.
TürkAkım üzerinden kullanılan doğal gaza ait elektrik ve konutlarda ısı üretimi sonucunda elde edilecek iklim değişikliği sonuçları linyit, taşkömürü, kömür gazları; petrol/petrol ürünleri ve doğal gaz (ortalama) kullanımı sonucunda elde edilecek iklim değişikliği değerlerine göre daha düşüktür. Bu etki yenilenebilir kaynaklara (biyokütle, rüzgâr, güneş ve su gücü) göre daha yüksektir. Doğal gaz ile atıktan elektrik ve ısı üretimi karşılaştırmasında ise iklim değişikliğine etkinin ülkeden ülkeye farklı olduğu saptandı.
Çalışmada kaçak emisyonların azaltılması, enerji verimliliği ile düşük karbonlu hidrojen üretimi yeni teknolojileri analiz edilerek, TürkAkım doğal gazı ile ülkelerin ulusal iklim hedeflerine nasıl katkı sağlanabileceği alınabilecek önlemlere göre incelenerek, 2030 ve sonrası için analiz yapıldı. 2030 ve sonrası için elektrik üretimi ve evsel ısınmada tüketilecek doğal gazın iklim değişikliğini azaltma potansiyel etkisinin ülkeden ülkeye farklılık göstererek %18-31 aralığında değiştiği, elektrik ve ısınma sektörlerinde 2030 yılına kadar önerilen önlemlerin hayata geçirilmesiyle ulusal sera gazı emisyonlarının 1990 yılına kıyasla %29-61 oranında, 2017 yılına kıyasla %11-35 oranında azaltılabileceği öngörüldü. Böylece, enerji değişmek için dönüşürken “TürkAkım İle Taşınan Doğal Gaz” elektrik üretimi ve evsel ısınma için çevresel etkisi en az fosil enerji kaynağı olarak ortaya konuldu.