TÜİK’in verisi Merkez Bankası’na “bekle” diyor
TÜİK geçen hafta ilk defa mevsim etkilerinden arındırılmış TÜFE göstergelerini açıkladı. Önemliydi, çünkü bu gösterge, çıktı açığının seviyesi gibi Merkez Bankası’nın para politikasına ilişkin karar alırken yakından izlediği bir başka veriydi. Yani bu veri faiz indirimlerinin başlaması için önemli bir göstergeydi. Ve açıklanan veri bize enflasyon ana eğilimi öngörülenden daha gecikmeli yavaşladığını ve bu nedenle Merkez Bankası’nın faiz indirimine henüz hazır olmadığını söylüyor.
Verinin ne olduğunu anlamak için 8 Şubat’a dönmek gerekiyor. Merkez Bankası 8 Şubat’ta açıkladığı Enflasyon Raporu’nda “Dezenflasyon Patikasına Yakından Bir Bakış” başlığı altında enflasyondaki gerilemenin seyrine dair öngörüsünü paylaşmıştı. Demişti ki;
“Mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun yılın ilk yarısında ortalama olarak yüzde 4’ün altında, ocak hariç yüzde 3 civarında seyredeceği tahmin edilmektedir. Mayıs sonrasında, yıllık manşet enflasyonda hızlı bir düşüş ile beraber dezenflasyon dönemine girileceği öngörülmektedir. Bu dönemde olumlu yöndeki baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamının etkili olacağı değerlendirilmektedir. İç talepteki dengelenmenin devamı, ücret güncellemelerinin tamamlanmış olması ve manşet enflasyondaki düşüşün beklentilerde oluşturacağı ilave iyileşme bu süreçte önemli rol oynayacaktır. Böylece, mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun mayıs sonrası dönemde önce yüzde 2,5’in altına, yılın son çeyreğinde ise yüzde 1,5 civarına gerileyeceği tahmin edilmektedir.”
Buna göre mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyon mayıs sonrası dönemde önce yüzde 2,5’in altına, yılın son çeyreğinde ise yüzde 1,5 civarına gerileyecekti; 2025 yılıyla birlikte yüzde 1 seviyelerine inecekti. Enflasyonun düşüşüne dair Merkez Bankası’nın kafasındaki patika buydu. Yani Merkez Bankası eylül itibariyle mevsimsellikten arındırılmış TÜFE’nin yüzde 2,5’in altına inmiş olmasını bekliyordu ama gerçekleşme yüzde 2,80 oldu. Bu rakam temmuzda yüzde 3,55 ve ağustosta ise yüzde 2,83’tü. Rakamlardan da görüleceği gibi enflasyonun ana eğiliminde bir gerileme var ancak Merkez Bankası’nın öngördüğü hızda değil. Bu demektir ki; Merkez Bankası faizi indirmek için bu oranın öngördüğü seviyelere inmesini bekleyecek. Çok muhtemeldir ki; Ekim ayında biraz daha düşük bir oran göreceğiz ama Merkez Bankası’nın yıl başında çizdiği dezenflasyon patikasında yer alan 1,5’in altını göremeyeceğiz.
Ne oldu da böyle oldu? Parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkisi yeterince hızlı bir şekilde görülemedi. Hizmet fiyatlarındaki katılık sürdü, atalet devam etti. Beklentiler olması gerektiği ölçüde iyileştirilemedi. Ama bir şey daha var; o da maliye politikası.
Şubattaki raporda Merkez Bankası “Orta vadede öngörülen patikanın gerçekleşmesi ve 2025 yılıyla birlikte enflasyonun ana eğiliminin yüzde 1 seviyelerine inmesinde para politikası ana belirleyici olacak, bu süreçte maliye politikasının seyri de önem arz edecektir” demişti. Görünen o ki; para politikası tek başına yeterli olmadı ve deprem finansmanının da yükü altındaki maliye politikasından da beklediği ölçüde destek göremedi.