Trump'ın ABD Başkanlığı, Türk ve dünya ekonomisini nasıl etkileyecek?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Yakup Benli

Toyo Matbaa Mürekkepleri Sanayi ve Ticaret AŞ'de CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi 

 

Diğer yazılarımda olduğu gibi, bu yazıma da dış politika ve siyaset uzmanı olmadığımın altını çizerek başlamak isterim. Bu yazıda dile getireceğim görüşler, yalnızca iş hayatındaki tecrübelerimden yola çıkarak ve değişimde kurban değil aktör olma arzusuyla yönetim kurulları ve strateji belirleme sorumluluğuna sahip üst düzey yöneticilere görüş ve düşüncelerimi aktarmaktan ibarettir.

Bir yazı dizisi ile uzun zamandır yaşadığımız ve hepimizin kafa yorduğu konulara, yeni bir parametre eklendiğinde nelerin nasıl değişeceğini değerlendirmeye devam etmek istiyorum: Trump 2.0.

Seçim sırasında verdiği sözlerin (en azından dünya ticaretini doğrudan etkileyebilecek olanlarının) şirketler üzerindeki etkilerini değerlendirmeye devam edelim.

 

Yasadışı göçmenleri sınır dışı edilmesi

Trump, seçilmesi halinde ABD'deki tüm yasadışı göçmenleri sınır dışı edeceğini vaat etmişti ve bunun, ABD tarihindeki en kapsamlı sınır dışı operasyonu olacağını belirtmişti. ABD merkezli Göç Çalışmaları Merkezi’nin verilerine göre, ülkedeki yasadışı göçmen sayısı 2022 yılına göre 800 bin kişi artarak 11,7 milyona ulaştı.

ABD’nin işsizlik oranı ise Nisan 2023’teki %3,40’lık son yılların en düşük seviyesinden, Ekim 2024’te %4,10’a yükseldi, bu da 7 milyon işsiz anlamına geliyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse Almanya’da işsizlik oranı %6,1, Fransa’da ise %7,32 seviyelerinde.

Trump’ın planını tamamen ya da %50 oranında uygulaması durumunda neler yaşanabileceğini değerlendirelim. Eğer Trump, tüm yasadışı göçmenleri sınır dışı ederse, ülkede 4,7 milyon iş açığı kalacaktır. Göçmenlerin %50’si sınır dışı edilirse işsizlik oranı %0,67’ye düşer. Her iki durumda da ciddi bir iş gücü açığı ortaya çıkacak ve bu açığın bir şekilde kapatılması gerekecektir. Tam da bu noktada, Elon Musk’ın otomotiv sektörünün ötesinde Trump’a açık destek vermesinin altında yatan nedenler daha iyi anlaşılabilir. Bu eksik iş gücü:

1- Dijitalleşme ve yapay zekâ,

2- Katma değersiz ve uzaktan yapılabilen işlerin diğer ülkelere kaydırılması,

3- Yeşil kart uygulamaları sayesinde daha nitelikli ve seçilerek entegre edilmiş yeni vatandaşların sağlanması

ile telafi edilebilir.

Bu üç senaryonun, Türkiye de dahil olmak üzere diğer ülkeler ve şirketler için çeşitli etkileri olacaktır:

  1. i) Türkiye’den ABD için çalışabilecek, maaşları ABD ücretlerinin altında kalan yeteneklerin uzaktan ABD’deki şirketlere hizmet vermesi artabilir. Bu, şüphesiz ki Türkiye’de kalifiye personel için ücretlerin artması durumunu ortaya çıkarabilir. Ekonomik durgunluk döneminde bu etki sınırlı olsa da, ekonominin toparlanmaya başlamasıyla birlikte daha belirgin hale gelecektir.
  2. ii) Türkiye’de zaten yoğun bir şekilde yaşanan genç ve eğitimli nüfusun yurtdışına çıkış hızının artması kaçınılmaz olacaktır. Bu durum, Türkiye’nin genç ve yetenekli nüfus kaybına uğraması ve global rekabette öne çıkma şansının azalması gibi riskler taşır.

iii) Yazılım ve hizmet sektörleri, uygun pazarlama stratejileri ile ABD’den daha fazla iş alabilme şansını yakalayabilir.

  1. iv) Dünyada şu an oldukça önem verilen yapay zeka uygulamaları, pandemi döneminde uzaktan çalışma sistemine geçiş gibi, iş yerlerinde hızla artarak kullanılmaya devam edebilir. Türkiye de doğru adımları atarsa, rekabette geri kalmadan yapay zekâ uygulamalarını iş dünyasında daha etkin kullanabilir.

Sonuç olarak, şirketlerin geleceğinde itici güç olan çalışanların, özellikle de iyi eğitimli ve yaratıcı düşünebilenlerin kaybedilmemesi adına çok daha fazla çaba sarf edilmesi gereken bir döneme giriyoruz. Makine ve teçhizat sipariş edilip alınabilir, en yeni teknolojiler uygulanabilir; ancak bu teknolojileri kullanacak, geliştirecek ve ileriye taşıyacak nitelikli çalışanları bulmak ve elde tutmak giderek daha da zorlaşacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni yılda yeni zamlar 23 Kasım 2024