Türk devletlerine selam; normalleşmeye devam
2023 seçimlerine aylar kala, Türk dış polikasının nasıl ilerleyeceğinin ipuçları, bizzat Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu TBMM'de Dışişleri Bütçesi görüşmelerinde verildi.
İzlenecek dış politikanın tek cümlelik özeti, "Türk Devletlerine'ne selam, normalleşmeye devam" olarak konulabilir.
Çavuşoğlu'nun Dışişleri bütçesini savunurken yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Türk dünyası ile ilişkilerine uzun uzun değindi, önümüzdeki hafta Semerkant'ta gerçekleştirilecek Türk Dünyası Teşkilatı (TDT) zirve toplantısında alınacak kritik kararları açıkladı.
TÜRK YATIRIM FONU KURULUYOR
Çavuşoğlu'nun verdiği en önemli bilgi, Semerkant zirvesinde TDT bünyesinde bir "Türk Yatırım Fonu" kurulacak olması. Fon, üye ülkelerde öncelikle KOBİ'lerin geliştirilmesi için kullanılacak. İlerleyen zamanlarda, Fon üzerinden üye ülkelerde büyük yatırımlar yapılmasının da önü açılacak. Semerkant'ta alınacak kararlarla, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Akademisi ve Türk Kültür ve Miras Vakfı’yla ilişkilerin de kurumsallaştırılması planlanıyor. Belli ki Türk dünyasını biraraya getiren uluslararası örgütlenme, Özal döneminde gündeme giren bir "hayal" olmaktan çıkıp, giderek ete kemiğe bürünüyor. Ancak bu örgütlenmenin, Orta Asya'yı "arka bahçesi"gibi gören Rusya başta olmak üzere, pek çok ülkede kaşların kalkmasına neden olacağı da açık.
NETENYAHU'YA DİYALOG MESAJI
Çavuşoğlu'nun konuşmasının dikkat çeken ikinci bölümü ise "normalleşme" üzerine oldu. BAE, Suudi Arabistan ve Ermenistan'la normalleşme yolunda atılan adımlara değinen Çavuşoğlu'nun, İsrail'de ise seçimlerden başarıyla çıkan ve aşırı sağ partilerle koalisyon kurup Başbakan olması beklenen Benjamin Netenyahu'ya da "diyalog" mesajı göndermesi dikkat çekti. Oysa Netenyahu'nun önceki Başbakanlığı döneminde Ankara-Tel Aviv ilişkileri kopma noktasına gelmişti. Erdoğan'ın Netenyahu'ya "soyguncu" dediği, "sen zalimsin" diye seslendiği de kayıtlara geçmişti.
Çavuşoğlu ayrıca Suriye ile de normalleşmeyi bir adım öteye taşımak konusunda Esad rejimine de mesaj gönderdi konuşmasında; "İstihbarat kurumları arasındaki mevcut temasların diplomatik düzeye çıkarılmasına uygun ortam oluşursa, bunu da değerlendiririz" cümlesi, Şam'dan olumlu yanıt gelmesi halinde, 11 yıllık Suriye politikasından vazgeçeğinin işareti gibiydi.
Bütçe görüşmelerinde muhalefetin en sert eleştiri ise normalleşme politikası üzerinden geldi. Muhalefet vekilleri, özellikle Suudi Arabistan ile normalleşmenin "neye karşılık" yapıldığını sorguladılar. CHP Milletvekili Yunus Emre, normalleşme uğruna Türkiye'nin Kaşıkçı cinayetindeki yargılama haklarından vazgeçmesini, "egemenlik devri" olarak niteleyerek, Çavuşoğlu'nu "derhal istifaya" çağırdı. İyi Parti Milletvekili Ahmet Erozan ise "Anormalleşmeyi kim yaptı, hangi iktidardan o anormalleşmeyi devraldınız ?" sorusunu yöneltti Çavuşoğlu'na. "Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz" diyen Erozan ayrıca Çavuşoğlu'nun "Suriye'ye 530 bin sığınmacı geri döndü" sözüne de karşı çıktı; Erozan, "530 bin geri döndü diyorsunuz ama, çok daha fazla Suriyeli Türkiye topraklarında doğdu" dedi.
ÇAVUŞOĞLU'NUN DEĞİNMEDİKLERİ...
Bütçe konuşmasında Çavuşoğlu'nun değindikleri kadar, "değinmedikleri" de önemliydi. Mesela Mısır'dan hiç bahsetmedi konuşmasında. Belli ki övünülen "normalleşme" Mısır'da çıkmaza girmiş durumda.
Çavuşoğlu açış konuşmasında, ne S-400 nedeniyle koyulan Amerikan yaptırımlarından, ne uzayan F-16 satışından, ne Washington yönetiminin PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG'ye verdiği destekten de hiç bahsetmedi. Belli ki, haftaya G-20 zirvesinde umulan Erdoğan-Biden görüşmesine gölge düşürülmek istenmiyor.
AİHM KARARLARI KRİZİ
Türkiye'nin Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarını uygulamaması ise, muhalefet tarafından gündeme taşındı. Bu konuda "siyasi bir çalım" atmaya çalışan Çavuşoğlu, Kavala'nın AİHM kararındakinden değil, "başka suçtan tutuklu olduğunu" söyledi. Demirtaş kararına ise hiç değinmedi.
İşin kötüsü, Çavuşoğlu'nun TBMM'de AİHM kararlarına uymama konusuna "bahane bulmaya" çalıştığı saatlerde, AİHM'den bu kez de 2016 yılında dokunulmazlıkları kaldırılıp tutuklanan HDP'liler hakkındaki "ihlal kararı" geldi.
VİZE MESELESİ, KİMİN MESELESİ ?
Çavuşoğlu'nun Meclis'te en çok sıkıştırıldığı konulardan biri de Türk vatandaşlarının vize sorunu oldu. "Bu hepimizin sorunu" diyen Çavuşoğlu, "Vizeyi geciktiren ülkelerin hangisine açıkça eleştiri yaptınız? Kaç defa baskı yaptınız, kaç defa bize destek verdiniz? Niye destek vermiyorsunuz?" diyerek, vize krizinde sorumluluğa muhalefeti de dahil etmeyi denedi.
Yine bütçe görüşmelerinde dikkat çeken bir başka çıkış ise, HDP'li Hişyar Özsoy'dan geldi. İsveç'in NATO üyeliği karşılığında, bu ülkedeki terör örgütü üyelerinin iadesinin istenmesini gündeme getiren Özsoy'un, iade listesinde bulunanlardan birinin de "ölmüş dayısı" olduğunu söylemesi dikkat çekti.
Tüm bu tartışmalardan çıkan sonuç şu;
Atılan normalleşme adımlarına rağmen Türkiye'nin dışarıdaki sıkışmışlığı aşılabilmiş değil.
Çare ise, bugün ölüm yıldönümünde bir kez daha saygıyla andığımız Atatürk'ün çizdiği dış politika parametrelerine dönmek; Böylesine büyük bir askeri/siyasetçiyi/devrimciyi/devlet adamını özlememek mümkün mü?...