Transatlantik ilişkilerin zayıflaması ve ihracatımıza muhtemel etkileri
Transatlantiğin diğer ucu olan ABD’ye ihracatımız artış trendinde.
İhracat çevre ülkelerle başlar ve yoğun olarak bu ülkelerle devam eder. Dünya dönüşse ve eski ittifaklar çatırdasa da, daha bu köprünün altından çok su akar.
Uluslararası ilişkilerde eski dengelerin kaybolduğu bir dönemdeyiz. Eski müttefikliklerle ilişkiler çatırdıyor gözüküyor ve birçok ülke de bu yaşanan gelişmelerden kaygılı.
Çok değil birkaç ay öncesine kadar Rusya-Ukrayna savaşında cepheler Çin-Rusya-İran-Kuzey Kore ve karşısında ABD-AB-Ukrayna iken Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte durumlar değişti.
Trump yönetimindeki ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın müzakeresi için Rusya ile Suudi Arabistan’da bir araya geldi. Lakin masada ne savaşın tarafı olan Ukrayna ne de bu savaşta en az ABD kadar Ukrayna’ya destek olan AB yoktu. Aynı gün AB ülkeleri ve İngiltere de Paris’te bir araya geldiler.
Görünen o ki ABD-Rusya ilişkileri gelişiyor. Uzun bir aradan sonra ABD ve Rusya, BM Genel Kurulu’nda ve Güvenlik Konseyi’nde ortak oy kullandılar. BM toplantısında ABD ve Rusya, Avrupa ülkelerinin Rusya’yı kınayan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekleyen tasarısına birlikte ret oyu verdiler. Akabinde ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde savaşa son verilmesini isteyen ancak Rusya’ya herhangi bir eleştiri getirmeyen tasarıya Rusya ve Çin’le birlikte destek verdi.
Yeni Trump döneminde gelişen ABD-Rusya ilişkileri Kıta Avrupası ve İngiltere’yi endişelendiriyor. Trump’ın başkan olmasıyla siyasi, güvenlik ve ticaret konularında bu endişeler daha da derinleşiyor.
Trump’ın hedefi Çin
Trump’ın bu yeni dönemde birinci önceliği Rusya’yı yanına çekerek Çin’in yükselişini önlemek ya da en azından Çin’i baskılayarak yükselişini geciktirmek. Rusya- Ukrayna Savaşı, AB ya da NATO gibi AB için hassas konular Trump’ın öncelikleri arasında değil gibi.
Transatlantik ilişkilerine biraz daha yakından bakacak olursak, Trump ile AB arasında birçok konuda görüş ayrılıkları var. Bu durum II. Dünya Savaşı sonrası ABD’nin güvenlik şemsiyesi altından bulunan Avrupa’yı haklı olarak endişelendiriyor. ABD yönetimi NATO ülkelerinin GSYİH’nin en az yüzde 2,5’lik kısmını silahlanmaya ayırmasını istiyor. Hatta bu harcamayı yapmayan NATO üyesi ülkeler için beşinci maddeyi devreye almamakla tehdit ediyor.
Bunun yanında ABD yönetiminin AB ile Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili de görüş ayrılıkları var. Trump yönetimi artık Ukrayna için silah ve maddi yardım yapmayacağını söylüyor. Bunların yanında sosyal medya, göç, LGBT gibi sosyal konularda da aralarında derin görüş ayrılıkları mevcut.
Güvenlik ve sosyal konulardaki görüş ayrılıklarının yanında yeni dönemde ticari ilişkilerde de sorunlar yaşanması bekleniyor. Trump’ın AB menşeli ürünlere yönelik yüzde on ila yirmi arasında ek gümrük vergileri getirmesi planları arasında. Bu durumun hali hazırda ekonomik sıkıntılar yaşayan AB’yi daha da sıkıntıya sokacağı herkesin malumu.
Pandemi süresi ve Rusya-Ukrayna Savaşı Kıta Avrupası’nın zayıf yönlerini ortaya çıkardı. Ekonomide durgunluk, aşırı sağın yükselişi, yaşlanan nüfus, bölge ülkelerinin kendi içindeki sorunları, güvenlik kaygıları ve Draghi’nin söylediği gibi yatırım ve teknoloji açığı Kıta Avrupası’nın yapısal ve cari sorunları arasında.
Görünen o ki Trump’ın tekrar başkan seçilmesiyle ABD ve AB ilişkilerinin daha da zayıfladığı bir dönemden geçiyoruz. Tüm bu yaşananlar transatlantik ilişkileri zayıflatmanın yanında AB’yi de zayıflatacak hamleler.
Bu süreç ihracatımızdaki en büyük pazarımız olan Avrupa Kıtası’nı daha da kırılgan bir hale getiriyor gibi. Transatlantik ilişkiler her yönüyle bizi de siyasi, güvenlik ve ticari yönden etkileyen süreçler. Kıta Avrupası’nın bizim ihracatımızdaki yeri hepimizin malumu. Diğer taraftan da son yıllarda pazar payımızı artırdığımız ABD pazarı bulunuyor.
2024 yılı verilerine baktığımızda en fazla ihracat yaptığımız on ülkenin sekizi transatlantik ülkeleri. Yine 2024 yılı verilerine baktığımızda ihracatımızın yaklaşık yüzde 58,8’ini bu ülkelere yapıyoruz.
Bazı şeyleri söylemek için erken olsa da görünen o ki bu dönemde üç kutuplu bir dünya söz konusu. Birincisi ABD, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan; ikincisi AB ve İngiltere ve üçüncüsü Çin ve Çin’e yakın olan ülkeler.
Kendi küçük penceremden gördüğümü sandığım şey; NATO’nun önemini kaybettiğini söylemek için erken olsa da bir çatlamanın olduğu kesin. Avrupa’nın güçlü ordusu olan, son yıllarda savunma sanayisini geliştiren ve bölgesinin önemli bir üretim gücü olan ülkemize ihtiyacı var gibi gözüküyor.
Yine ABD’nin son yıllarda ağırlığını azalttığı Avrasya bölgesinde Türkiye gibi bölgesinde önemli bir oyuncu olan bir müttefike ihtiyacı olacaktır.
Bir sanayici ve ihracatçı olarak ‘’bize ne bunlardan’’ diyemeyiz. Biz güzel ülkemizde zaten her gün farklı bir sorun ve kaosla uğraşıyoruz ama üretim ve ihracat yapıyorsak bir şekilde küresel gelişmeleri de takip etmeliyiz. Yaşadığımız sorunlarla denizin içindeki balık olsak da deryadan bihaber olmamalıyız.
Türkiye olarak bizim nasıl bir dış politika izleyeceğimiz ihracatımız için de çok önemli. Son yıllarda uluslararası ilişkilerde pozitif gündem yaratan, bölgesel sorunlarda denge politikası izleyen, hem BRICS+ hem de NATO ve BM masasında oturabilen hem Rusya hem de Ukrayna’yla görüşebilen ülkemizin izleyeceği politika tabi ki ihracatımız için çok önemli olacaktır.
Transatlantiğin diğer ucu olan ABD’ye ihracatımız artış trendinde. ABD’nin, Kanada, Meksika, AB ve Çin’e ek gümrük vergileri uygulamasına rağmen ülkemizin ABD pazarında arzulanan sıçramayı yapması çok kolay değil. Uzak pazarlarda başarılı olmak için çok farklı bir ekosistem gerekiyor. Üretimdeki rekabetçiliğiniz, kültürel yakınlığınız, lojistik imkân ve kabiliyetleriniz, navlun süresi ve maliyetleri, finansman ve sigorta süreçleri çok daha önemli bir hal alıyor.
Daha önceki yazılarımda da değindiğim üzere Kıta Avrupası’nın cari ve yapısal sorunları olsa da tarihsel olarak baktığımızda Avrupa’nın bir şekilde son dakika da olsa şapkadan tavşan çıkarabildiğini gördük. Ben bu yönüyle AB dağılıyor ya da çöküyor gibi yorumları aşırı yorumlar olarak değerlendiriyorum.
Diğer taraftan ihracat çevre ülkelerle başlar ve yoğun olarak bu ülkelerle devam eder. Evet, dünya dönüşse ve eski ittifaklar çatırdasa da, daha bu köprünün altından çok su akar. Bu nedenden dolayı transatlantikte Avrupa Kıtası’nı ihmal etmememiz gerekiyor.
Umarım ülke olarak son yıllarda yürüttüğümüz ve ihracatımız için pozitif etki yapan dış politikaya devam edebilir ve bu kutuplar arsında bir denge yakalayabiliriz.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.