Trump geliyor!
Trump’ın göreve gelmesine çok az zaman kaldı. Seçimi kaybeden Kamala Harris zarif bir leydi olarak davrandı, oyları saydı, Trump’un 2020 performansından farklı olarak, seçim sonuçlarına itiraz etmedi. 20 Ocak tarihinde Trump yeniden Amerikan başkanı olacak.
Trump’ın nasıl bir başkan olacağı merak ediliyor. Tabii, daha önce başkanlık yaptı, dolayısıyla nasıl bir başkan olacağını biliyoruz diyebilirsiniz ama bu cevabın tatmin edici olmadığını hemen söyleyebilirim. Sayın Trump bu defa çok farklı bir yönetim sergileyeceğinin sinyallerini verdi. İlk başkanlık yaptığı dönemde kabineye ve diğer bazı federal kurumlara radikal denilebilecek kişiler atadıysa da bunlar kurulu düzenin adamlarıydı. Trump, atamalarını büyük patırtı çıkararak ilan ediyor, muhteşem bir şahsiyeti göreve getirdiğini söylüyordu. Fakat, ne hikmetse, atadığı şahsiyetler Trump’un bekleyişlerine cevap vermiyor, bir süre sonra yeni bir ‘muhteşem’ şahsiyet göreve getiriliyordu. Birçok gözlemci Trump’ın vaktini atamalarla doldurduğu, ama bir türlü hükümet etmeyi öğrenemediği izlenimi edindiler.
Bu defa başka bir yol izliyor. Yapacağı atamaları çok önceden ilan etti. İsimlere baktığınızda çoğu kurulu nizamdan gelmiyor. Bazıları TV yıldızları, diğerleri Kongre üyesi olmakla birlikte herhangi bir başarıya imza atmış değiller, bir kısmının ise kamu görevine talip olmaya uygun sicili olmadığına işaret ediliyor. Bir örnek olarak Peter Hegseth’e bakalım. TV programı yaparak temayüz etmiş bir isim. Saygıdeğer bir askerlik geçmişi var ama yönetim katlarında değil. Bu da yetmiyormuş gibi, kişisel hayatının pek düzenli olmadığı anlaşılıyor. Ya da CIA Başkanlığına aday gösterilen Tulsie Gabbard’a bakalım. Hayatında imza attığı bir başarı yok. Zaten bazı adayların Senato onayını almakta zorlanması bekleniyor. Ama birçok adayın lehlerinde söylenecek iyi şeyler olması nedeniyle değil, aleyhlerinde söylenecek söz bulunmadığı için onaylanmaları mümkün olacaktır.
Trump’ın kabineye ve diğer federal görevlere yapmakta olduğu atamalara baktığımız zaman atanan şahsiyetlerin genelde yeteneksiz olmaları çok muhtemel olduğunu tahmin edebiliriz. Tabii bu niteliğin Amerika’nın nasıl bir dünya lideri rolü üstleneceğini etkilemesi mukadderdir. Her ne kadar uluslararası camiada ülkelerin kendi içlerine dönmeleri eğilimi yaygınsa da yine de birçok ülke Amerika’nın “Hür Dünya”nın liderliğini yapmasını bekliyor. Ancak, Amerika’dan liderlik bekleyenler, muhtemelen Trump takımının sağlayabileceğinden daha etkin bir liderlik bekleyeceklerdir.
Trump yönetimine ilişkin yapabileceğimiz ikinci tahmin, kurulu düzenin sert direnci ile karşılaşacağıdır. Çok iyi bilindiği gibi, ABD hükümeti çok büyüktür, bir Amerikan başkanı hükümetin her faaliyet alanına aynı hassasiyetle eğilemez. Bu gerçek, bazı hükümet
kurumlarına Beyaz Saray’ın istediklerine pek bakmadan, istediğini yapabilme olanağı vermektedir. Trump’un, kendi siyasetini şekillendirmeye pek alışkın olan Pentagon’la nasıl bir ilişki kuracağı merak konusudur. Bilindiği gibi, Trump Amerika’nı bazı diyarlarda asker bulundurmasına karşıdır, oralara neden Amerikan askeri mevcudiyeti olduğunu anlamadığını ileri sürmektedir. Bay Trump’a göre, Amerikan askerine ihtiyaç duyulmayan ülkeler arasında Suriye de bulunmaktadır. Bu görüş Centcom tarafından paylaşılmamaktadır. Merkezi komutanlık, ISIS’e karşı etkin mücadele yaptığı mazeretinin arkasına sığınarak YPG/PYD’ye büyük destek vermektedir. Türkiye Centcom’un aslında Amerikalıların bölgedeki varlığını sürekli kılacak bağımsız bir Kürdistan kurma peşinde koştuğundan, böylece İsrail’in güvenliğine de katkıda bulunmayı amaçladığından kuşkulanmaktadır. Bu nedenle, Türkler Bay Trump’ın fikirlerinin Centcom’a galebe çalıp çalmayacağını özel dikkatle izleyeceklerdir.
Trump yönetiminin neler yapacağına ilişkin üçüncü tahmin ise sorunlarla yüklüdür. Sayın Trump Amerikan hükümetinin işleyişine ilişkin muhtelif eleştirilerde bulunmuştur. Bu eleştirilerin bir siyasa oluşturulması için yeterli olup olmadığı tartışmalıdır fakat Trump’ın sorunları aşmak için uygun siyasalar geliştirip geliştiremeyeceği daha da tartışmalıdır. Bu sorunun iki alt boyutu bulunuyor. İlk boyut, Trump’ın dile getirdiği şikayetlerin herhangi bir siyasaya temel teşkil edip edemeyeceğidir, çünkü şikayetler birbiri ile bağlantısı zayıf birçok alanı kapsamaktadır. İkinci boyut, Trump’ın kadrosunun her şikayete ayrı bir çözüm mü oluşturmaya çalışacağı, yoksa sorunları birleştirerek çözüm getirebilecek siyasalar mı geliştireceğidir ki, bu ikinci yol için böyle bir ehliyet var mı sorusunu da beraberinde getirmektedir.
Galiba her iş iyi gitsin diye dua etmemiz gerekecek.