TÜİK’e göre eylülde enflasyon düşerken fiyatlar artıyor
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]
Aylardan bu yana ekonomi yönetimi tarafından yılın ikinci yarısında düşeceği açıklanan enflasyon oranları dedikleri gibi düşme eğilimine girdi. Ancak yaşanan bu düşme, kâğıt üzerinde; TÜİK in baz aldığı hesaplama yöntemleri ve baz etkisiyle olduğunu unutmamalıyız. Çünkü yaşadığımız gerçek enflasyon açıklanan oranın iki katına yakındır.
Ağustos ayında temmuz ayına göre yaklaşık 10 puan düşen enflasyon oranı, Eylül ayına göre de ağustos ayına göre iki puan gibi çok az düşmüştür. Diğer taraftan aylık enflasyona baktığımızda ise hiçbir ayda enflasyonda azalma değil artış söz konusudur ve eylül ayında bu artış %2,97 dir. Yani TÜİK hesaplamalarına göre eylül ayında aylık enflasyon %2,97 dir. (ENAG a göre ise aylık fiyat artışı %5,34 olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır.) Yani cebimizden çıkan para sürekli olarak yükselmektedir ve doğal olarak enflasyonun düştüğünü söylemek oldukça zor olacaktır.
Eylül ayında yaşadığım bir olayı anlatmaya çalışayım. İstanbul’da bir markette armut fiyatı 39,96 TL etiket taşımaktaydı ve ben de poşete bir miktar aldım ve kasaya gittiğimde fiyatın 79,95 TL olduğunu söyleyince yaptığım itiraza “etiket değiştirmenin unutulduğu “savunmasıyla karşılaştım. Demen o ki fiyat bir gün öncekine göre iki kat artmış ve market çalışanları da etiket değiştirme işlemlerinin yoğunluğu nedeniyle atlamışlar. Demek ki birçok ürünün fiyatı çok hızlı ve yüksek oranda değişmektedir ve çalışanlar da etiket değiştirme işlemine yetişemiyorlar.
Her zaman olduğu gibi %20 lik kesim hariç enflasyondan sürekli etkilenmekte ve bunların en başında emekli ve asgari ücretliler gelmektedir. Birkaç yıldan bu yana yılda iki kez yapılan asgari ücret zammı ve en düşük emekli maaşları uzun süreden bu yana olduğu gibi erimeye devam etmektedir. TÜİK verilerine göre yılbaşından bu yana yaşadığımız enflasyon oranı %35,86 oranına göre hesaplarsak 17002-%36=10882 TL ye düşmüştür. En düşük emekli aylığı ise temmuz (3,23), ağustos 2,47), eylül (2,97) ve en düşük emekli maaşının 12500 TL ye çıktığı temmuzdan bu yana yaşanan enflasyon oranı %8.57 olacaktır. Yani 12500-%8,57= 11428 TL dir ve en düşük emekli maaşının gerçek değeri budur. Buradan çıkan sonuç ise yüksek enflasyon ve asgari ücrete zam yapılmamasından dolayı en düşük emekli maaşı, asgari ücreti az da olsa geçmiştir. Hâlbuki daha önce de her platformda belirttiğim gibi açlık sınırı baz alınarak en düşük emekli maaşı ve asgari ücret bu sistem kullanılarak eşitlenmesi gerekir ve enflasyondan etkilenmemeleri için de her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı baz alınarak güncellenmelidir. Aksi taktirde dar ve sabit gelirlilerin enflasyonun altında ezilmesini önlemek mümkün olmayacaktır.
TÜİK verilerini esas alarak halkın en çok kullandığı ve olmazsa olmaz ihtiyaç duyduğu kalemlerden yola çıkarak hesap yapmaya çalışalım;
Yıllık olarak haberleşme=%36,64-Gıda ve alkolsüz içecekler=%43,72-Sağlık=%50,70-Eğitim=%93,59-Konut=%97,87 verilmiş ve bunların toplamı olan 322,57’yi 5’e böldüğümüzde ortalama olarak yıllık enflasyonun %64.504 olduğu basit bir hesapla anlaşılmaktadır. Aynı şekilde aynı kalemlerin aylık enflasyon oranları toplamı olan %21,18 i 5’e böldüğümüzde de aylık enflasyonun %4.236 olduğu sonucuna varılmaktadır. Tekrar ediyorum bu veriler ENAG değil TÜİK verileridir. Bir de ENAG verilerini hesaplayarak zaten bozuk olan morallerimizi daha da bozmak istemiyorum. Bu hesapların sonunda TÜİK in verdiği yıllık enflasyon oranı olan %49,38 oranı %64.504 e; %2,97 verilen aylık enflasyon oranı da 4,236 ya kadar yükselmektedir ve yapılan bu hesaplar halkın olmazsa olmazı olan gider kalemleri dikkate alınarak yapılmıştır. Kaldı ki TÜİK hesaplamalarında baz aldığı fiyatlar, komik kalmakta ve gerçekle ilgisi olmayan rakamlardır ve bunu hepimiz biliyoruz.
Enflasyonun sebeplerinden biri olarak görülen iç talebin azaltılması için uzun bir süreden bu yana sıkılaştırılmış para politikasının devam edeceği yetkililer tarafından açıklanmaktadır. Ancak hane halkı harcamaları alım gücünün düşmesi ve gelirlerin azlığı nedeniyle zaten azalmaktadır. %20 şerli gelir gruplarının enflasyon oranları her zaman farklı olmakta ve en çok gelire sahip %20 lik kesim enflasyondan etkilenmediği için harcamalarını kısma gereği duymadan, ihtiyaçlarını ertelemeden hayatlarını sürdürmekte, geri kalan %80 lik büyük çoğunluk ise enflasyondan olumsuz şekilde etkilenmektedir. Durum böyle iken sıkılaştırılmış para politikası, zaten alım gücü kalmayan dar ve sabit gelirlilere kalmaktadır. Tabii ki burada amaç iç talebi azaltıp arz fazlası oluşmasının önünü açmak, arz ve talep kanununa göre fiyatların düşmesini sağlamak veya en azından fiyat artışlarının yükselmesinin önüne geçmektir.
Peki ya dış talep nasıldır sorusunu irdeleyelim. Bildiğiniz üzere politika faizi beş altı aydan bu yana %50 gibi yüksek bir oranda sabit kaldı ve bu yüksek oran doğal olarak kredi maliyetlerine yansıdı hatta kredi faizleri %70 in üzerinde seyretmeye başladı. Bu durumda özellikle üretim işletmeleri yüksek maliyetler nedeniyle krediye yanaşmadı ve yanaşamaz da. Çünkü bu oranda maliyet hiçbir işletmeyi kurtarmadığı gibi zarar etme olasılığını yükseltir. Dolayısıyla iflas ve konkordatoların yoğun olduğu bir dönem yaşıyoruz. Sanayinin gelişmesi, ihracatımızın yükselmesine en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde kredi faizleri düşürülmeli ve sanayiciye can suyu verilmelidir. Yani politika faizleri az da olsa düşürülmelidir. Böyle giderse önümüzdeki süreçte iflasların artması kaçınılmaz duruma gelebilir.
Gene TÜİK verilerine bakıldığında işsizlik oranının azaldığı görülmektedir. İmalat sanayisinin beş altı aydan bu yana düştüğü bir dönemde işsizlik nasıl düşük çıkıyor tartışma konusudur ve bazı işletmeler kredi faizlerinin yüksekliği nedeniyle üretimini azaltmış durumdadır ve küçülmeye işçi çıkararak başlamaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte faizler düşmez ise işsizliğin de artmasını tahmin etmek zor değildir.
Sonuç olarak 5 eylülde açıklanan orta vadeli planda belirtilen 2024 hedef enflasyonu %41,5 olması son derece zor gözüküyor. Daha bu hafta akaryakıt ürünlerine iki defa zam yapılmıştır ki bu arış tüm ürünlere yansıyacaktır. Yıl sonu için %50 enflasyon tahmini iyimser bir tahmin olabilir.