Trump kaybedemeyecek, Biden kazanamayacak
O eskidendi… Sandıklar kapandığında kaybeden aday, kazananı arar ve tebrik ederdi. Trump seçildiğinde Obama’ya “kovuldun” diye haykırmıştı. Zaten dünya küresel krizden bu yana nezaketi yitiriyordu, Trump buna tüy dikti.
Şimdi ne olacak? ABD seçimlerine dair analizlerine güvendiğim dostum Hakan Akbaş şunları söylüyor; “Trump zafer ilan etti ‘Yüksek Mahkeme’ye gideceğim’ dedi ama Biden kazanabilir. ABD başkanı henüz belli değil. Demokratlar ‘Trump darbe yaptı’ dedi. Öngördüğümüz gibi ABD’de kaos başladı.”
Aslında Trump, ardında onu destekleyen silah, kimya, ilaç, petrol sektörleriyle “yeni anormali” temsil ediyor. Küreselleşmeyi “stratejik tehdit” olarak gören, ticaret savaşlarını başlatan, Çin’e kafayı takmış, korumacılık fırtınaları estiren bir lider.
Biden ise arkasındaki yenilenebilir enerjiciler, bilişimci ve teknoloji lobileriyle eski normali temsil ediyor. Clinton ile başlayan küreselleşme atağı, partisinin temel ideolojisi… Ancak söz konusu Türkiye ise Trump ile Biden farkını ben; Coca Cola ile Pepsi arasındaki lezzet farkı kadar görüyorum. Kısaca her ikisi de ABD tadında…
Kaos sürecek gibi… Trump’ın kaybetmesi halinde dahi görevi bırakması düşünülemez. Tasarımında centilmenlik yok ve ülkeyi kan gölüne çevirme pahasına koltuğuna yapışabilir. Demokratlar da boş duracak değil ve silahlanmış seçmenin, zirvedeki bu dinazorlar tepişirken birbirini ezeceği aşikâr.
DEMOKRASİ; NE GÜZEL ŞEYDİN SEN…
Demokrasi, halkın seçtiğini iktidara getiremese bile halkın istemediğini gönderebilme becerisine sahip olmuştur. Güzel yanı budur da arada askıya alınabilir olması, çok sayıda seçilmiş diktatör üretebilmesiyle bilinir.
Kaybeden gider mi? Sandık bu işe yarar. Demokrasi böyle diyor da zamanın ruhu “gitme kal” der gibi…