TUI CEO’su Ebel’in çıkışı, önemi ve anlamı

Fehmi KÖFTEOĞLU
Fehmi KÖFTEOĞLU BU AÇIDAN

Avrupa seyahat pazarının merkezi Almanya’da neler oluyor?

Siyasi alandaki gelişmelerin sektöre olası etkileri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bu kadar açık biçimde ifade ediliyor.

İlk çıkış Avrupa seyahat pazarının lideri TUI’nin CEO’su Sebastian Ebel’den geldi.

Ebel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İkinci Dünya Savaşı sırasında “her zaman Nazilere yakın profesyonel meslektaşlarıyla karşı karşıya kalan” büyükbabasının bir anısını paylaştıktan sonra “Günümüzde radikal sağ partilerin popülaritesinin hızla artması korkutucu. Almanya’da bunun bizi nereye götürebileceğini bilmeliyiz” diye uyarısı ile başladığı çıkışına Alman Basın Ajansı (dpa) ile yaptığı ve Handelsbladtt Gazetesi’nde yayınlanan röportajındaki geniş kapsamlı değerlendirmeleri ile devam etti.

Ebel, o röportajında yükselen ırkçı AfD tehlikesine karşı tepkisinin düzeyini yükseltirken, iktidardaki üçlü koalisyon hükümetine yönelik eleştirilerde de bulunuyor.

TUI CEO’su Almanya’nın içinde bulunduğu duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunurken ülkenin ekonomik durumunun kötü olduğu gerçeğinin üçlü koalisyon hükümeti tarafından gizlendiğini söyledi.

Ebel röportajında “Bu sert çıkışlarınızdan dolayı AfD sempatizanı ve seçmenini kaybetmekten endişe duymuyor musunuz? sorusuna “Benim için değerler ve tutum tartışılamaz ve satın alınamaz” yanıtını veriyor.

Ebel’in çıkışı sektörde bir ilktir.

O’nu seyahat endüstrisinin çeşitli kesimlerinden; kişi, firma kurum ve kuruluştan 36 oyuncunun yayınladığı ortak bildiri izledi.

Bildiride “Turizm, yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik birbirini dışlar” deniyor ve şöyle devam ediyor:

“Ülkemizde artan yabancı düşmanlığı ve kutuplaşma, turizm sektörü açısından önemli bir endişe kaynağıdır. Bu temel değerlerimize ve inançlarımıza aykırıdır. Turizm ve yabancı düşmanlığı veya milliyetçilik birbirini dışlar.

Alman turizm endüstrisi olarak kozmopolit ve çeşitliliğe sahip bir toplumu temsil ediyoruz!
Biz, sınırların ötesinde barış içinde bir arada yaşamanın endüstrisiyiz.”

Böylece Almanya’da ırkçı Nazi partisi AfD’nin yükselişine sektörel temelde ilk tepki seyahat endüstrisinden geldi.

Bu da seyahat endüstrisi alanında bir ilktir.

Peki Almanya’da kişi, firma ve kuruluşların risk alarak böyle açıklamalar yapmasının nedeni nedir?

Hitler’in ırkçı Nazi iktidarı, Almanya’yı tarihi felaket İkinci Dünya Savaşı’na götürdü. Savaşta 80 milyon insan yaşamını yitirdi, ekonomi çöktü.

Savaş Hitler’in yenilgisiyle bitti. Savaşın neden olduğu ekonomideki yıkımı onarmak, çöken moralleri ve sosyal yaşamı canlandırmak gerekiyordu.

Bunun için turizm bir devlet politikası olarak devreye sokuldu.

Turizm ekonomide hızlı toparlanma ve çöken morallerin canlandırılması için, Almanya’nın yeniden Avrupa’nın lideri konumuna gelmesinde etkili araçlardan biri oldu, önemli işlev gördü.

Dolayısıyla Almanya ve Almanlar için seyahat diğer ülkelerden öte bir anlamı var.

Irkçı Nazi partisi AfD’nin yükselen tehlikesine karşı ilk uyarının seyahat endüstrisinden gelmesi, bunu da sektörün lideri konumundaki firmanın başkanının söylemesine, böyle bakmak gerekir. Yapılan açılamalarda ırkçılığın neden olacağı sonuçlar için “bir daha asla” denilmesi ülke ve dünya için olduğu gibi seyahat endüstrisi için de geçerlidir.

Yapılan açıklamalar ve alınan cesur tutum bir gerçekliği ifade ettiği gibi Almanya’nın Avrupa seyahat pazarının lideri olmasının da gereğidir.

Sektör de bunu yapıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Over tourism, Quo vadis? 27 Ağustos 2024
Şu çılgın Türkler! 15 Temmuz 2024
Madalyonun öteki yüzü 01 Temmuz 2024