Türk mucizesi vadeli çekin korona ile imtihanı

Burak DALGIN
Burak DALGIN Dünya Penceresi

Envai çesit türev enstrüman icat eden uluslararası finansçıların bir türlü aklına yatmayan, yerli ve milli bir icadımız var: vadeli çek. Korona ekonomik tedbirlerimiz ticaretin dönmesinde kritik olan bu alanı da kapsamalı.

Envai çesit türev enstrüman icat eden uluslararası finansçıların bir türlü aklına yatmayan, yerli ve milli bir icadımız var: vadeli çek. Yabancıların ‘Çek nakit eşdeğeri ödeme yükümlülüğüdür, vadesi olmaz’ itirazları bir süre sonra yerini ‘ya çeki alan vadeden önce tahsile verirse’ sorusuna bırakır. ‘Çek alanın onu cirolayıp kendi ödemelerinde de kullandığı’nı duyan misafir havlu atar.

Tabii bunun tersi de var. On sekiz sene önce ABD’ye taşındığımda şahsi çek ile ödeme yapmak çok yaygındı. Ben de son ödeme tarihi 10 gün sonra olan kablo TV faturam için ileri tarihli bir çek yazıp firmaya yolladım. Nasıl olsa o zamana kadar bursum yatacaktı. ‘Hesabımda yeterli para olmadığı için 25 dolar ceza ödeyeceğimi’ öğrendiğimde ne kadar şaşırmıştım! Belli ki vadesi gelmeyen çeki tahsil etmenin ‘racona’ aykırı olduğunu duymamışlardı!

Hem finans sisteminin yeterince kapsayıcı olmamasından (banka dışı finansmanın öneminden birkaç hafta önce bahsetmiştik) hem de ticari vadelerin uzun olmasından dolayı çek ticari hayatımızda kritik rol oynuyor. Senelik çek hacmi 700 milyar liranın üzerinde. Bunların ortalama vadesi 90 gün olsa, demek ki her an 180 milyar liralık bir alacak çekle teminatlandırılıyor. Bu çeklerle banka kredisi alınıyor, faktoring yapılıyor. Bu çekler cirolanıp ödemelerde kullanılıyor. Finansman sağlamak için işletmelerin birbirine verdiği ‘hatır çeki’ne hiç girmiyorum bile. Velhasıl bahsettiğimiz rakamın birkaç katı bir ticaret hacmi çekin sağladığı güvenle dönüyor.

Tam da bu sebeple çek demek ticari itibar demek. Nitekim pek çok iş insanının en büyük korkusu çekinin yazılması. Bu olmasın diye hararetli erteleme konuşmaları yapılıyor, kişisel aveller (garantiler) veriliyor.

Korona günleri bu konuda da ciddi sıkıntılar getiriyor. Faaliyeti duran şirketler çeklerini nasıl ödeyecekler? Onlardan alacaklarını tahsil edemeyeceğini bilen firmalar can havliyle ne tepki verecekler? Mesela masraflarını hızla kısmak için çalışan tenkisatına mı gidecekler? Bu dönem uzarsa yaşanacak seri temerrütler zaten yoğun olan mahkemeleri ne hale getirecek? Ticari güvenin normale dönmesi nasıl olacak?

Hükümetin ekonomik paketinde yazılan çeklere ‘fors majör’ ibaresinin eklenmesi ve icra takibinin ertelenmesini içeriyor. Ancak bunun ötesine geçmek ve tahsilat öngörülebilirliği sağlamak şart. Bu çerçevede, korona sebebiyle ödenemeyen çekler için bir garanti mekanizması kurmalıyız. Örneğin çeklerin bir kısmı KGF benzeri bir ‘çek fonu’ garantisiyle bankalar tarafından az bir kısmı da keşideci şirket tarafından tarihinde ödenir. Banka (ve garantör çek fonu) ödemesini mesela 6 ay sonra çeki yazan şirketten tahsil eder. Böylelikle hem borçluya can suyu sağlanır hem alacaklı mağdur edilmez.

Unutmayalım ki her birimizin ödemesi bir başkasının tahsilatı. Bu zinciri koparmadan ticari hayatı sürdürmeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Başarısızlığa övgü 19 Kasım 2024
Yanıltıcı doğruluk 12 Kasım 2024
Dört put 05 Kasım 2024
Karar kalitesi 22 Ekim 2024
Seçenek mimarisi 01 Ekim 2024
Kırmızı kraliçe 24 Eylül 2024
Yenilik nasıl yayılır? 17 Eylül 2024
TESCREAL 10 Eylül 2024