Turizm, petrol, döviz, cari denge... Darbe üstüne darbe!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Putin tüm planlarımızı alt üst etti...

✔ Bu iki ülkeden gelenler azalırsa turizm sektöründe neler olacak?

✔ Turizmden umulan gelir elde edilemezse cari denge sorunu büyüyecek mi?

✔ Petrol fiyatları tırmanırsa ve buna TL'nin değer kaybı eşlik ederse akaryakıt fiyatları ve bağlı olarak diğer fiyatlar nereye gidecek?

Putin’in önceki akşam yaptığı açıklamalardan ve Rus ordusunun başlattığı harekattan en çok zarar görecek ülkeler sayılsa ikinci sırayı herhalde biz alırız.               

Ukrayna bir, biz iki!              

Batı yaptırım uygular ve belki Rusya da bundan zarar görür. Ancak bu gerginlikten dolayı petrol fiyatlarının artması bile yeter Rusya’ya. Batı’ya satamasa da olur, devasa Asya pazarı ne güne duruyor.              

Sorunun uluslararası boyutunu irdelemek diplomatların ve dış politika uzmanlarının işi. Biz, bize ne olacak, Türkiye bundan hangi yönlerden ve ne boyutta etkilenecek, ona bakmaya çalışacağız.      Çünkü, Rusya- Ukrayna gerginliği gibi başlayan ve neredeyse tüm dünya için sorun haline gelen bu gelişme, dedik ya üçüncü taraf ülkeler arasında öyle görünüyor ki en çok bizi etkileyecek.             

EN BAŞTA TURİZM

Türkiye turizmde Rusya ve Ukrayna’ya çok bağlı duruma geldi. 2021’e ilişkin son yıllık veriler gösteriyor ki Türkiye’ye gelen her 100 turistin 27’si Rus ve Ukraynalı. Bu iki ülkeden geçen yıl gelenlerin sayısı 6.8 milyon.            

Ancak bu sayı gerçek potansiyeli yansıtmaktan uzak. Birkaç yıl geri dönelim; 2019’da yalnızca Rusya’dan gelenlerin sayısı 7 milyonu aşmıştı. O yıl Ukrayna’dan da 1.5 milyon misafir ağırlamıştık. Zaten 2019, 45 milyon turistle Türk turizminin rekor yılıydı. 

         

Dolayısıyla pandeminin etkisini büyük ölçüde yitireceği umulan bu yıl Rusya ve Ukrayna’dan geçen yıla göre çok daha fazla turist geleceği bekleniyordu.           

Bekleniyordu! Ama artık son gelişmelerin ardından bu beklenti gerçekçi mi, tartışılır hale geldi.          

Rus ve Ukraynalı turist sayısında olabilecek bir düşüş bu yıla ilişkin planlarımızı bozacak, bundan kaçış yok. Daha az turist, haliyle daha az döviz demek.         

Oysa biz neredeyse tüm planlarımızı bu yıl turizmden çok iyi gelir elde etme üstüne kurgulamıştık.

RESMİ HEDEF 25 MİLYAR DOLAR

Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi istatistiklerine göre turizmden elde edilen gelir geçen yıl 19.2 milyar dolar oldu. 2022-2024 dönemi orta vadeli programına göre bu yılın resmi gelir hedefi de 25 milyar dolar.           

Resmi hedef bu düzeyde olmakla birlikte demeçlere bakılırsa 35 milyarı da buluruz, 40 milyara da ulaşabiliriz.       

Ya şimdi? Eğer iki ülke arasındaki sorun daha da dallanıp budaklanır ve dış seyahatlerini engelleyecek boyuta gelirse bizim 25 milyara dünden razı olmamız gerekebilir.

PETROL DAHA DA ARTARSA ÇIRA GİBİ YANARIZ!

Uzun süredir 90 dolar civarında seyreden ham petrol fiyatları bu gerginlikle birlikte beklendiği gibi artmaya başladı. Petrolün varil fiyatını bugün yarın 100 doların üstünde görürsek hiç şaşırmayalım.                

Daha önce hem 7 Şubat’ta, hem 17 Şubat’ta yazdığımız gibi biz durup dururken petrolün bize olan maliyetini daha da yukarı çekecek adımlar attık. Tamam, son aylarda petrol fiyatlarında bir artış yaşanıyordu ama bu artışı törpüleyecek şekilde önlem almak varken biz yaraya adeta tuz bastık. Merkez Bankası’nın faizini düşürmek suretiyle kuru yukarı itince ham petrolün maliyetindeki artışı katladık ve akaryakıt fiyatları son beş ay içinde tam bir kat artış gösterdi.          

Akaryakıt fiyatlarındaki bu hızlı artışta tabii ki geçen yıl uygulanan ÖTV desteğinin geri çekilmesi de etkili oldu.          

Ama insan şunu da düşünüyor:           

“Geçen yılki genel fiyat artışı, ekonomik zorluklar şimdiki düzeye göre çok daha hafif olduğu halde ÖTV desteği uygulandı, peki bu yıl bu destek niye çekildi? Söz konusu destek asıl bu yıl uygulanmalıydı. Ama öyle anlaşılıyor ki bütçe böyle bir desteğe elverecek durumda değil.”             

YENİ ZAMLARA HAZIR OLALIM

10 Şubat’tan beri benzin ve motorine zam gelmedi. Yaklaşık iki haftadır petrol fiyatları pek değişmedi, kur zaten zapturapta alınmış durumda. Ya da durumdaydı...         

Hani barajlarda taşkın olmasın diye zaman zaman su bırakılır ya...  Hani patlamasın diye balon çok şişirilmez ya...       

Döviz de patlamasın diye sanki dünden itibaren artışa biraz izin verilmek zorunda kalınmış gibi. Bu durum belki önümüzdeki günlerde de sürecek.         

Dolayısıyla bir yandan ham petrol fiyatlarındaki artış, bir yandan da kur artışıyla birlikte akaryakıt fiyatlarına yeni zamlar gelecek, öyle görünüyor.

CARİ FAZLA MI VERECEKTİK!

Yıllık plan ve programları “şahane” öngörülerle hazırlama konusunda üstümüze yok.           

Örneğin dolar kurunda 2022 yılının ortalaması 9.27 olacak.            

Nasıl, iyi değil mi, 9.27!             

Bu öyle yıllar önce öngörülmüş bir sayı da değil, geçen yılın sonbaharında yapılan orta vadeli programda varsayılan değer bu.  Başka örnekler de var tabii ki. Örneğin ham petrolün varil fiyatı. Aynı programda bu yılın ortalama fiyatı 68.3 dolar olarak tahmin edildi. Çok değil yüzde 45 dolayında bir sapma var sadece!            

Neyse ki Merkez Bankası gidişatın yukarı yönde olduğunu gördü de 68.3 doları bir anlamda revize etti. Yaklaşık bir ay önce, 27 Ocak’ta yayımlanan bu yıla ilişkin ilk enflasyon raporunda 2022’nin ortalama petrol fiyatı 80.4 dolar olarak tahmin edildi.      

En son tahminin bile neredeyse 15 dolar kadar üstüne çıkmış bir petrol fiyatıyla karşı karşıyayız. Fark belki yakında 20 doları da bulacak.           

Şimdi parçaları bir araya getirelim...           

Petrolü en son duruma göre 80.4 dolar olarak öngördük, şimdiden 100 dolar zorlanıyor.           

Doları 9.27 olarak varsaydık ama tek haneli döviz o kadar uzakta kaldı ki, neredeyse unuttuk.         

ORTAYA ÇIKAN?             

Bu iki parça birleşince ortaya nasıl bir bütün çıkıyor?           

Bir kere yazılanla söylenenin çelişmesine de alışkınız ama yine de tuhaf oluyor. Orta vadeli programa göre bu yıl cari işlemlerde 18.6 milyar dolar açık öngörülmüştü. Ama sonra sözel olarak altı pek doldurulamasa da bu yıl cari fazla verileceğinden dem vurulur oldu.        

Pek olacak gibi değildi ama yine de hayali güzeldi.         

O bütün var ya o bütün, işte ona bakıyoruz, ortada cari fazla değil giderek büyüme potansiyeli olan bir cari açık görüyoruz.       

Oysa tüm adımlar; kur korumalı mevduat, döviz hesaplarından TL’ye geçişi özendirmek, şirketleri de bu uygulamaya katmak, yastık altındaki altını ekonomiye kazandırmak, vergi muafiyetleri gibi gibi... Her şey dövizi tutmak ve cari fazla vermek üstüne kuruluydu.        

Ne yaparsın ki hesapta Putin yoktu!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar