Türk kamu mevzuatına göre stokçuluk
Sezgin ERÖZBAĞ
Ekonomist, İç Denetçi
11 Ocak 2022 tarih ve 31716 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Madde 7 düzenlemesi ile “14/1/2015 tarihli ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk Lirası’na” ibaresi “yüz bin Türk Lirası’ndan iki milyon Türk Lirası’na” şeklinde değiştirilmiştir.
Buna göre, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un "Ceza hükümleri" başlıklı maddesinde değişiklik yapılarak üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık oluşturucu, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunanlara uygulanan idari para cezasının alt ve üst sınırı yeniden belirlenmiş oldu.
Böylece caydırıcılığın arttırılmasına yönelik olarak 50 bin lira olan alt sınır 100 bin liraya, 500 bin lira olan üst sınır ise 2 milyon liraya çıkarılmış oldu.
Peki, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu.
Öncelikle sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak devletin anayasal görevidir. T.C. Anayasası’nın “Tüketicilerin korunması” başlıklı 172’inci maddesinde “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” denilmektedir.
Dolayısıyla stokçuluk gibi toplumun huzur ve güvenini ilgilendiren bir eyleme karşı devlet vatandaşını koruyucu tedbirleri alır, bu eylemi de karşılıksız bırakmaz.
Nitekim stokçuluk Türk Ceza Kanunu'na göre suç olarak değerlendirilmiş “Mal veya hizmet satımından kaçınma” başlıklı 240’ncı madde düzenlemesinde “Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmek suretiyle bu fiili işleyenlere ilişkin cezai müeyyide getirilmiştir.
Ceza Kanunu’na göre yaptırımı olan stokçuluğun mevzuata göre elbette tanımı da yapılmıştır.
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği'nde "Stokçuluk" "Olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozan faaliyetleri ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyen faaliyetler" olarak tarif edilmiştir.
Konuya ilişkin diğer mevzuat düzenlemelerine göz attığımızda;
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un “Fahiş fiyat artışı, stokçuluk ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu” başlıklı 25’inci maddesinde; üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmak, gerektiğinde denetim ve incelemelerde bulunarak idari para cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun oluşturulmuş olduğunu,
Ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlığı altında kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak düzenlemesine yer verildiğini,
görmekteyiz.
Sonuç itibariyle Türk Hukuk Mevzuatı’nda stokçuluk ve haksız fiyat uygulamalarına ilişkin düzenleyici, caydırıcı ve cezalandırıcı gerekli düzenlemeler yapılmış, böylece önceden tedarik edilen malların stoklanarak gelecekteki fiyat farklılıklarının önüne geçilmesi yani karaborsacılığın önlenmesi amaçlanmıştır.
Ancak burada stokçuluk ile depoculuğun ayırt edilmesi gerekmektedir. Depolarda muhafaza edilen her mal ve ürün stokçuluk olarak değerlendirilemez. Çünkü bazı mal ve ürünler var ki (patates, soğan, limon gibi) dönemsel olarak muhafaza edilmesi gerekir. Bunları muhafaza edenleri stokçu olarak değerlendirmek hem ticari hem de sosyal gerçeklikle ve hakkaniyetle bağdaşmaz.