TÜİK şeffaf olsun, rakamlara özgürlük gelsin
Ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen yönetemezsin. Bu yüzdendir ki ölçme ve değerlendirme, yönetimin ayrılmaz parçasıdır. Bunun da yolu ölçümün yansız, değerlendirmenin ziyansız olmasıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) devletin resmi veri üreticisi… Enflasyondan milli gelire, işsizlikten trafik, tarım, sanayi istatistiklerine dek pek çok alanda veri üretir, endeks açıklar… Bu verilere dayanarak karar alır, yasal düzenlemeleri yönetiriz.
Ya veriler eksik veya şüphe uyandırıyorsa? O zaman hastanın ateşini yanlış öçler, tansiyonunu eksik alır, tedaviyi zora sokarsın. O halde; TÜİK’in istatistikleri, gerçeği yansıtmalı, şüphe uyandırmamalı ve zamanında üretilmeli.
Peki, sorun nedir? Sorun şu ki TÜİK verilerine güven, giderek kaybolmaktadır ve iyi bir şey değildir. Bunu ben değil bizzat TÜİK’in eski başkanı Birol Aydemir de itiraf ediyor; “başkanlığım boyunca Gelir İdaresi’nden veri alamadım.”
Veriye dayalı yönetimin hayati hal aldığı günümüzde Merkez Bankası’nın şeffaflık başarısının TÜİK’e de uygulanması gerekiyor. Nitekim Merkez’in şeffaflık ve kaliteli iletişim tutumu, bu kuruma duyulan güveni artırıverdi.
Toplum, enflasyon rakamlarının talimatla yayınlanmadığından emin olursa; üretilecek politikalara güvenebil ir, alınan kararları destekler. Enflasyonla topyekûn mücadeleye katılabilir.
ATEŞİ DÜŞÜREMEYEN DOKTOR DERECEYİ KIRARMIŞ
TÜİK’in enflasyonu; %14. Peki, halkın enflasyonu? TÜİK’e güven kaybolunca, herkesin kendine has enflasyon rakamı dillendirilir oldu. Ayşe Teyze %35 diyor, esnaf Ali Rıza Bey; %25 diyor. Sanayici İsmet Bey; %40 diyor. Peki, doğrusu nedir?
Doğrusu şu ki devletin resmi ama gayriciddi rakamlarıyla verilen kararlar da gayriciddi olur. Enflasyonun ateşini doğru ölçemeyince dereceyi saptırmak, Türkiye’ye zarar veriyor.