Trump, Avrupa iş dünyası için pek iyi
Dünya, strateji analistlerine kalsa şimdiye kadar birkaç defa yok olmuştu. Yine öyle oldu. Geçen ocak ayında Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos toplantısında Amerikan Başkan Yardımcısı Vance konuştuktan sonra ortalık bir hayli dalgalandı. Birden etrafı bir karamsarlık dalgası sardı.
Alman savunma sanayii firması Rheinmetall’ın CEO’su Armin Papperger ise Vance’i dinledikten sonra “Bu piyasa için iyi haber (It’s good for the business)” demişti. Doğrusu haklı çıktı.
Sonra Hristiyan Demokratlar seçimi kazandı. Almanya, savunma harcamalarını artırma kararlılığını açıkladı. Alman anayasasındaki borçlanma limitini savunma harcamaları için kaldırmak konusunda bir irade birliği ortaya çıktı.
İşte o zamandan beri, Almanya’da piyasalar yukarı yönlü. Trump yalnızca Kanada’da milli kimliği güçlendirmedi, Avrupa Birliği ekonomisini de canlandırma yolunda önemli bir katkıda bulundu. Alman ekonomisi harcama artırıcı bu kararla birlikte canlanınca Avrupa ekonomisini de ayağa kaldıracak.
Almanya, Türkiye’nin bir numaralı ihracat pazarı olduğuna göre, oranın canlanması Türkiye için de iyi haber doğrusu. Trump, Amerikan iş dünyasına iyi gelmedi ama Avrupa ve dolayısıyla Türkiye iş dünyasına iyi geldi. Papperger haklı çıktı doğrusu dediğim bu işte. Rheinmetall hisse senedinin fiyatı da Trump’tan beri yüzde 140 yükseldi.
Türkiye yerlerde sürünen yüksek teknolojili ihracatını nasıl artırır?
Şimdi Türkiye’de bu olumlu ekonomik atmosfer içinde ne yapmamız gerektiğine odaklanmamız gerekiyor. Etrafta Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisi içindeki olası yeri, siyaseten olup bitenden nasıl faydalanacağımıza dair bir sürü tartışma görüyorum ama bu sürecin Türkiye ekonomisi açısından ne tür sonuçlara yol açabileceğine dair pek bir şey yoktu.
İşte, TEPAV’ın TÜSİAD ortaklığında hazırladığı “Rekabetin Yeni Dinamiği: Sanayide Teknolojik Dönüşüm" raporu tam da bu konuya odaklı. Trump’ın dünya düzeninde yol açtığı kargaşa içinde, Avrupa Birliği (AB) Avrupa için yeni güvenlik mimarisine odaklamışken Türkiye bu durumdan sanayisinde teknolojik dönüşüm için nasıl yararlanabilir? Türkiye-AB ilişkileri Gümrük Birliği modernizasyonu parantezinin dışına nasıl çıkarılabilir?
Bugün raporda ortaya konan tespitlerden yola çıkarak hızlı bir durum tespiti yapayım sonra ayrıntılara geliriz. Türkiye, ürün ve pazar çeşitliliği açısından önemli bir ülke oldu. Bakarsanız ürün ve pazar çeşitliliği açısından Çin ve Hindistan’la birlikte anılıyoruz. Bu iyi.
Ancak yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payına bakarsanız doğrusu ya nal topluyoruz. Bu iyi değil. Polonya yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payını yüzde 5’lerden yüzde 15’lere doğru yükseltti. Zaten Polonya, Türkiye’yi orta gelirli ülkeler grubunda bırakarak yüksek gelirli ülkeler grubuna da yükselmişti. Orada bizim gibi hukukun üstünlüğü problemleri de yok tabii bu arada.
Bir başka örnek Vietnam, yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payını 1995’ten bugüne sıfırdan yüzde 40’lara doğru yükseltti. Ama Türkiye’nin o örneği tekrarlayabilme şansı yok. Vietnam, birkaç Kore firmasına serbest ticaret anlaşmaları ile bir nevi imtiyazlar vererek bunu yaptı. Türkiye, AB Gümrük Birliği düzenlemesinin parçası olarak Vietnam’ın yaptığını yapamaz. Vietnam’ın yaptığı ne kadar iyi? Bakın o da tartışılır. Polonya daha iyi örnek dediğim bu aslında.
Bu iş böyle olmaz
Peki, Türkiye’nin eksiği nedir? Ürün çeşitlenmesinin niteliği ile ilgili bir fark var ülkeler arasında doğrusu. Bakın aşağıdaki tabloda 2006-2021 arasında ülkelerin ihracat sepetine ekledikleri ürün sayısı ve bunların ilgili ülkenin ihracatına yaptıkları katkı var. Ne görünüyor?
Türkiye, on beş yılda ihracat sepetine rekabetçi 25 yeni ürün eklemiş. Vietnam 41, Polonya ise 36. Türkiye’nin ihracat sepetine eklediği 25 yeni ürünün toplam değeri 3,93 milyar dolar. Vietnam’ınki 145 milyar dolar, Polonya’nınki ise 13,8 milyar dolar.
İhracat çeşitlenmesinin niteliği derken isterseniz bir de ürün bazında hadiseye bakalım. Polonya bilgisayarlar, ortopedik aletler ve mesela oyunları ihracat sepetine ekliyor. Vietnam ise 2006-2021 yılları arasında telefonları, elektronik entegre devreleri ve yarı iletken cihazları. Türkiye de kümes hayvanlarının etlerini, elma ve armutu ekliyor. Tamam, kimya sektörümüz poliasetalleri listeye eklemiş, bakın o iyi. Ama bizim listedeki çeşitlenme daha az karmaşık ürünlerden oluşuyor. Bakınca görünen o.
Bu ne demek? Türkiye’nin teşvik sisteminin tasarımında, işleyişinde bir sorun var öncelikle. Neden? Kamunun özel sektör ARGE teşvikleri akran ülkelerle kıyaslandığında ortalamanın üzerinde duruyor. OECD ortalamasının üzerinde, AB ortalamasının üzerinde. Polonya’nın üzerinde Türkiye’de kamunun ARGE teşvikleri.
Kamunun ARGE teşvikleri ile birlikte memlekette kurulan ARGE merkezlerinin sayısı artıyor. 2008 yılında şirketlerin kurduğu 20 ARGE merkezinden şimdi 1257 ARGE merkezine çıkmışız. Sanayi Bakanlığı kocaman kocaman yazabilir niceliksel büyümeyi. Ama gelin görün ki, artan ARGE merkezi sayısına rağmen, ARGE merkezlerinde çalışan sayısı hem OECD ortalamasının hem de AB ortalamasının altında. Her bin kişilik istihdam başına düşen ARGE personeli sayısı Polonya’da 11 kişi, Türkiye’de ise 9 kişi.
Hatadan değil, hataya saplanıp kalmaktan kork
Türkiye’de teşvik sistemi deyince ben hep yıllar önce yetkililerle yaptığım bir sohbeti hatırlıyorum. Teşvik sistemi günün değişen teknolojilerine, önceliklerine göre sürekli elden geçirilmek durumunda. Üstelik bu, bugün çok daha geçerli. Bu çerçevede, teşvik sisteminin performansını sürekli ölçmek ve işlemeyen tedbirleri işleyenleri ile değiştirmek gerekiyor.
Yıllar önce ilgililere “veri setini alalım, size bir etki analizi çerçevesi geliştirelim, böylece daha dinamik bir teşvik sistemi çerçevesi oluşturabilir, uygulama sonuçları ile tedbirleri yeniden tasarlayabilirsiniz” demiştim. Bürokrasinin ana şiarının “o zaman dün hata yaptığımız ortaya çıkar” olduğunu o vakit daha iyi anlamıştım.
Halbuki, teşvik sistemi tasarlarken hata yapmaktan değil, hatadan çabuk dönmemekten korkmak gerekir. Hatadan çabuk dönmeyi sağlayacak bir analiz çerçevesi oluşturmak esastır.
Trump’ın dünya düzeninde yol açtığı kargaşa içinde, Türkiye bu durumdan sanayisinde teknolojik dönüşüm için yararlanabilir. Türkiye-AB ilişkileri Gümrük Birliği modernizasyonu parantezinin dışına tam da bu dönemde çıkarılabilir. Türk sanayinin teknolojik dönüşümünü tartışmaya açmanın tam zamanı.
Hazır teşvik sistemini elden geçirmek için Sanayi Bakanlığımızda bir isteklilik varken ürün ve teknoloji bazında dinamik bir teşvik çerçevesi oluşturmak için kolları sıvamanın da tam zamanı bana sorarsanız.
Yalnız teşvik sisteminin bir tek Sanayi Bakanlığı desteklerinden ibaret olmadığını, İklim Kanunu, ihracat teşvikleri ve hatta eğitim-bilim destekleri dahil sistemin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini bu kez artık unutmayalım derim doğrusu. Niye çalışmadı bugüne kadar? Hep o kısmi bakış açısından. Bir idarenin yaptığını öteki bozduğu için.
Öyle olmasa, yirmi yılda ancak bir arpa boyu yol alır mıydık? Daha çok mesafe kat ederdik.
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) iklim değişikliği koordinasyonunu üstlensin derken aklımda bu da var.
Neyse, siz rapora bakın işte.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.